Mehmet MARUF
Filozofların sapmaları
Felsefenin muhtevası buyken onu meslek edinen Doğulu filozoflar, İsmail Hakkı İzmirli'ye göre Allah'a Aristo'nun inandığı gibi inanıyorlardı. Peygamberliği de akli ve felsefi bir şekilde izah ediyorlardı. İslam dünyasında ortaya çıkan ilk filozoflardan birçoğunun itikadi problemler taşıdığı aşikârdır. Örneğin; el Kindi Halife Me'mun zamanında yaşamış ve Yunanca'dan Arapça'ya 265 kitap tercüme etmiştir. Birçok kaynakta ilk Arap filozofu olarak geçen el-Kindi Mutezile fırkasından geniş ölçüde etkilenmiş ve akılla verdiği noktayı şöyle izah etmiştir:
"Peygamberlerin tebliğ ettiği vahiy ile felsefenin işaret ettiği ve bizi kendisine yönlendirdiği hakikat birdir ve aynıdır, her ikisi de birbirleriyle uyum ve birlik içindedir."
El-Kindi'yi izleyen filozoflardan Farabi ise nübüvvete ilişkin olarak; onu tabiat üstü bir olgu kabul etmez. Yalnızca bir insan olan Peygamberin muhayyile gücünün kemalinin doruğa ulaşma halidir. Ona münfail akılda ulaşır. Bu bağlamda mucizeyi akli izahlarla açıklamaya kalkan Farabi'ye göre peygamberlerle filozoflar arasında pek bir fark yoktur.
Aynı dönem düşünürlerinden İbn-i Sina'nın ise Allah'ın huzurunda ölümden sonra dirilip hesap vermeye inanmadığını bazı felsefe tarihçileri yazmaktadır. Ona göre Hz. Peygamber (sav) Bedevi Arapları medenileştirmek isterken bu amacına ulaşabilmek için cesedlerin ölümden sonra yeniden dirileceği esasını ortaya atmıştır. (İslam'da Felsefe Tarihi, T. S. Boer, sy. 102).
İbn Ravendi ve Ebu Bekir Zekeriya Razi'nin fikirleri ise yukarıdakileri aratacak niteliktedir.
Önce Mutezili, sonra Rafızi, daha sonra da Mülhid olan İbn Ravendi et-Tac isimli eserinde alemin ve maddenin ezeliyetini savunmuş, "Farand" isimli eserinde Hz. Peygamber (sav)'i şiddetle tenkid etmişitr. Ona göre Peygamberler, göz boyayarak halkın gerçekleri görmesine engel olurlar. Ed-Damie'de ise Kur'an'ı reddeden ve tevhid inancının batıl olduğundan bahseden İbn Ravendi'nin bu fikirleri İslam aleminde ortaya çıkan muhtelif zümreler üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak tesirini göstermiştir.
Ebu Bekir Zekeriya Razi ise peygamberliği ve dinleri red için yazdığı Hiyelu'l-Mütenebbin, Mehariku'l-Enbiya ve Nakzu'l-Edyân isimli eserinde şöyle der: "Bütün insanlar yaradılıştan eşittir. Peygamberlerin hiçbir akli ve ruhi üstünlükleri yoktur. Mucizeler birer vakıa değil, efsanedir, tek olan ezeli hakikate aykırıdır. Filozofların eserleri insanlık için mukaddes kitaplardan çok daha faydalıdır" (İslam Düşüncesinin Yapısı, Süleyman Uludağ, sy. 240).
Felsefecilerin üç konuda küfre, on yedi konuda ise bid'ate saptıklarını ifade eden Hüccet'ül-İslam İmam-ı Gazali'ye kadar Doğu'da yetişen bilgin zümresinin önde gelenlerinin fikirleri böyledir. Fakat aynı zevatın bilimsel çalışmalar yaptığı da aşikârdır. Örneğin el-Kindi yıldızlararası mesafeyi tayine yarayan astronomiyle ilgil bir alet icad etmiştir. Farabi; Rousseau'dan evvel "toplumsal sözleşme" fikrinden bahsetmiş, İbn-i Sina su ve hava basıncının dinamizm prensibini, zelzelede arzın merkezindeki sıcaklığın rolünü açıklamıştır. Ebu Bekir Razi ilk defa ışığın kırılmasını keşfetmiş ve Newton'dan çok evvel yerçekiminden bahsetmiştir. (A.g.e., sy. 246). Ve daha birçok filozof başta tıp ve astronomi olmak üzere birçok bilim dalında etkin olmuşlardır.
Filozofların sapmaları
Felsefenin muhtevası buyken onu meslek edinen Doğulu filozoflar, İsmail Hakkı İzmirli'ye göre Allah'a Aristo'nun inandığı gibi inanıyorlardı. Peygamberliği de akli ve felsefi bir şekilde izah ediyorlardı. İslam dünyasında ortaya çıkan ilk filozoflardan birçoğunun itikadi problemler taşıdığı aşikârdır. Örneğin; el Kindi Halife Me'mun zamanında yaşamış ve Yunanca'dan Arapça'ya 265 kitap tercüme etmiştir. Birçok kaynakta ilk Arap filozofu olarak geçen el-Kindi Mutezile fırkasından geniş ölçüde etkilenmiş ve akılla verdiği noktayı şöyle izah etmiştir:
"Peygamberlerin tebliğ ettiği vahiy ile felsefenin işaret ettiği ve bizi kendisine yönlendirdiği hakikat birdir ve aynıdır, her ikisi de birbirleriyle uyum ve birlik içindedir."
El-Kindi'yi izleyen filozoflardan Farabi ise nübüvvete ilişkin olarak; onu tabiat üstü bir olgu kabul etmez. Yalnızca bir insan olan Peygamberin muhayyile gücünün kemalinin doruğa ulaşma halidir. Ona münfail akılda ulaşır. Bu bağlamda mucizeyi akli izahlarla açıklamaya kalkan Farabi'ye göre peygamberlerle filozoflar arasında pek bir fark yoktur.
Aynı dönem düşünürlerinden İbn-i Sina'nın ise Allah'ın huzurunda ölümden sonra dirilip hesap vermeye inanmadığını bazı felsefe tarihçileri yazmaktadır. Ona göre Hz. Peygamber (sav) Bedevi Arapları medenileştirmek isterken bu amacına ulaşabilmek için cesedlerin ölümden sonra yeniden dirileceği esasını ortaya atmıştır. (İslam'da Felsefe Tarihi, T. S. Boer, sy. 102).
İbn Ravendi ve Ebu Bekir Zekeriya Razi'nin fikirleri ise yukarıdakileri aratacak niteliktedir.
Önce Mutezili, sonra Rafızi, daha sonra da Mülhid olan İbn Ravendi et-Tac isimli eserinde alemin ve maddenin ezeliyetini savunmuş, "Farand" isimli eserinde Hz. Peygamber (sav)'i şiddetle tenkid etmişitr. Ona göre Peygamberler, göz boyayarak halkın gerçekleri görmesine engel olurlar. Ed-Damie'de ise Kur'an'ı reddeden ve tevhid inancının batıl olduğundan bahseden İbn Ravendi'nin bu fikirleri İslam aleminde ortaya çıkan muhtelif zümreler üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak tesirini göstermiştir.
Ebu Bekir Zekeriya Razi ise peygamberliği ve dinleri red için yazdığı Hiyelu'l-Mütenebbin, Mehariku'l-Enbiya ve Nakzu'l-Edyân isimli eserinde şöyle der: "Bütün insanlar yaradılıştan eşittir. Peygamberlerin hiçbir akli ve ruhi üstünlükleri yoktur. Mucizeler birer vakıa değil, efsanedir, tek olan ezeli hakikate aykırıdır. Filozofların eserleri insanlık için mukaddes kitaplardan çok daha faydalıdır" (İslam Düşüncesinin Yapısı, Süleyman Uludağ, sy. 240).
Felsefecilerin üç konuda küfre, on yedi konuda ise bid'ate saptıklarını ifade eden Hüccet'ül-İslam İmam-ı Gazali'ye kadar Doğu'da yetişen bilgin zümresinin önde gelenlerinin fikirleri böyledir. Fakat aynı zevatın bilimsel çalışmalar yaptığı da aşikârdır. Örneğin el-Kindi yıldızlararası mesafeyi tayine yarayan astronomiyle ilgil bir alet icad etmiştir. Farabi; Rousseau'dan evvel "toplumsal sözleşme" fikrinden bahsetmiş, İbn-i Sina su ve hava basıncının dinamizm prensibini, zelzelede arzın merkezindeki sıcaklığın rolünü açıklamıştır. Ebu Bekir Razi ilk defa ışığın kırılmasını keşfetmiş ve Newton'dan çok evvel yerçekiminden bahsetmiştir. (A.g.e., sy. 246). Ve daha birçok filozof başta tıp ve astronomi olmak üzere birçok bilim dalında etkin olmuşlardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.