Ehl-i Beyt’i sevmenin üstünlükleri
Sünni Zemahşerî’nin eseri Keşşaf’dan: “Bilin ki, kim Âl-i Muhammed’in (Ehl-i Beyt) sevgisi üzere (onların hâlleri ile hâllenerek) ölürse şehit olarak ölmüştür
06.07.2023 19:28:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
![Ehl-i Beyt’i sevmenin üstünlükleri](resimler/haberler/34/ehl-i-beyti-sevmenin-ustunlukleri-H1489462-11.jpg)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![Ehl-i Beyt’i sevmenin üstünlükleri](resimler/haberler/34/ehl-i-beyti-sevmenin-ustunlukleri-H1489462-12.jpg)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
Sünni Zemahşerî'nin eseri Keşşaf'dan: "Bilin ki, kim Âl-i Muhammed'in (Ehl-i Beyt) sevgisi üzere (onların hâlleri ile hâllenerek) ölürse şehit olarak ölmüştür.
Bilin ki kim Âl-i Muhammed'in sevgisi ile ölürse, günahları bağışlanmış olarak ölmüştür.
Bilin ki kim, Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse tevbe etmiş olarak ölmüştür.
Bilin ki kim Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse iman-ı kâmil bir mü'min olarak ölmüştür.
Bilin ki kim, Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse ölüm meleği, sonra da Nekir ve Münker onu cennetle müjdeler.
Bilin ki kim Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, gelinin kocasının evine uğurlandığı gibi o da cennete uğurlanır."
Sünni Taberî'nin Zehâirü'l-Ukba eserinden: İmam Ali (a.s.) buyurdu ki:
"Resulullah (s.a.v.) Bana buyurdu ki: 'Cennete ilk olarak Sen, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin gireceksiniz.'
Hz. Ali (a.s.) sordu ki: 'Ya Resulallah, sevenlerimiz ne olacak?'
Resulullah (s.a.v.): 'Onlar hemen sizin arkanızdan cennete gireceklerdir' buyurdu."
Yine Sünni Taberî'de nakledilen rivayete göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim, Ehl-i Beyt'ime karşı ihsanda bulunursa, onun karşılığını dünyada almaktan aciz olur. Fakat Ben kıyamet gününde ihsanda bulunanlara mükafatçı olacağım."
Sünni Taberî'nin aynı eserinden:
Resulullah (s.a.v.) namaz kılarken Hasan ve Hüseyin sırtına çıkıp iniyorlardı. Hâzır olanlar, onları bu hareketlerinden men ettiler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Onları bırakın. Anam babam onlara feda olsun. Beni kim severse onları da sevsin."
Sünni tarih kitabı Tarih-i Yâkubî'den: "İman edip de sâlih ameller işleyenler ise, muhakkak ki halkın en hayırlısıdır."
Bu ayet-i kerime indiğinde Resulullah (s.a.v.) Hz. Ali (a.s.)'a hitaben şöyle buyurdu:
"Halkın en hayırlısı olan Sen ve taraftarlarındır. Sen ve sevenlerin kıyamet gününde razı olduğunuz ve razı olunduğunuz bir şekilde geleceksiniz. Senin düşmanların ise gazap ve suç ile yüklü bir şekilde geleceklerdir."
Bunun üzerine Hz. Ali (a.s.) sordu ki: "Ya Resulullah, Benim düşmanlarım kimdir?"
Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Senin düşmanların, Senden uzaklaşıp, Sana lanet edenlerdir fakat Arş'ın gölgesine önde giden, hayırlı olanlara ise ne mutlu."
Hz. Ali (a.s.) sordu ki: "O hayırlı kişiler kimlerdir?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Onlar senin taraftarların ve Seni sevenlerdir."
Sünni Müslim b. Hacca Nişaburî'den nakledilir ki; Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Allah ashabımdan dört kişiyi sevmemi Bana emretti ve Kendisinin de Onları sevdiğini bildirdi."
Hazır olanlar sordular ki: "Onlar kimlerdir ya Resulullah?" Herkes onlardan olmak istiyordu.
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ali onlardandır." Biraz sustuktan sonra yine şöyle dedi: Ali onlardandır."
Sünni Suyûtî'nin eserinden: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Çocuklarınızı üç şey üzerine yetiştiriniz: Benim ve Ehl-i Beyt'imin sevgisi ve Kur'an-ı Kerim'i okumaları üzerine yetiştiriniz."
Sünni Suyûtî'nin eserinden: Resulullah (s.a.v.) Hasan ve Hüseyin'in elinden tuttu ve şöyle buyurdu:
"Her kim Beni sever, bu iki çocuğu, onların babalarını ve annelerini severse kıyamet gününde Benimle beraber Benim derecemdedir."
Meveddet ayeti
"De ki, sizden tebliğe karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak yakınlarıma sevgidir ve kim güzel ve iyi iş yaparsa onun mükafatını arttırırız; şüphe yok ki, Allah bağışlayandır, iyiliğe mükafatla karşılık verendir."
Bu ayet ile ilgili şu nüzul sebepleri nakledilir: İbn-i Ebi Hatem, İbn-i Abbas'dan şöyle nakletmektedir:
"Hicret'ten sonra İslam'ın temeli sağlamlaştığında Ensar kendi aralarında şöyle dediler:
'Peygamberin huzuruna varıp diyelim ki: Siz bazı zorluklarla karşılaşmışsınız, bu yüzden mallarımız Sizin hizmetinizdedir. Nerede kullanmak isterseniz kullanın.'
Peygamberin huzuruna çıkıp aldıkları kararı açıkladılar, mezkur ayet nâzil oldu. Resulullah (s.a.v.) ayeti onlara tilavet ettikten sonra şöyle dedi: Benden sonra akrabalarımı sevin ve onlara muhabbet edin."
Sünni eserlerden Hilyetü'l-Evliya'dan: Bir bedevi Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanına geldi ve dedi ki: "Ey Muhammed! Bana İslam'ı anlat."
Buyurdu ki: "Tek ve ortaksız Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet etmektir İslam."
Bedevi dedi ki: "Bunu bana göstermenin karşılığında benden bir ücret istiyor musun?"
Buyurdu ki: "Hayır, sadece akrabaları sevmeni istiyorum."
Dedi ki: "Benim akrabalarımı mı, yoksa Senin akrabalarını mı?"
Buyurdu ki: "Benim akrabalarımı."
Dedi ki: "O zaman gel, Sana bu hususta biat edeyim. Seni ve Senin akrabalarını sevmeyene Allah lanet etsin."
Peygamberimiz (s.a.v.) de: "Amin" dedi.
Sünni İbn-i Kesir-i Şafii Dımaşkî'den başka bir rivayet de şöyledir: İbn-i Cerir der ki: Bize Ebu Kureyb'in İbn-i Abbas'dan rivayetine göre, o şöyle anlatıyor:
"Ensar şöyle şöyle yaptık diyerek sanki övündüler. İbn-i Abbas da 'bizim size karşı üstünlüğümüz var' dedi.
Bu söz Hz. Peygambere (s.a.v.) ulaşınca onlar meclislerinde iken Resûlullah (s.a.v.) yanlarına gelip:
'Ey Ensar topluluğu sizler zelil iken Allah Benimle, sizi aziz kılmadı mı?' buyurdu.
Onlar: 'Evet ey Allah'ın Elçisi' dediler.
'Siz sapıtmışlar iken Allah sizi, Benimle hidayete ulaştırmadı mı?' buyurdu.
Onlar: 'Evet, ey Allah'ın Elçisi' diye cevapladılar.
Hz. Peygamber (s.a.v.): 'Bana cevap vermeyecek misiniz?' buyurdu.
Onlar: 'Ey Allah'ın Elçisi ne diyelim?' dediler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu: Sizler, 'Seni kavmin çıkardı da biz sığındırmadık mı? Seni yalanladılar da biz doğrulamadık mı? Seni yalnız bıraktılar da biz Sana yardım etmedik mi?' demiyor musunuz?
O kadar söylemeye devam etti ki dizleri üzerine gelip: 'Mallarımız ve elimizde olan her şey Allah ve Resulü'nündür' dediler.
Bunun üzerine: 'De ki: Ben sizden buna karşılık; akrabalarıma sevgiden başka bir ücret istemem' ayeti nâzil oldu."
Meveddet edilecek kimseler hangileridir?
Sünni Taberî'nin eserinde, Abdullah bin Abbas'dan: "De ki, beşaretim ve tebliğime karşılık sizlerden hiçbir maddi karşılık istemiyorum. İstediğim ancak akrabalarıma meveddet etmenizdir" ayeti indiği zaman ashab Resûlullah'a (s.a.v.) sordular ki:
"Ya Resulallah, meveddetleri bizlere vacip olan bu şahıslar kimlerdir?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Meveddetleri sizlere vacip olanlar; Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'dir."
Ehl-i Beyt kaynaklarından Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Şevkani'nin Fethü'l-Kadir Tefsiri'nin Şûrâ Sûresi 23. ayetin tefsirinden:
"De ki: Sizden tebliğ ve beşaretim için hiçbir maddi ecir istemiyorum, sizden ancak akrabalara (Ehl-i Beyt'e) meveddet etmenizi istiyorum."
Bu ayetin inişinden sonra, Resûlullah (s.a.v.)'e sordular ki: "Ya Resulallah, ayetteki akrabalardan kimler murad edilmiştir?"
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Akrabadan murad Ali, Fâtıma ve oğullarıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fatıma eserinden)
Bilin ki kim Âl-i Muhammed'in sevgisi ile ölürse, günahları bağışlanmış olarak ölmüştür.
Bilin ki kim, Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse tevbe etmiş olarak ölmüştür.
Bilin ki kim Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse iman-ı kâmil bir mü'min olarak ölmüştür.
Bilin ki kim, Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse ölüm meleği, sonra da Nekir ve Münker onu cennetle müjdeler.
Bilin ki kim Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, gelinin kocasının evine uğurlandığı gibi o da cennete uğurlanır."
Sünni Taberî'nin Zehâirü'l-Ukba eserinden: İmam Ali (a.s.) buyurdu ki:
"Resulullah (s.a.v.) Bana buyurdu ki: 'Cennete ilk olarak Sen, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin gireceksiniz.'
Hz. Ali (a.s.) sordu ki: 'Ya Resulallah, sevenlerimiz ne olacak?'
Resulullah (s.a.v.): 'Onlar hemen sizin arkanızdan cennete gireceklerdir' buyurdu."
Yine Sünni Taberî'de nakledilen rivayete göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim, Ehl-i Beyt'ime karşı ihsanda bulunursa, onun karşılığını dünyada almaktan aciz olur. Fakat Ben kıyamet gününde ihsanda bulunanlara mükafatçı olacağım."
Sünni Taberî'nin aynı eserinden:
Resulullah (s.a.v.) namaz kılarken Hasan ve Hüseyin sırtına çıkıp iniyorlardı. Hâzır olanlar, onları bu hareketlerinden men ettiler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Onları bırakın. Anam babam onlara feda olsun. Beni kim severse onları da sevsin."
Sünni tarih kitabı Tarih-i Yâkubî'den: "İman edip de sâlih ameller işleyenler ise, muhakkak ki halkın en hayırlısıdır."
Bu ayet-i kerime indiğinde Resulullah (s.a.v.) Hz. Ali (a.s.)'a hitaben şöyle buyurdu:
"Halkın en hayırlısı olan Sen ve taraftarlarındır. Sen ve sevenlerin kıyamet gününde razı olduğunuz ve razı olunduğunuz bir şekilde geleceksiniz. Senin düşmanların ise gazap ve suç ile yüklü bir şekilde geleceklerdir."
Bunun üzerine Hz. Ali (a.s.) sordu ki: "Ya Resulullah, Benim düşmanlarım kimdir?"
Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Senin düşmanların, Senden uzaklaşıp, Sana lanet edenlerdir fakat Arş'ın gölgesine önde giden, hayırlı olanlara ise ne mutlu."
Hz. Ali (a.s.) sordu ki: "O hayırlı kişiler kimlerdir?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Onlar senin taraftarların ve Seni sevenlerdir."
Sünni Müslim b. Hacca Nişaburî'den nakledilir ki; Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Allah ashabımdan dört kişiyi sevmemi Bana emretti ve Kendisinin de Onları sevdiğini bildirdi."
Hazır olanlar sordular ki: "Onlar kimlerdir ya Resulullah?" Herkes onlardan olmak istiyordu.
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ali onlardandır." Biraz sustuktan sonra yine şöyle dedi: Ali onlardandır."
Sünni Suyûtî'nin eserinden: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Çocuklarınızı üç şey üzerine yetiştiriniz: Benim ve Ehl-i Beyt'imin sevgisi ve Kur'an-ı Kerim'i okumaları üzerine yetiştiriniz."
Sünni Suyûtî'nin eserinden: Resulullah (s.a.v.) Hasan ve Hüseyin'in elinden tuttu ve şöyle buyurdu:
"Her kim Beni sever, bu iki çocuğu, onların babalarını ve annelerini severse kıyamet gününde Benimle beraber Benim derecemdedir."
Meveddet ayeti
"De ki, sizden tebliğe karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak yakınlarıma sevgidir ve kim güzel ve iyi iş yaparsa onun mükafatını arttırırız; şüphe yok ki, Allah bağışlayandır, iyiliğe mükafatla karşılık verendir."
Bu ayet ile ilgili şu nüzul sebepleri nakledilir: İbn-i Ebi Hatem, İbn-i Abbas'dan şöyle nakletmektedir:
"Hicret'ten sonra İslam'ın temeli sağlamlaştığında Ensar kendi aralarında şöyle dediler:
'Peygamberin huzuruna varıp diyelim ki: Siz bazı zorluklarla karşılaşmışsınız, bu yüzden mallarımız Sizin hizmetinizdedir. Nerede kullanmak isterseniz kullanın.'
Peygamberin huzuruna çıkıp aldıkları kararı açıkladılar, mezkur ayet nâzil oldu. Resulullah (s.a.v.) ayeti onlara tilavet ettikten sonra şöyle dedi: Benden sonra akrabalarımı sevin ve onlara muhabbet edin."
Sünni eserlerden Hilyetü'l-Evliya'dan: Bir bedevi Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanına geldi ve dedi ki: "Ey Muhammed! Bana İslam'ı anlat."
Buyurdu ki: "Tek ve ortaksız Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet etmektir İslam."
Bedevi dedi ki: "Bunu bana göstermenin karşılığında benden bir ücret istiyor musun?"
Buyurdu ki: "Hayır, sadece akrabaları sevmeni istiyorum."
Dedi ki: "Benim akrabalarımı mı, yoksa Senin akrabalarını mı?"
Buyurdu ki: "Benim akrabalarımı."
Dedi ki: "O zaman gel, Sana bu hususta biat edeyim. Seni ve Senin akrabalarını sevmeyene Allah lanet etsin."
Peygamberimiz (s.a.v.) de: "Amin" dedi.
Sünni İbn-i Kesir-i Şafii Dımaşkî'den başka bir rivayet de şöyledir: İbn-i Cerir der ki: Bize Ebu Kureyb'in İbn-i Abbas'dan rivayetine göre, o şöyle anlatıyor:
"Ensar şöyle şöyle yaptık diyerek sanki övündüler. İbn-i Abbas da 'bizim size karşı üstünlüğümüz var' dedi.
Bu söz Hz. Peygambere (s.a.v.) ulaşınca onlar meclislerinde iken Resûlullah (s.a.v.) yanlarına gelip:
'Ey Ensar topluluğu sizler zelil iken Allah Benimle, sizi aziz kılmadı mı?' buyurdu.
Onlar: 'Evet ey Allah'ın Elçisi' dediler.
'Siz sapıtmışlar iken Allah sizi, Benimle hidayete ulaştırmadı mı?' buyurdu.
Onlar: 'Evet, ey Allah'ın Elçisi' diye cevapladılar.
Hz. Peygamber (s.a.v.): 'Bana cevap vermeyecek misiniz?' buyurdu.
Onlar: 'Ey Allah'ın Elçisi ne diyelim?' dediler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu: Sizler, 'Seni kavmin çıkardı da biz sığındırmadık mı? Seni yalanladılar da biz doğrulamadık mı? Seni yalnız bıraktılar da biz Sana yardım etmedik mi?' demiyor musunuz?
O kadar söylemeye devam etti ki dizleri üzerine gelip: 'Mallarımız ve elimizde olan her şey Allah ve Resulü'nündür' dediler.
Bunun üzerine: 'De ki: Ben sizden buna karşılık; akrabalarıma sevgiden başka bir ücret istemem' ayeti nâzil oldu."
Meveddet edilecek kimseler hangileridir?
Sünni Taberî'nin eserinde, Abdullah bin Abbas'dan: "De ki, beşaretim ve tebliğime karşılık sizlerden hiçbir maddi karşılık istemiyorum. İstediğim ancak akrabalarıma meveddet etmenizdir" ayeti indiği zaman ashab Resûlullah'a (s.a.v.) sordular ki:
"Ya Resulallah, meveddetleri bizlere vacip olan bu şahıslar kimlerdir?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Meveddetleri sizlere vacip olanlar; Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'dir."
Ehl-i Beyt kaynaklarından Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Şevkani'nin Fethü'l-Kadir Tefsiri'nin Şûrâ Sûresi 23. ayetin tefsirinden:
"De ki: Sizden tebliğ ve beşaretim için hiçbir maddi ecir istemiyorum, sizden ancak akrabalara (Ehl-i Beyt'e) meveddet etmenizi istiyorum."
Bu ayetin inişinden sonra, Resûlullah (s.a.v.)'e sordular ki: "Ya Resulallah, ayetteki akrabalardan kimler murad edilmiştir?"
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Akrabadan murad Ali, Fâtıma ve oğullarıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.