Ezberci eğitim, bilgiyi günlük öğretir veya ezberletir, fakat onun ne işe yaradığını ve nasıl ...
Ezberci eğitim, bilgiyi günlük öğretir veya ezberletir, fakat onun ne işe yaradığını ve nasıl kullanılması gerektiğini öğretmez. Modern eğitim anlayışında bu metot artık çoktan rafa kalktı ve onun yerine bugünkü bilgi toplumunun ve iletişim çağının gereği olan bilginin her yerde ulaşılabilir olduğu bir dönemde, öğretmenin bildiklerini öğrencilere aktarması yerine öğrencinin öğrenmeye yönlendirilmesi, sorun çözmeyi kendi kendine öğrenmesi hedeflenmelidir.Burada temel espri öğrenmesi gereken öğrencinin kendisidir. Öğretmen yalnızca yardımcı rehber, koordinatörüdür ve güdümleyici, ancak yine öğrenmeyi öğrencinin kendisi becermelidir. Buradaki amaç artık öğrencinin bilgi depolamayı değil, düşünmeyi öğrenmesidir. Düşünmeyi öğrenen kişi de, o düşünceyi nasıl ve nerede kullanacağını yöntem olarak benimser. Böyle bir eğitim eleştirel ve yaratıcı bir düşünce eğitimidir. Bu tür eğitim aktif öğrenme olarak tarif edilmektedir. Aktif öğrenme aynı zamanda kolektif çalışmayı içerdiği için kişinin toplumsal düşünmesini de sağlamaktadır. Üniversite eğitimi sorun çözebilen insan yetiştirmeyi hedeflemelidir. Mezun olan öğrencilerimizin büyük çoğunluğu karşılaştıkları sorunu çözmeyi bilmedikleri sık sık gündeme gelmektedir. Ayrıca eğitim sistemi analitik düşünmeyi sunmadığı ve sorun yanlış algılandığı için çözümü de başka yerde aranmaktadır.Günümüz teknolojisinde aktif eğitim ve problem çözmeye dayalı eğitim yöntemleri veya bütünleşmiş eğitim sistemi klasik eğitime göre daha nitelikli insan gücü yetiştireceği beklenilmektedir. Probleme dayalı öğrenme sisteminde DÜŞÜNME, SORGULAMA, ARAŞTIRMA VE ÜRETİME geçiş bir bütünlük içinde işlenmektedir. Ayrıca aktif öğrenmede küçük gruplar halinde sorgulayarak öğrendiği için kişi yaşam boyu sorgulayıcı niteliğe sahip, yeni gelişen teknolojiye daha çabuk adapte olmaktadır. Ülkemizde bir iki üniversitede uygulanan bu modelin tüm üniversitelerde pilot olarak başlanması ve sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması gerekir. Belki bu model İlköğretime kadar yansıtılmalıdır. Çünkü sorunun temeli aşağıdan yani İlköğretimden gelmektedir.Klasik eğitimde eğitmene dayalı öğrenmede gündelik hayattan kopuk, pratik hayatın sorunlarının ötesinde ezbere dayalı karmaşık ve anlaşılmaz bilgi yerine, düşünsel bir uğraşı içinde pratik, insanların sorunlarının çözümüne yardımcı bir uğraş olarak kişiyi işin içine çekmek daha öğretici olacaktır.
Orhan Dede
Ezberci eğitim, bilgiyi günlük öğretir veya ezberletir, fakat onun ne işe yaradığını ve nasıl kullanılması gerektiğini öğretmez. Modern eğitim anlayışında bu metot artık çoktan rafa kalktı ve onun yerine bugünkü bilgi toplumunun ve iletişim çağının gereği olan bilginin her yerde ulaşılabilir olduğu bir dönemde, öğretmenin bildiklerini öğrencilere aktarması yerine öğrencinin öğrenmeye yönlendirilmesi, sorun çözmeyi kendi kendine öğrenmesi hedeflenmelidir.Burada temel espri öğrenmesi gereken öğrencinin kendisidir. Öğretmen yalnızca yardımcı rehber, koordinatörüdür ve güdümleyici, ancak yine öğrenmeyi öğrencinin kendisi becermelidir. Buradaki amaç artık öğrencinin bilgi depolamayı değil, düşünmeyi öğrenmesidir. Düşünmeyi öğrenen kişi de, o düşünceyi nasıl ve nerede kullanacağını yöntem olarak benimser. Böyle bir eğitim eleştirel ve yaratıcı bir düşünce eğitimidir. Bu tür eğitim aktif öğrenme olarak tarif edilmektedir. Aktif öğrenme aynı zamanda kolektif çalışmayı içerdiği için kişinin toplumsal düşünmesini de sağlamaktadır. Üniversite eğitimi sorun çözebilen insan yetiştirmeyi hedeflemelidir. Mezun olan öğrencilerimizin büyük çoğunluğu karşılaştıkları sorunu çözmeyi bilmedikleri sık sık gündeme gelmektedir. Ayrıca eğitim sistemi analitik düşünmeyi sunmadığı ve sorun yanlış algılandığı için çözümü de başka yerde aranmaktadır.Günümüz teknolojisinde aktif eğitim ve problem çözmeye dayalı eğitim yöntemleri veya bütünleşmiş eğitim sistemi klasik eğitime göre daha nitelikli insan gücü yetiştireceği beklenilmektedir. Probleme dayalı öğrenme sisteminde DÜŞÜNME, SORGULAMA, ARAŞTIRMA VE ÜRETİME geçiş bir bütünlük içinde işlenmektedir. Ayrıca aktif öğrenmede küçük gruplar halinde sorgulayarak öğrendiği için kişi yaşam boyu sorgulayıcı niteliğe sahip, yeni gelişen teknolojiye daha çabuk adapte olmaktadır. Ülkemizde bir iki üniversitede uygulanan bu modelin tüm üniversitelerde pilot olarak başlanması ve sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması gerekir. Belki bu model İlköğretime kadar yansıtılmalıdır. Çünkü sorunun temeli aşağıdan yani İlköğretimden gelmektedir.Klasik eğitimde eğitmene dayalı öğrenmede gündelik hayattan kopuk, pratik hayatın sorunlarının ötesinde ezbere dayalı karmaşık ve anlaşılmaz bilgi yerine, düşünsel bir uğraşı içinde pratik, insanların sorunlarının çözümüne yardımcı bir uğraş olarak kişiyi işin içine çekmek daha öğretici olacaktır.
Orhan Dede
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.