Milli
irade lafını ağzından düşürmeyen ama bir o kadar da milli iradeyi umursamayan bir
hükümetimiz var.
Ne
yazık ki sayın başbakanımıza göre milli irade onun söylediklerini, kararlarını
onaylamaktan ibaret.
Yani
bir anlamda milli irade olarak kendisini görüyor.
Aksi
düşüncelerin milli irade kavramı içinde zinhar yeri yok.
***
Taksim
Gezi Parkı isyanı hükümet icraatlarına topyekûn bir tepki şeklinde büyüyerek
devam ediyor.
Sayın
Erdoğan ise hala o bildik üslubunu sürdürüyor.
Ülkenin
her yerinde sokaklara dökülen yüzbinler için gözünü kırpmadan “çapulcu”
ifadesini kullanıyor.
Erdoğan’ın
hala farklı düşüncelere tahammülü yok.
“Her
şeyin en iyisini ben bilirim, benim kararlarımıza itiraz etmek kimin haddine” havasında.
***
Bu
on yılı aşan iktidar döneminde hükümeti, TBMM’yi, Çankaya’yı, Yargı’yı istediği
gibi yönlendiren, (tabi bu yönlendirmeyi de ABD ve AB’nin istekleri doğrultusunda
yapan) bir başbakanın doğal bir ruh halidir.
Ben
buna güç zehirlenmesi diyorum. Zaman içinde adeta bir kibir abidesi haline
gelen sayın Erdoğan hala gerçekleri göremiyor.
Farklı
düşünce sahiplerini küçümsüyor onları alaycı ifadelerle tahkir ediyor.
Örneğin
terörle müzakere sürecini halka hazmettirme görevi üstlenen sözde akilleri protesto
eden şehit aileleri ve gaziler hiç düşünmeden çapulcu ilan ediyor.
Ülkenin
muhalefet partisine yavru muhalefet diyor.
Diyor
da diyor...
***
Tencere
ile tava ile sokaklara dökülen yüzbinlerin mesajını alamıyor, “tencere tava hep
aynı hava” diyor.
Yazıyı
kaleme aldığım sırada Erdoğan Atatürk Havalimanında basın toplantısı
düzenliyordu.
Bu
açıklama ruh halini çok net ortaya koydu.
Olaylardan
muhalefeti sorumlu tutuyor, ideolojik gruplar diyor, marjinal gruplar diyor.
İnsanlardan
güçlendikçe, yaşlandıkça daha olgun bir tavra bürünmesi beklenir ama bizim başbakanımız her geçen gün daha da sertleşiyor.
***
Basın
toplantısında dikkatimi çeken bir yön de protestoculara, “seçimlere 10 ay
kaldı, tepkinizi sandıkta gösterin” diye çıkışmasıydı.
Oysa
kendisi Mısır’da Hüsnü Mübarek’e “ülkeni çek git” diye efelenirken Mısır seçimlerine
8 ay vardı.
Daha
düne kadar kardeşim dediği Suriye lideri Esad’a “katil Esed koltuğu terk et”
dediğinde Esad seçimlerden zaferle çıkmıştı.
***
Gezi
Parkı bir semboldü, bardağı taşıran son damlaydı. Vatandaşın isyanı aslında 3-5
ağaca değil on yılı aşkın bir süredir devam eden ve her biri yandaş medyanın “başarı”
makyajıyla gizlediği hezimet politikalarına.
Dış
politikada ülkenin itibarının yerle bir edilmesi, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne
eş başkanlık yapılması başka bir
ifadeyle haçlıların İslam dünyasının işgaline taşeronluk yapılması, iç politikada Türkiye’yi adım adım
bölünmeye götüren açılım politikaları, vatandaşları açlığı mahkum eden ekonomi
politikaları vs.
Vatandaşın
tepkisi bu zihniyete, bu yönetim anlayışına...
Tabi
bu olayların bir de “etme bulma dünyası, ne ekersen onu biçersin” boyutu var.
Dilerseniz
onu da gelecek yazımızda analiz edelim.
irade lafını ağzından düşürmeyen ama bir o kadar da milli iradeyi umursamayan bir
hükümetimiz var.
Ne
yazık ki sayın başbakanımıza göre milli irade onun söylediklerini, kararlarını
onaylamaktan ibaret.
Yani
bir anlamda milli irade olarak kendisini görüyor.
Aksi
düşüncelerin milli irade kavramı içinde zinhar yeri yok.
***
Taksim
Gezi Parkı isyanı hükümet icraatlarına topyekûn bir tepki şeklinde büyüyerek
devam ediyor.
Sayın
Erdoğan ise hala o bildik üslubunu sürdürüyor.
Ülkenin
her yerinde sokaklara dökülen yüzbinler için gözünü kırpmadan “çapulcu”
ifadesini kullanıyor.
Erdoğan’ın
hala farklı düşüncelere tahammülü yok.
“Her
şeyin en iyisini ben bilirim, benim kararlarımıza itiraz etmek kimin haddine” havasında.
***
Bu
on yılı aşan iktidar döneminde hükümeti, TBMM’yi, Çankaya’yı, Yargı’yı istediği
gibi yönlendiren, (tabi bu yönlendirmeyi de ABD ve AB’nin istekleri doğrultusunda
yapan) bir başbakanın doğal bir ruh halidir.
Ben
buna güç zehirlenmesi diyorum. Zaman içinde adeta bir kibir abidesi haline
gelen sayın Erdoğan hala gerçekleri göremiyor.
Farklı
düşünce sahiplerini küçümsüyor onları alaycı ifadelerle tahkir ediyor.
Örneğin
terörle müzakere sürecini halka hazmettirme görevi üstlenen sözde akilleri protesto
eden şehit aileleri ve gaziler hiç düşünmeden çapulcu ilan ediyor.
Ülkenin
muhalefet partisine yavru muhalefet diyor.
Diyor
da diyor...
***
Tencere
ile tava ile sokaklara dökülen yüzbinlerin mesajını alamıyor, “tencere tava hep
aynı hava” diyor.
Yazıyı
kaleme aldığım sırada Erdoğan Atatürk Havalimanında basın toplantısı
düzenliyordu.
Bu
açıklama ruh halini çok net ortaya koydu.
Olaylardan
muhalefeti sorumlu tutuyor, ideolojik gruplar diyor, marjinal gruplar diyor.
İnsanlardan
güçlendikçe, yaşlandıkça daha olgun bir tavra bürünmesi beklenir ama bizim başbakanımız her geçen gün daha da sertleşiyor.
***
Basın
toplantısında dikkatimi çeken bir yön de protestoculara, “seçimlere 10 ay
kaldı, tepkinizi sandıkta gösterin” diye çıkışmasıydı.
Oysa
kendisi Mısır’da Hüsnü Mübarek’e “ülkeni çek git” diye efelenirken Mısır seçimlerine
8 ay vardı.
Daha
düne kadar kardeşim dediği Suriye lideri Esad’a “katil Esed koltuğu terk et”
dediğinde Esad seçimlerden zaferle çıkmıştı.
***
Gezi
Parkı bir semboldü, bardağı taşıran son damlaydı. Vatandaşın isyanı aslında 3-5
ağaca değil on yılı aşkın bir süredir devam eden ve her biri yandaş medyanın “başarı”
makyajıyla gizlediği hezimet politikalarına.
Dış
politikada ülkenin itibarının yerle bir edilmesi, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne
eş başkanlık yapılması başka bir
ifadeyle haçlıların İslam dünyasının işgaline taşeronluk yapılması, iç politikada Türkiye’yi adım adım
bölünmeye götüren açılım politikaları, vatandaşları açlığı mahkum eden ekonomi
politikaları vs.
Vatandaşın
tepkisi bu zihniyete, bu yönetim anlayışına...
Tabi
bu olayların bir de “etme bulma dünyası, ne ekersen onu biçersin” boyutu var.
Dilerseniz
onu da gelecek yazımızda analiz edelim.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Türk milletine zafer yutturmacası! / 20.12.2024
- BOP işliyor Müslümanlar seviniyor! / 14.12.2024
- BOP’un ateşi yeniden harlandı / 07.12.2024
- Bahçeli’nin aniden depreşen Öcalan sevdası / 30.11.2024
- Din adına haçlı taşeronluğu yapmak! / 23.11.2024
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Türk milletine zafer yutturmacası! / 20.12.2024
- BOP işliyor Müslümanlar seviniyor! / 14.12.2024
- BOP’un ateşi yeniden harlandı / 07.12.2024
- Bahçeli’nin aniden depreşen Öcalan sevdası / 30.11.2024
- Din adına haçlı taşeronluğu yapmak! / 23.11.2024
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022