Ehl-i Beyt’in tamamı masumdur
Tathir ayeti beş mukaddes zatın ismet ve masumiyetine delalet etmektedir. Zira Keşşaf gibi meşhur âlimlerin de dediği gibi ayetteki “rics”den maksat günahtır. Yani Ehl-i Beyt her türlü günahtan berîdir
17.08.2023 10:20:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
![Ehl-i Beyt’in tamamı masumdur](resimler/haberler/26/ehl-i-beytin-tamami-masumdur-H1495043-11.jpg)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![Ehl-i Beyt’in tamamı masumdur](resimler/haberler/26/ehl-i-beytin-tamami-masumdur-H1495043-12.jpg)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
Resûlullah Hz. Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'i hep birlikte bir abanın altına topladı ve onlar hakkında hayır duada bulundu. Resûlullah'ın bu işinin heva ve heves üzere olduğunu (haşa) iddia edebilir miyiz?
Resûlullah (s.a.a.) tathir ayeti hakkında, "Bu ayet Ben, Ali, Hasan, Hüseyin ve Fâtıma hakkında nazil olmuştur" derken (haşa) yersiz mi demiştir?
Veya sabah namazında Hz. Ali ve Fâtıma'nın kapısında durup, "Ey Ehl-i Beyt namaz vaktidir! Allah sizleri tüm günahlardan temizlemek ve sizleri tertemiz kılmak istemektedir" derken heva ve heves üzere mi konuşmaktadır (haşa)?
Acaba Hz. Peygamber, Ümmü Seleme'ye "Benim için, kalk ve Ehl-i Beyt'imden ayrıl" derken hezeyan mı söylemişti (haşa). Allah korusun. Allah'a and olsun ki doğru değildir. Hz. Peygamber bu gibi şeylerden berîdir. Zira Allah Teâlâ O'nun hakkında şöyle buyuruyor: "Arkadaşınız, gerçekten ne saptı, ne ayrıldı. Ve kendi dileğiyle söz de söylemedi. Sözü, ancak vahyedilen şeyden ibaret." (Neml, 2-4).
Bu hususta İmam Ebi Bekir b. Şihabu'd-Din, Raşfetu's-Sadi kitabında güzel bir şiir söylemiştir:
"Peygamber'in sözünden başka her şeyi bırakmalı Güneş doğunca yıldızlar kaybolmalı."
Bu konuda iki önemli nükte vardır:
Birinci nükte şudur: Ayet-i şerife beş mukaddes zatın ismet ve masumiyetine de delalet etmektedir. Zira Keşşaf ve benzerlerinin de dediği gibi ayetteki "rics"den maksat günahtır. Ayetin evvelinde de hasr edatı (innema) mevcuttur.
O halde ayetin mazmunu şöyledir: Yani "Allah Teâlâ sadece sizleri günahlardan temizlemeyi ve tertemiz kılmayı irade etmiştir."
Zaten ismet ve masumiyetin hakikati de bundan başka bir şekilde tasavvur edilemez.
Muhammed b. Cerir-i Taberi tefsirinde şöyle demiştir: "Allah bu ayette şöyle buyurmaktadır: Ey Ehl-i Beyt, Allah sizlerden her türlü kötülük, pislik ve günahı gidermek istemekte ve sizi Allah'a isyandan kaynaklanan tüm pisliklerden (günahlardan) tertemiz kılmayı irade etmektedir."
Said b. Kutade şöyle diyor: "Ayetteki kimselerden maksat Ehl-i Beyt'tir ki Allah, onlardan tüm pislikleri gidermiş ve onları kendi özel rahmetine mazhar kılmıştır."
İbn-i Atiyye şöyle diyor: "Rics günah, azap, necaset ve noksanlıklar hakkında kullanılmaktadır. Allah Ehl-i Beyt'i bütün bunlardan berî kılmıştır."
İkinci nükte de şudur:
Mezkur ayet dolaylı olarak Ali b. Ebi Tâlib'in imamet ve hilafetine de delalet etmektedir. Zira O hilafet iddiasında bulundu.
Hasan, Hüseyin ve Fâtıma da Hz. Ali'nin, Hz. Peygamber'in hak halifesi ve naibi olduğunu iddia ettiler.
Öte yandan bu mesele de yakinen bilinmektedir ki bu zatlar asla yalancı değillerdir. Zira yalan da rics'ten (günahtan) sayılmaktadır. Hâlbuki Allah Teâlâ onları tüm günahlardan tertemiz kılmıştır. O halde ayet-i şerife, Hz. Ali'nin Resûlullah'ın aralıksız halifesi ve hak naibi olduğunun delillerinden biridir.
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Fâtıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin).
Resûlullah (s.a.a.) tathir ayeti hakkında, "Bu ayet Ben, Ali, Hasan, Hüseyin ve Fâtıma hakkında nazil olmuştur" derken (haşa) yersiz mi demiştir?
Veya sabah namazında Hz. Ali ve Fâtıma'nın kapısında durup, "Ey Ehl-i Beyt namaz vaktidir! Allah sizleri tüm günahlardan temizlemek ve sizleri tertemiz kılmak istemektedir" derken heva ve heves üzere mi konuşmaktadır (haşa)?
Acaba Hz. Peygamber, Ümmü Seleme'ye "Benim için, kalk ve Ehl-i Beyt'imden ayrıl" derken hezeyan mı söylemişti (haşa). Allah korusun. Allah'a and olsun ki doğru değildir. Hz. Peygamber bu gibi şeylerden berîdir. Zira Allah Teâlâ O'nun hakkında şöyle buyuruyor: "Arkadaşınız, gerçekten ne saptı, ne ayrıldı. Ve kendi dileğiyle söz de söylemedi. Sözü, ancak vahyedilen şeyden ibaret." (Neml, 2-4).
Bu hususta İmam Ebi Bekir b. Şihabu'd-Din, Raşfetu's-Sadi kitabında güzel bir şiir söylemiştir:
"Peygamber'in sözünden başka her şeyi bırakmalı Güneş doğunca yıldızlar kaybolmalı."
Bu konuda iki önemli nükte vardır:
Birinci nükte şudur: Ayet-i şerife beş mukaddes zatın ismet ve masumiyetine de delalet etmektedir. Zira Keşşaf ve benzerlerinin de dediği gibi ayetteki "rics"den maksat günahtır. Ayetin evvelinde de hasr edatı (innema) mevcuttur.
O halde ayetin mazmunu şöyledir: Yani "Allah Teâlâ sadece sizleri günahlardan temizlemeyi ve tertemiz kılmayı irade etmiştir."
Zaten ismet ve masumiyetin hakikati de bundan başka bir şekilde tasavvur edilemez.
Muhammed b. Cerir-i Taberi tefsirinde şöyle demiştir: "Allah bu ayette şöyle buyurmaktadır: Ey Ehl-i Beyt, Allah sizlerden her türlü kötülük, pislik ve günahı gidermek istemekte ve sizi Allah'a isyandan kaynaklanan tüm pisliklerden (günahlardan) tertemiz kılmayı irade etmektedir."
Said b. Kutade şöyle diyor: "Ayetteki kimselerden maksat Ehl-i Beyt'tir ki Allah, onlardan tüm pislikleri gidermiş ve onları kendi özel rahmetine mazhar kılmıştır."
İbn-i Atiyye şöyle diyor: "Rics günah, azap, necaset ve noksanlıklar hakkında kullanılmaktadır. Allah Ehl-i Beyt'i bütün bunlardan berî kılmıştır."
İkinci nükte de şudur:
Mezkur ayet dolaylı olarak Ali b. Ebi Tâlib'in imamet ve hilafetine de delalet etmektedir. Zira O hilafet iddiasında bulundu.
Hasan, Hüseyin ve Fâtıma da Hz. Ali'nin, Hz. Peygamber'in hak halifesi ve naibi olduğunu iddia ettiler.
Öte yandan bu mesele de yakinen bilinmektedir ki bu zatlar asla yalancı değillerdir. Zira yalan da rics'ten (günahtan) sayılmaktadır. Hâlbuki Allah Teâlâ onları tüm günahlardan tertemiz kılmıştır. O halde ayet-i şerife, Hz. Ali'nin Resûlullah'ın aralıksız halifesi ve hak naibi olduğunun delillerinden biridir.
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Fâtıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.