Enflasyon en basit tarifi ile fiyatlar genel seviyesinin yükselmesidir. Bu artış mal piyasalarında olabileceği gibi faktör piyasalarında da olabilir.
Enflasyon ekonominin denge durumunda olmamasından kaynaklanan bir hastalıktır. Bu dengesizliğin bir ucunda deflasyon diğer ucunda ise enflasyon vardır. Enflasyon en fazla sabit gelirli kesimde gelir kaybına sebep olduğu için gelir dağılımında dengesizliği de artırmaktadır.
Enflasyonu iki kısımda ele almak gerekir. Birincisi talep enflasyonu diğeri ise maliyet enflasyonudur. İsimlerinden de anlaşıldığı üzere birincisi talep fazlası ile ilgili, diğeri ise üretim maliyetlerinin artışına bağlıdır. Talep enflasyonu hakkında kapitalist anlayışın iki temel yorumu vardır. Bunlardan bir tanesi miktar teorisi olarak ifade edilen klasik veya güncel ifadesi ile monetarist yaklaşımdır. Fiyat artışları para stokundaki artış ile izah edilmektedir(1). Ekonomi tam istihdam düzeyinde kabul edilmektedir. Arzın talebe eşit olduğu yaklaşımından yola çıkılmaktadır. Oysa üretim faktörlerine ödenen paranın elde edilen üretimi satın alamayacağını ifade etmiştik. Dolayısı ile mv=py denklemi doğru değildir. Bu sebeple üretimle orantılı olarak her dönem emisyonu arttırmak enflasyona sebebiyet vermek şöyle dursun ekonomiler için bir zarurettir.
Diğer yaklaşım ise Keynes'e aittir. "Enflasyonist Açık" olarak ifade edilen bu yaklaşım tarzında ise tam istihdam düzeyinden sonra toplam harcamalardaki artış enflasyona sebep olmaktadır (2). Öncelikle enflasyonist açık analizindeki denge noktası, 45 derecelik denge gelir doğrusu kabul edilmektedir. Ancak ekonomideki denge hali gelirin tüketime eşit olduğu nokta değildir. Çünkü üretim miktarı gelirden büyüktür. Denge noktası tüketimin üretime eşit olduğu noktadır. Ayrıca tam istihdam noktasına kadar kamu harcamalarını maliyetli para ile arttırmak belli bir dönem sonra vergi oranlarını ve faiz oranlarını arttıracağı için hem maliyet enflasyonuna, hem de tüketim daralmasına sebebiyet verecektir. Tam istihdam düzeyine kadar tüketimin artması talep enflasyonuna sebep olmaz ancak bu tüketimin ne şekilde elde edildiği önemlidir. Aksi takdirde çok daha kronik bir enflasyon çeşidi olan maliyet enflasyonu ile karşı karşıya kalınacaktır. Dikkat edilirse her iki kapitalist anlayış temelde aynıdır. Her ikisinde de denge gelir eğrileri aynıdır. Aradaki fark tam istihdam ve eksik istihdam analizi ile ilgilidir (3).
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Herman Knoflacher Avusturya Viyana Üniversitesi:Model'in matematiği beni çok etkiledi"Milli Ekonomi Modeli'nin Rusya'dan gelen Prof. Dr. Gavriletz tarafından ortaya konulan matematiksel modellemesi itiraf etmeliyim ki beni çok etkiledi. Matematiksel formüller de modelin kendisi gibi etkileyiciydi.
Kapitalizm, insana değil hep paraya odaklanmıştır. Böyle modellerde bir yerlerde eksiklik olduğunu zaten hissediyorduk. Milli Ekonomi Modeli ise insan merkezli bir tez. İnsana odaklanmanın parayı çok daha sağlam bir zemine taşıyacağı konusunda ben de Prof. Dr. Haydar Baş'la aynı fikirdeyim.
Sırtını tamamen gerçeklere dayamış olan Milli Ekonomi Modeli'nin meydana getireceği sonuçlar hepimizi heyecanlandırıyor. Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşlar ülkeleri ve insanları sefalete sürükleyeceğine, bu modeli incelerse çok daha faydalı bir şey yapmış olurlar. Kapitalist model kendini ispatlayamadığı için Milli Ekonomi Modeli'ni değerlendirmek artık bir gerekliliktir."
Enflasyon ekonominin denge durumunda olmamasından kaynaklanan bir hastalıktır. Bu dengesizliğin bir ucunda deflasyon diğer ucunda ise enflasyon vardır. Enflasyon en fazla sabit gelirli kesimde gelir kaybına sebep olduğu için gelir dağılımında dengesizliği de artırmaktadır.
Enflasyonu iki kısımda ele almak gerekir. Birincisi talep enflasyonu diğeri ise maliyet enflasyonudur. İsimlerinden de anlaşıldığı üzere birincisi talep fazlası ile ilgili, diğeri ise üretim maliyetlerinin artışına bağlıdır. Talep enflasyonu hakkında kapitalist anlayışın iki temel yorumu vardır. Bunlardan bir tanesi miktar teorisi olarak ifade edilen klasik veya güncel ifadesi ile monetarist yaklaşımdır. Fiyat artışları para stokundaki artış ile izah edilmektedir(1). Ekonomi tam istihdam düzeyinde kabul edilmektedir. Arzın talebe eşit olduğu yaklaşımından yola çıkılmaktadır. Oysa üretim faktörlerine ödenen paranın elde edilen üretimi satın alamayacağını ifade etmiştik. Dolayısı ile mv=py denklemi doğru değildir. Bu sebeple üretimle orantılı olarak her dönem emisyonu arttırmak enflasyona sebebiyet vermek şöyle dursun ekonomiler için bir zarurettir.
Diğer yaklaşım ise Keynes'e aittir. "Enflasyonist Açık" olarak ifade edilen bu yaklaşım tarzında ise tam istihdam düzeyinden sonra toplam harcamalardaki artış enflasyona sebep olmaktadır (2). Öncelikle enflasyonist açık analizindeki denge noktası, 45 derecelik denge gelir doğrusu kabul edilmektedir. Ancak ekonomideki denge hali gelirin tüketime eşit olduğu nokta değildir. Çünkü üretim miktarı gelirden büyüktür. Denge noktası tüketimin üretime eşit olduğu noktadır. Ayrıca tam istihdam noktasına kadar kamu harcamalarını maliyetli para ile arttırmak belli bir dönem sonra vergi oranlarını ve faiz oranlarını arttıracağı için hem maliyet enflasyonuna, hem de tüketim daralmasına sebebiyet verecektir. Tam istihdam düzeyine kadar tüketimin artması talep enflasyonuna sebep olmaz ancak bu tüketimin ne şekilde elde edildiği önemlidir. Aksi takdirde çok daha kronik bir enflasyon çeşidi olan maliyet enflasyonu ile karşı karşıya kalınacaktır. Dikkat edilirse her iki kapitalist anlayış temelde aynıdır. Her ikisinde de denge gelir eğrileri aynıdır. Aradaki fark tam istihdam ve eksik istihdam analizi ile ilgilidir (3).
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Herman Knoflacher Avusturya Viyana Üniversitesi:Model'in matematiği beni çok etkiledi"Milli Ekonomi Modeli'nin Rusya'dan gelen Prof. Dr. Gavriletz tarafından ortaya konulan matematiksel modellemesi itiraf etmeliyim ki beni çok etkiledi. Matematiksel formüller de modelin kendisi gibi etkileyiciydi.
Kapitalizm, insana değil hep paraya odaklanmıştır. Böyle modellerde bir yerlerde eksiklik olduğunu zaten hissediyorduk. Milli Ekonomi Modeli ise insan merkezli bir tez. İnsana odaklanmanın parayı çok daha sağlam bir zemine taşıyacağı konusunda ben de Prof. Dr. Haydar Baş'la aynı fikirdeyim.
Sırtını tamamen gerçeklere dayamış olan Milli Ekonomi Modeli'nin meydana getireceği sonuçlar hepimizi heyecanlandırıyor. Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşlar ülkeleri ve insanları sefalete sürükleyeceğine, bu modeli incelerse çok daha faydalı bir şey yapmış olurlar. Kapitalist model kendini ispatlayamadığı için Milli Ekonomi Modeli'ni değerlendirmek artık bir gerekliliktir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.