Hafta içindeki yorumlarda Fenerbahçeli futbolcular ile Pereira arasında bir soğukluk olduğu ve futbolcuların her maç değişen ilk on birden şikayet ettikleri anlatılıyordu.
Pereira ise çözüm olarak bundan sonra kadro istikrarını sağlayacağı ve bu şekilde başarının geleceğini iddia etmişti.
Her şeyden önce kadro istikrarını kaliteli futbolcularla sağlarsınız. Elinizdeki kadro kaliteli değilse kadro istikrarı yakalamanız pek mümkün olmayabilir.
Fenerbahçe'nin futbolcuları Fenerbahçe'nin adına yakışır futbolcular değil.
Sarı-lacivertli futbolcular en azından kulübün adına yakışır mücadeleyi sahaya yansıtmıyor.
Bu kadar kötü mücadele eden futbolcular ile nasıl kadro istikrarı olacak anlamak zor.
Fenerbahçe maça o kadar kötü başladı ki on dakikada iki şok gol yedi.
İlk golde Pelkas ceza sahasına kesilen ortayı uzaklaştırmak isterken rakibine pas veriyor ve Soner'in şutu gol oluyor.
İkinci golde ise Fenerbahçe ceza sahasına kullanılan kornerde arka direkte bomboş duran Abdülkerim kafayla golü atıyor. Bu golde Altay'ın da ciddi hatası var.
Top elleriyle müdahale edebileceği mesafeden yanından geçip gidiyor ama herhangi bir müdahalede bulunmuyor bile.
Fenerbahçe Antwerp ve Alanya maçlarından sonra Konya karşısında da böyle bir duran top organizasyonu ile gol yemiş oldu.
Cikalleshi ayrıca ilk yarıda iki net gol pozisyonu kaçırdı.
Pereira 40. dakikada oyuna müdahale etme gereği duydu ve 3-4-3 dizilişinden daha bir 3-5-2 gibi dizilişe geçti.
Bu ikinci yarıda biraz olsun Fenerbahçe'nin oyunu dengelemesini sağladı. Orta sahada biraz daha kalabalık olarak oyunu dengelemeye çalıştılar.
Özellikle İrfan Can, Ferdi ve Valencia birbirleriyle uyumlu bir görüntü çizdiler.
84. dakikada İrfan Can'ın harika frikik golü bütün çabalar için yeterli olmadı ve Fenerbahçe ligde üst üste üçüncü maçını da kaybetti.
Artık bu durumdan sonra haklı olarak Pereira sorgulanacaktır. Fenerbahçe'nin Pereira'yı daha fazla kaldırabileceğini sanmıyorum.
Tabii Pereira ile birlikte yönetim için de yol göründü.
İşin açıkçası yine ziyan olan bir sezondan söz ediyoruz. Bakalım gelişmeler ne gösterecek.
BEŞİKTAŞ MOTİVASYONLA BU KADAR
Futbol bir kez daha öngörülemez bir oyun olduğunu ispat etti.
Hatayspor karşısında Beşiktaş o kadar kötü oynadı ki geçen hafta Galatasaray'ı sürklase eden takım bu mu dedirtti. Hatay çok baskılı bir ilk yarı oynadı.
Teixeira'yı Ribeiro'nun adam markajı ile oyundan düşüren Hatay Beşiktaş'ın bir dizi hatası ile 1-0 öne geçti.
Golde Vida, Teixeira'ya zayıf bir pas yolladı. Bu pasa koşmayı tercih etmeyen Teixeira'yı Ribeiro dağıttı.
Topu kapan El-kaabi topu önce Ersin'den sektirip sonra da yanından filelere yolladı.
İlk yarı boyunca Beşiktaş sahada yoktu.
Koskoca ilk yarıda 14'te Atiba'nın attığı şut dışında Beşiktaş'ın varlığı yok.
Ayrıca taktik anlamda Beşiktaş orta sahada üçe karşı bir Necip ile mücadele etti.
Beşiktaş toparlanmak için umut vad etmemesine rağmen ikinci yarı toparlandı.
Bunda Atiba'nın orta sahada Necip'in yanına gelip yardımcı olmasının da katkısı vardı.
Nitekim ikinci yarı Beşiktaş baskısı vardı.
Bir de VAR uyarısı ile yapılan yanlış değerlendirme ile haksız şekilde iptal edilen gol de buldu.
Sonrasında tekrar gol atamayan Beşiktaş maçı da kaybetti.
Tabii burada teknik olarak Ribeiro'nun Teixeira'yı kilitlemesi, ilk yarı boyunca yoğun Hatay baskısı, orta sahada eksik adamla mücadele etmek Beşiktaş'ın kötü oyununu açıklamak için yeterli değil.
Sergen Yalçın'ın oyuncuları motive ederek oynatması derbiyi kazandırıyor ama bir sonraki hafta motivasyon eksik olunca futbolcular mental olarak tükeniyor.
İstenmeyen sonucu bu yönden de görmek lazım.
Pereira ise çözüm olarak bundan sonra kadro istikrarını sağlayacağı ve bu şekilde başarının geleceğini iddia etmişti.
Her şeyden önce kadro istikrarını kaliteli futbolcularla sağlarsınız. Elinizdeki kadro kaliteli değilse kadro istikrarı yakalamanız pek mümkün olmayabilir.
Fenerbahçe'nin futbolcuları Fenerbahçe'nin adına yakışır futbolcular değil.
Sarı-lacivertli futbolcular en azından kulübün adına yakışır mücadeleyi sahaya yansıtmıyor.
Bu kadar kötü mücadele eden futbolcular ile nasıl kadro istikrarı olacak anlamak zor.
Fenerbahçe maça o kadar kötü başladı ki on dakikada iki şok gol yedi.
İlk golde Pelkas ceza sahasına kesilen ortayı uzaklaştırmak isterken rakibine pas veriyor ve Soner'in şutu gol oluyor.
İkinci golde ise Fenerbahçe ceza sahasına kullanılan kornerde arka direkte bomboş duran Abdülkerim kafayla golü atıyor. Bu golde Altay'ın da ciddi hatası var.
Top elleriyle müdahale edebileceği mesafeden yanından geçip gidiyor ama herhangi bir müdahalede bulunmuyor bile.
Fenerbahçe Antwerp ve Alanya maçlarından sonra Konya karşısında da böyle bir duran top organizasyonu ile gol yemiş oldu.
Cikalleshi ayrıca ilk yarıda iki net gol pozisyonu kaçırdı.
Pereira 40. dakikada oyuna müdahale etme gereği duydu ve 3-4-3 dizilişinden daha bir 3-5-2 gibi dizilişe geçti.
Bu ikinci yarıda biraz olsun Fenerbahçe'nin oyunu dengelemesini sağladı. Orta sahada biraz daha kalabalık olarak oyunu dengelemeye çalıştılar.
Özellikle İrfan Can, Ferdi ve Valencia birbirleriyle uyumlu bir görüntü çizdiler.
84. dakikada İrfan Can'ın harika frikik golü bütün çabalar için yeterli olmadı ve Fenerbahçe ligde üst üste üçüncü maçını da kaybetti.
Artık bu durumdan sonra haklı olarak Pereira sorgulanacaktır. Fenerbahçe'nin Pereira'yı daha fazla kaldırabileceğini sanmıyorum.
Tabii Pereira ile birlikte yönetim için de yol göründü.
İşin açıkçası yine ziyan olan bir sezondan söz ediyoruz. Bakalım gelişmeler ne gösterecek.
BEŞİKTAŞ MOTİVASYONLA BU KADAR
Futbol bir kez daha öngörülemez bir oyun olduğunu ispat etti.
Hatayspor karşısında Beşiktaş o kadar kötü oynadı ki geçen hafta Galatasaray'ı sürklase eden takım bu mu dedirtti. Hatay çok baskılı bir ilk yarı oynadı.
Teixeira'yı Ribeiro'nun adam markajı ile oyundan düşüren Hatay Beşiktaş'ın bir dizi hatası ile 1-0 öne geçti.
Golde Vida, Teixeira'ya zayıf bir pas yolladı. Bu pasa koşmayı tercih etmeyen Teixeira'yı Ribeiro dağıttı.
Topu kapan El-kaabi topu önce Ersin'den sektirip sonra da yanından filelere yolladı.
İlk yarı boyunca Beşiktaş sahada yoktu.
Koskoca ilk yarıda 14'te Atiba'nın attığı şut dışında Beşiktaş'ın varlığı yok.
Ayrıca taktik anlamda Beşiktaş orta sahada üçe karşı bir Necip ile mücadele etti.
Beşiktaş toparlanmak için umut vad etmemesine rağmen ikinci yarı toparlandı.
Bunda Atiba'nın orta sahada Necip'in yanına gelip yardımcı olmasının da katkısı vardı.
Nitekim ikinci yarı Beşiktaş baskısı vardı.
Bir de VAR uyarısı ile yapılan yanlış değerlendirme ile haksız şekilde iptal edilen gol de buldu.
Sonrasında tekrar gol atamayan Beşiktaş maçı da kaybetti.
Tabii burada teknik olarak Ribeiro'nun Teixeira'yı kilitlemesi, ilk yarı boyunca yoğun Hatay baskısı, orta sahada eksik adamla mücadele etmek Beşiktaş'ın kötü oyununu açıklamak için yeterli değil.
Sergen Yalçın'ın oyuncuları motive ederek oynatması derbiyi kazandırıyor ama bir sonraki hafta motivasyon eksik olunca futbolcular mental olarak tükeniyor.
İstenmeyen sonucu bu yönden de görmek lazım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025