Gırnata'da 1499-1500 yıllarında büyük Müslüman ayaklanmaları meydana geldi. Ne var ki, Müslümanların karşısında koca bir İspanyol ordusu vardı.
Nitekim 1500 senesi sonlarında bu ayaklanmalar kanlı bir şekilde bastırıldı. Teslim olan Müslümanlara hayatlarının bağışlanabilmesi için tek bir şans tanınıyordu: Hıristiyan olmak. Bu durumda Gırnatalı Müslümanların büyük bir çoğunluğu istemeye istemeye şeklen Hıristiyanlığa girdiler. Bu arada çok sayıda kadın ve genç kız ya tecavüze uğradı ya da esir pazarlarında satışa çıkarıldı.Öte yandan Gırnata'da Müslümanların elinde bulunan çok değerli el yazması Arapça eserler toplanarak şehrin en büyük meydanlarında yakıldı. Yalnızca Kurtuba'da Ferdinand'ın orduları tarafından yakılan el yazması eserlerin sayısı 1 milyon civarındadır. Aynı Ferdinand Endülüs'ü zaptederek Hıristiyanlığa yaptığı büyük hizmet (!) sebebiyle bizzat papa tarafından 'katolik' unvanıyla mükafatlandırıldı.Aynı şekilde Kurtuba'yı ve Sevil'i yağmalayan, yakıp yıkan, ahalisini de kılıçtan geçirten 3.Ferdinand'a da yine papa tarafıdan 'azizlik' payesi verildi.Endülüs'an çileli tarihi yıllarca devam etti. Dayanılmaz baskılardan, tecavüzlerden ve katliamlardan sonra 1524 yılında çıkartılan bir fermanla İspanya'da kalıp da henüz Hıristiyanlığa girmemiş olan Müslümanlardan, ya Hıristiyan olmaları ya da ülkeyi terk etmeleri istendi. Ayrıca bu iki şıktan birine uymayanların köleleştirilmesi, henüz dokunulmamış olan mescitlerin tamamının kiliseye çevrilmesi, Arapçanın, Arap isimleri kullanmanın, İslami kıyafetler giymenin yasaklanması kararlaştırıldı.Bu kararlar üzerine İspanya'nın her şehrinde, her kasabasında Müslüman aileler birer birer tutuklandı. Cezayir'e görderilmek üzere gemilere istiflendiler. Ülkenin her bir yanından toplanan Müslümanlar yaya olarak limanlara getirildiler. Çokları açlıktan, susuzluktan, bitkinlikten yolda öldüler. Onları taşımak için Napoli'den, Ceneviz'den ve başka limanlardan kadırgalar getirildi. Çok geçmeden askeri filo yetersiz kaldı. Bunun üzerine şahıslara ait özel gemiler kiralandı. Kaptanlar, Müslümanları taşımak için kelle başı ücret aldılar. Fakat, İspanyol limanından uzaklaşıp gözle görülmez olunca, onları denize atarak hemen dönüp yeni bir yükleme yapmayı daha kârlı buldular.Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Nitekim 1500 senesi sonlarında bu ayaklanmalar kanlı bir şekilde bastırıldı. Teslim olan Müslümanlara hayatlarının bağışlanabilmesi için tek bir şans tanınıyordu: Hıristiyan olmak. Bu durumda Gırnatalı Müslümanların büyük bir çoğunluğu istemeye istemeye şeklen Hıristiyanlığa girdiler. Bu arada çok sayıda kadın ve genç kız ya tecavüze uğradı ya da esir pazarlarında satışa çıkarıldı.Öte yandan Gırnata'da Müslümanların elinde bulunan çok değerli el yazması Arapça eserler toplanarak şehrin en büyük meydanlarında yakıldı. Yalnızca Kurtuba'da Ferdinand'ın orduları tarafından yakılan el yazması eserlerin sayısı 1 milyon civarındadır. Aynı Ferdinand Endülüs'ü zaptederek Hıristiyanlığa yaptığı büyük hizmet (!) sebebiyle bizzat papa tarafından 'katolik' unvanıyla mükafatlandırıldı.Aynı şekilde Kurtuba'yı ve Sevil'i yağmalayan, yakıp yıkan, ahalisini de kılıçtan geçirten 3.Ferdinand'a da yine papa tarafıdan 'azizlik' payesi verildi.Endülüs'an çileli tarihi yıllarca devam etti. Dayanılmaz baskılardan, tecavüzlerden ve katliamlardan sonra 1524 yılında çıkartılan bir fermanla İspanya'da kalıp da henüz Hıristiyanlığa girmemiş olan Müslümanlardan, ya Hıristiyan olmaları ya da ülkeyi terk etmeleri istendi. Ayrıca bu iki şıktan birine uymayanların köleleştirilmesi, henüz dokunulmamış olan mescitlerin tamamının kiliseye çevrilmesi, Arapçanın, Arap isimleri kullanmanın, İslami kıyafetler giymenin yasaklanması kararlaştırıldı.Bu kararlar üzerine İspanya'nın her şehrinde, her kasabasında Müslüman aileler birer birer tutuklandı. Cezayir'e görderilmek üzere gemilere istiflendiler. Ülkenin her bir yanından toplanan Müslümanlar yaya olarak limanlara getirildiler. Çokları açlıktan, susuzluktan, bitkinlikten yolda öldüler. Onları taşımak için Napoli'den, Ceneviz'den ve başka limanlardan kadırgalar getirildi. Çok geçmeden askeri filo yetersiz kaldı. Bunun üzerine şahıslara ait özel gemiler kiralandı. Kaptanlar, Müslümanları taşımak için kelle başı ücret aldılar. Fakat, İspanyol limanından uzaklaşıp gözle görülmez olunca, onları denize atarak hemen dönüp yeni bir yükleme yapmayı daha kârlı buldular.Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.