Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, içinde benim de bulunduğum üç kişilik bir ekibi
Fetullah'ı uyarmak, uyandırmak, yürüttüğü Dinlerarası Diyalog projesinin batıl olduğunu anlatmak üzere gönderdi.
Birinci köprünün ayağında bulunan FEM dershanesinin genel merkezinde bir araya geldik.
Fetullah Gülen, "Dinlerarası Diyalog" meselesine girmememiz için yalvarırcasına rica edince, yaşça benden büyük olan arkadaş, meramını anlatamadan susturulmuş oldu.
Diğer arkadaş ise hiç söze girmedi.
Kendi içimden 'biz buraya yemek yemek için gelmedik, hasbıhal etmek için ise hiç gelmedik' dedim. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın, küresel güçlerin Türkiye'yi dönüştürmek için kullandığı ve Türk devletine ihanet eden Fetullah Gülen'i, şiddetle uyarmak için bizi gönderdiği gerçeği aklımdan hiç çıkmıyordu.
Bu duygular içinde iş başa düştü diyerek söze başladım.
Fetullah Gülen'e dönerek, gelişimizin nedenini anlatmaya başladım;
'Dinlerarası Diyalog'un Vatikan projesi olduğunu,
nihai hedefinin, özelikle güneydoğu bölgemizden toprak kopartmak olduğunu,
bu projenin finansının dışardan karşılandığını,
Türkiye ve Türki Cumhuriyetler için bir misyonerlik faaliyeti olduğunu,
onun için ibadethane adı altında açılan ev kiliseleri aracılığıyla Türk gencinin Hıristiyan yapılmak istendiğini,
cebine dolar, boynuna haç asılan binlerce gencin Hıristiyan edildiğini anlattım.
O ana kadar sessizce dinleyen Gülen, "binlerce genç Hıristiyan yapıldı" ifadem üzerine sessizliğini bozarak, "Harun beyciyim dediğin kadar değil" dedi.
Bunun üzerine Gülen'e, "Bazıları Atatürk'e deccal der. O Atatürk Bursa kız meslek lisesinde misyonerler tarafından iki kızımız Hıristiyan edildiği için okulu kapatmıştı. Onun için ne fark eder, ha bin olmuş ha yüz" diyerek noktalamıştım.
Vitesi büyüterek devam ediyordum ki Harun Tokak araya girerek, hocam sizi yorduk diye müsaade isteyip bizi kaldırdı.
Ayağa kalktığımda H. Tokak'ın kolunu tutarak, "Biz buraya yemek yemek için mi geldik?" diye sordum.
"Hani bizi baş başa görüştürecektin. Hani hocaefendin bizi Dinlerarası Diyalog'un batıl olmadığına ikna edecekti, ne oldu" dediğimde, onlara mahsus riyakâr bir üslupla "Şöhretiniz sizi yalnız bırakmadı" diyerek savuşturdu.
O gün Nurculara yatak yorgan olanlar, bugün konuşma hakkını kendilerinde nasıl buluyorlar, hayret ediyorum!
Gazali'nin ifadesiyle;
O gün konuşmak, gerçekleri haykırmak; iman, feraset, korkusuz bir yürek ve ilim isterdi. Bugün ise konuşmak GEVEZELİKTİR.
Biz bir daha gerçekleri hatırlatalım.
Fetullah Gülen bir Vatikan projesidir.
Aslında Fetullah Gülen'in papaya yazdığı mektupta hangi dine mensup olduğunu ortaya koymuştur.
Zira iman, taraf olmayı gerektirir. Tarafını seçen, gönülden bağlı olduğu dini de seçmiş olur.
Kredilenemeyen milyarlarca dolarla Vatikan ve ABD'nin desteklediği "Dinlerarası Diyalog" projesi, Türk gencini İslam'dan soğutup deist, ateist, Hıristiyan yapmak için üretilmiş özel bir projedir.
Nihai hedefi misak-ı milli sınırlarımızın, İsrail hedefleri adına değiştirilmesidir.
FETÖ, Atatürk'ü deccal olarak görüyor, buna delil olarak da Atatürk'ün Libya'da İtalyan savaş uçaklarından atılan bombalar neticesinde zarar gören sol gözünü gösteriyorlardı.
Nurculuk hareketi, Lozan'dan intikam almak isteyen emperyalist devletlerin içimizdeki misyonerleridir.
Dünden ders çıkardıklarını söyleyenlerin turnusolu, Said Nursi'dir.
Çünkü Dinlerarası Diyalog projesinin baş mimarı, Said Nursi'dir.
Bugün Said Nursi'yi koruyarak, işin dışında tutarak yapılan konuşmaların hiçbir manası yoktur.
- Liyakat mı yoksa teslimiyet mi? / 02.11.2024
- İslam düşmanı, hem de Osmanlı paşası! / 01.11.2024
- Cumhuriyet Bayramı’nın hatırlattıkları / 30.10.2024
- Samimiyetinizin turnusolü, Said Nursi’dir / 28.10.2024
- Birliğimizi planlı olarak bozuyorlar / 27.10.2024
- Sayın Özel, vatandaşlarımızı niye ayrıştırıyorsunuz? / 26.10.2024
- ABD kurulan Kürt devletini bizden resmen tanımamızı istiyor / 25.10.2024
- FETÖ, Atatürk’ü deccal olarak görüyordu / 23.10.2024
- FETÖ, Atatürk’ü deccal olarak görüyordu / 23.10.2024