Sahada Mecnun'u geçtiğini söyleyen Fuzulî şöyle demektedir.
Mende Mecnun'dan füzûn (fazla) âşıklık isti'dadı var.
Âşık-ı sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var.
Fuzulî İlahî aşkın hasretlisidir. Aşk belasıyla tanışmak ve onunla arkadaş olmak istemekte ve bunun için Cenab-ı Hakka yalvarmaktadır.
"Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl aşna beni
Bir dem belâ-yı âşkdan etme cüda beni" der...
Gönlü aşk ateşiyle tutuşan Fuzûlî bu aşkı gizlemeye tahammül gösterememekte, güç yetirememekte ve bülbül gibi feryâd etmektedir.
"Şeb-i hicran yanar canım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efganım kara bahtım uyanmaz mı...
Fuzûli rind-i şeydâdır hemîşe (dâima) halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı"
Fuzûlî İlâhî aşkı açıklamasından kendisi de hoşnud değildir.
Şöyle der:
Ah ü feryadın Fuzûli incidübdür âlemi
Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedür"
der..
Fuzulî Münacaatlarıyla Cenab-ı Hakka yalvarırken, Na'tlarıyla da "Hatemü'l Enbiya'ya" karşı muhabbetini dile getirmektedir. En meşhur Naatlarından biri olan "Su Kasidesi"ndeki,
Yâ Habib-Allah Yâ Hayrel-beşer müştâkınem
Eyle kim leb-i teşneler yanub diled, hemvâre su
Sensin ol bahr-i keramet kim şeb-i mi'râcda
Şebnem-i feyzin yitürmüş sabit ü seyyare sû
beyitlerinde olduğu gibi yanık bir ifadeyle hislerini terennüm eder. Fuzulî düzgün ve muntazam şiirden hoşlanmakta ve san'atta mükemmelliği aramaktadır. Gençlik devrinde aradığı mükemmelliği yakaladığı andan itibaren Fuzûlî mahlasını kullanmağa başlamıştır. O, titiz bir emeğin mahsulü eserlerinin diğer şairlerin-kinden ayırt edilmesi için hiç kimsenin kullanmaya cesaret edemeyeceği bir mahlas seçmiştir. Fuzulî bu mahlası alırken aynı zamanda "fazl"ın çokluk şeklini de kastetmiştir. Yani, faziletlere sahip kimse mânasına Fuzulî'yi de kastetmiştir...
Ciddiyetli bir şahsiyete sahip olan Fuzulî aynı zamanda son derece tevazu sahibiydi. Eserlerindeki mükemmelliği anlayıp bunu açıklaması, övünmeden çok divan edebiyatı geleneğindendir...
Gazel, kaside ve mesnevilerinde fikirlerini mahir bir kuyumcu hassasiyetiyle beyitlere nakşeden Fuzulî, güzel söz ipliğine inci gibi kelimeler dizerek san'at pazarına çıkarmıştır.
O'nun şikayet ve tenkitleri bile san'atlıdır. Yazılış ve mâna yakınlığı olan kelimeleri ustalıkla kullanır. Fuzuli'nin eserlerini şu şekilde sıralayabiliriz.Türkçe manzum eserleri: Divan, Beng ü Bade, Leylî vü Mecnûn, Kırk Hadis
Türkçe mensur eserleri: Hadîkatü's-Suadâ, Mektuplar
Arapça eserleri: Dîvan (manzum), Matlau'1-itikad (mensur)
Farsça manzum eserleri: Dîvan, Heft-câm (sâkinâme), Enîsü'1-kalb, Muammeyât
Farsça mensur eserleri: Rind ü zâhid, Hüsn ü Aşk
Mende Mecnun'dan füzûn (fazla) âşıklık isti'dadı var.
Âşık-ı sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var.
Fuzulî İlahî aşkın hasretlisidir. Aşk belasıyla tanışmak ve onunla arkadaş olmak istemekte ve bunun için Cenab-ı Hakka yalvarmaktadır.
"Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl aşna beni
Bir dem belâ-yı âşkdan etme cüda beni" der...
Gönlü aşk ateşiyle tutuşan Fuzûlî bu aşkı gizlemeye tahammül gösterememekte, güç yetirememekte ve bülbül gibi feryâd etmektedir.
"Şeb-i hicran yanar canım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efganım kara bahtım uyanmaz mı...
Fuzûli rind-i şeydâdır hemîşe (dâima) halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı"
Fuzûlî İlâhî aşkı açıklamasından kendisi de hoşnud değildir.
Şöyle der:
Ah ü feryadın Fuzûli incidübdür âlemi
Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedür"
der..
Fuzulî Münacaatlarıyla Cenab-ı Hakka yalvarırken, Na'tlarıyla da "Hatemü'l Enbiya'ya" karşı muhabbetini dile getirmektedir. En meşhur Naatlarından biri olan "Su Kasidesi"ndeki,
Yâ Habib-Allah Yâ Hayrel-beşer müştâkınem
Eyle kim leb-i teşneler yanub diled, hemvâre su
Sensin ol bahr-i keramet kim şeb-i mi'râcda
Şebnem-i feyzin yitürmüş sabit ü seyyare sû
beyitlerinde olduğu gibi yanık bir ifadeyle hislerini terennüm eder. Fuzulî düzgün ve muntazam şiirden hoşlanmakta ve san'atta mükemmelliği aramaktadır. Gençlik devrinde aradığı mükemmelliği yakaladığı andan itibaren Fuzûlî mahlasını kullanmağa başlamıştır. O, titiz bir emeğin mahsulü eserlerinin diğer şairlerin-kinden ayırt edilmesi için hiç kimsenin kullanmaya cesaret edemeyeceği bir mahlas seçmiştir. Fuzulî bu mahlası alırken aynı zamanda "fazl"ın çokluk şeklini de kastetmiştir. Yani, faziletlere sahip kimse mânasına Fuzulî'yi de kastetmiştir...
Ciddiyetli bir şahsiyete sahip olan Fuzulî aynı zamanda son derece tevazu sahibiydi. Eserlerindeki mükemmelliği anlayıp bunu açıklaması, övünmeden çok divan edebiyatı geleneğindendir...
Gazel, kaside ve mesnevilerinde fikirlerini mahir bir kuyumcu hassasiyetiyle beyitlere nakşeden Fuzulî, güzel söz ipliğine inci gibi kelimeler dizerek san'at pazarına çıkarmıştır.
O'nun şikayet ve tenkitleri bile san'atlıdır. Yazılış ve mâna yakınlığı olan kelimeleri ustalıkla kullanır. Fuzuli'nin eserlerini şu şekilde sıralayabiliriz.Türkçe manzum eserleri: Divan, Beng ü Bade, Leylî vü Mecnûn, Kırk Hadis
Türkçe mensur eserleri: Hadîkatü's-Suadâ, Mektuplar
Arapça eserleri: Dîvan (manzum), Matlau'1-itikad (mensur)
Farsça manzum eserleri: Dîvan, Heft-câm (sâkinâme), Enîsü'1-kalb, Muammeyât
Farsça mensur eserleri: Rind ü zâhid, Hüsn ü Aşk
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.