El-Ebhasu'l-Museddede, Ziyauddin Salih b. Mehdi el-Mukbilî (ö. h.1108)
3. Kaynak: El-Ebhasu'l-Museddede, Ziyauddin Salih b. Mehdi el-Mukbilî (ö. h.1108).
3. Kaynak: El-Ebhasu'l-Museddede, Ziyauddin Salih b. Mehdi el-Mukbilî (ö. h.1108).
Salih bin Mehdi el-mukbili hicri 1040 Miladi 1630 yılında Yemen'de, Sana şehrine 45 kilometre uzaklıktaki Kukiban kasabasının Mukbel köyünde dünyaya gelmiştir.
Büyümesi ve ilk eğitimi sila (thila) şehrinde olmuş, bu şehrin ileri gelen alimlerinden en başta da Muhammed bin İbrahim bin Mufaddal'dan dersler almıştır. Daha sonrasında Sana şehrinde ilmi tedrisatına devam etmiştir.
Yemen'de 11. Asrın en büyük İslam alimlerinden biri idi, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Ulumu-l kuran, Ulumu-l Hadis, Sarf nahiv (Arap dili), Arap edebiyatı başta olmak üzere birçok ilimde söz sahibi idi.
Kendisi Zeydi mezhebine müntesipti. Bazı konularda Zeydileri, bazı konularda Mutezileyi, çoğu konularda Mutasavvıfları haklı görüp destekledi, görüşlerini benimsedi.
Hayatını cahilliğe ve taassuba karşı mücadele ile geçirdi.
Mehdi El- Mukbili, Mutaassıp bazı cahil Zeydiler tarafından yaşadığı şehir olan Sana'dan (1080 hicri, 1669 Miladi yılında) zorla çıkartıldı. Evini barkını bütün malvarlığını satan, El Mukbili Muhacir olarak Mekke'ye hicret etti.
Hayatının sonuna kadar Mekke'de yaşadı ( 1108 hicri, 1696 Miladi).
Fethül Kadir adlı tefsir eserinin sahibi, Yemenli büyük zeydi alim Şevkani, Mehdi El Mükbili'den şöyle bahsetmektedir;
" El Mükbili, görüşlerini güçlü delillerle ispatlayan, gerçeği söylemekten çekinmeyen, kendisini tehdit edenleri umursamayan, büyük bir alimdi".
Mekke'de bulunduğu zamanda bazı mutaassıplar ve cahiller tarafından devamlı haksız şikayetlere maruz kaldı. Osmanlı idaresindeki Mekke kadılığına yapılan şikayetler neticesinde davalı olunan El Mükbili'nin masumiyetine Mekke kadısı karar verdi.
Mekke kadısını kandıramayan bu cahil mutaassıp güruh, hızlarını alamayıp payitahta İstanbul'a Padişaha, El Mukbiliyi, "Nasibi oldu" diyerek şikayet etmeyi başarmışlardır. Kendisini sorgulamak üzere gönderilen ilim heyetleri yaptıkları görüşmeler neticesinde, El Mukbilinin sapık bir görüş üzere, olmadığına hükmetmişlerdir.
El Mukbili ayetten hadisten yoksun görüşleri tenkit etmiş, Tenkit ettiği konu ile alakalı Sünni veya Şii yazılan eserlerden istifade yolunu tercih etmiştir. Görmüş olduğu yanlışlıkları, Sünni ve Şii kaynaklarla eleştirdiğinden dolayı, her iki cenahın cahil ve mutaassıpları tarafından insafsızca dedikodulara maruz kalmıştır.
Şevkani gibi, kendisinden sonra gelen zeydi mezhebine bağlı alimler, El Mükbilinin metodunu benimsemiş, yazdıkları eserlerde Şii ve Sünni alimlerin görüşlerine yer vermişlerdir.
El Mukbilinin yazmış olduğu eserlerin bazıları;
-
Ebhas-ul Müseddede fi funu-n Muteaddide.
-
İthaf-li talebetü-l keşşaf.
-
Erva-hin Nevafih liesa-riisa-r.
-
Hubbu-l gamam ala buluği-l meram
-
El ilmu-l şamih fi tafsilil hak ala aba-i vel meşayih
-
El Minar fi-l Muhtar min cevahiril bahr-izziha-r.
-
Minheci-t talib haşiyeti ala muhtasarı ibnil haccab.
Ebhas-ul Müseddede fi funu-n Muteaddide.
Eserin bugünkü Türkçemize tercümesi "Fazla zanaatlarda olağan üstü araştırma"dır. Kuranı Kerimde geçen bazı ayeti kerimelerin tefsiri ile bazı hadisi şeriflerin değişik yollardan mütevatir bir biçimde nasıl geldiğini açıklayan delilleri ile ortaya koyan, bazı alimlerin de, değişik konulardaki görüşlerini tenkit eden bir eserdir.
Ebhas-ul Müseddede fi funu-n Muteaddide eserinin 334. ve 335. Sayfalarında Müellif şöyle yazar;
Hz. Ali hakkında şahitlerden rivayet olunan en açık manada, en meşhur mana ile mütevatir olan, "Ben kimin velisi isem Ali'de onun velisidir". (Müsned (Ahmet bin Hanbel) 1. Cild, 84. Sayfa, 641. Nolu hadiste.)
Bazı rivayetlerde de fazlalık olarak," Allah'ım O'na dost olana dost ol, O'na düşman olana düşman ol." Müstedrik (Nişaburinin) 3. Cild, 118. Sayfa, 4576 nolu hadiste geçtiği üzere ve bazı rivayetlerde de fazlalık olarak," O'na yardım edene yardım et, O'nu aldatanı (hayal kırıklığına uğratanı) aldat (hayal kırıklığına uğrat).
Bu hadis bir çok yollar ile rivayet olmuştur. Manasından faziletli, lafzından da mütevatir, olduğu söylenmiştir.
Suyuti "Ca-mi'ul Kebir" adlı eserinde,atıfta bulunmuş, Ahmet bin Hanbel (1. Cilt 84. Sayfa 641. Hadis), Hakim (3.cilt 118. Sayfa, 4576. Hadis) İbn-i Ebi Şeybe (Musannif 6. Cilt, 366. Sayfa, 32072 hadis) Taberi ( El kebir 3. Cild 179. Sayfa 3049 hadis) İbn-i Mace (1.cild 45. Sayfa 121. Hadis) İbni ganiye ve Tirmizi (5. Cild 633. Sayfa 3713 nolu hadis) Nisai (El Kebir 5. Cilt 45. Sayfa 8145 nolu hadis) İbn-i Ebi Asım (sünnet 1151 nolu hadis) Şirazi ve Ebu Nuaym (hilyesinde 4. Cilt 23. Sayfa) İbn-i Ukde ve İbn-i Habban (15. Cild 315. Sayfa 6931 nolu hadis) ve Hatip.
Bazen bir sahabeden bazen iki sahabeden bazen daha çok sahabeden rivayet etmiştir. Ravileri İbn-i Abbas, Bureyde bin hasib, Berâ bin A-zib, ceriril cebli, Cündebil Ensa-ri, Habşi bin çünedeh, Ebi Tufeyl, Zeyd bin Erkam, Zeyd bin Sabit, Huzeyfe esedil gaffari, Ebi Eyyübel Ensa-ri, Saad bin Ebi Vakkas, Ömer bin Hattab, Malik bin huvveyris….
Diye yazdığı sahabe isimlerine 336. Ve 337 sayfada Hz. Ali'nin ve Ehlibeytin üstünlüklerini ve delillerini vererek devam eder.