Bugüne kadarki yazılarımızda, Kuran-ı Kerim’de övülen ve hadislerde anlatılan Ehl-i Beyt’in yolunu takip edenleri kaynaklardan istifade ile ortaya koyduk.
Ümmetin Ehl-i Beyt dendiği zaman anlamaya ve anlatmaya çalışması gereken yol budur. Bunun dışında bir yol anlatan Ehl-i Beyt’i anlatmış olmaz.
Bu da onun mesuliyetine dönük bir hareket olur ki, bunun ukbada da asla hesabını veremez.
Hayat akışı içinde Alevilik adı altında zikredilen inançların ölçü kabul edilmesi ve Ehl-i Beyt geleneğine misal olarak bunların verilmesi tamamen yanlıştır.
Biz Ehl-i Beyt derken, anladığımız ve anlatmaya çalıştığımız Kur’an ve Sünnetin dili ile sevilmesi, örnek alınması mecbur olan Peygamber (sav) Efendimizin aile efradıdır.
Peygamberin şahsı, İmam Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’dir.
Bunların hayatları Kur’an ve Sünnet yolunda Allah rızası kazanmak için yaşanılan hayat tarzıdır. Bu yolu hayata geçirmek Allah’ın rızasını kazanmak için esastır.
Zaten Ehl-i Sünnet dediğimiz gerçek de budur.
Kitap ve Sünnetten uzak uygulamalar, ameli ve itikadi ölçülere uymadığı müddetçe adı ne olursa olsun Ehl-i Beyt’in yolu değildir. Ve Ehl-i Beyt’i bu yanlış misallerin şahsında değerlendirmek batıl bir yoldur.
Hz. Ali’nin ismi zaman içinde yanlış kullanılmış olsa da sırf bu uygulamaya bakarak, Kitap ve Sünnetin seçtiği ve övdüğü yolu yargılamak, mensuplarını küfürle itham etmek kadar büyük bir buhtan ve de iftira olamaz.
Gerekirse, Alevilik adı altında Ehl-i Beyt’e mal edilen yanlışların ne demek olduğunu yeri ve zamanı gelince değerlendireceğiz.
Ancak bizim kastımız bu zümreyi de irkitmek, korkutmak ve de kaçırmak değildir.
Amacımız doğru ve hak tarafını anlatarak bu insanları işledikleri yanlışlardan kurtarmak ve Ehl-i Beyt’e sahip çıkma noktasına taşımaktır.
Şayet bu gaye hayata geçerse baştan beri ifade etmeye çalıştığımız Sünnilikle Ehl-i Beyt arasında mevcut olan itikadi beraberliğin içine, Anadolu topraklarında yaşayan mektep ve medrese görmemiş, hiçbir eğitim ve öğretim almamış Alevi kardeşlerimizi de katmış olacağız.
Onlara da gerçeği öğretip kulluk yolunda Allah rızasını kazanacak noktaya taşımak da asıl gayemizdir.
Mühim olan mesele burada İmam Ali Efendimizin ismini kullanan Alevi kardeşlerimizin itikat ve amel esaslarından uzak olan hayat tarzını, ikaz ve irşat ile meşru bir hayat tarzına tebdil etmektir.
Kısaca yaptığımız hizmetin gayesi, bu insanları da hak yola kazandırmaktır.
Bunlara “cephe açmak, kafirdir” demek sureti ile İslam dairesinin dışına atmak, İslam adına hiç bir menfaat temin etmeyecektir.
Bu tavır ancak ülkedeki çatışmanın, çarpışmanın veya batmanın sebebi olacak bir davranış biçimi olarak karşımıza çıkacaktır.
Asıl gaye Alevilik adı altında nasıl yaşarsa yaşasın, kişileri olması gerektiği şekle, İslam’a ve topluma kazandırarak taşıyabilmektir.
Her akıllı Müslümanın ve Türk evladının da yapması gerektiği iş budur.
Yoksa yanlışlardan hareketle zehri kovalarla bir noktaya taşımanın, hiç kimseye faydası olamayacaktır.
Ümmetin Ehl-i Beyt dendiği zaman anlamaya ve anlatmaya çalışması gereken yol budur. Bunun dışında bir yol anlatan Ehl-i Beyt’i anlatmış olmaz.
Bu da onun mesuliyetine dönük bir hareket olur ki, bunun ukbada da asla hesabını veremez.
Hayat akışı içinde Alevilik adı altında zikredilen inançların ölçü kabul edilmesi ve Ehl-i Beyt geleneğine misal olarak bunların verilmesi tamamen yanlıştır.
Biz Ehl-i Beyt derken, anladığımız ve anlatmaya çalıştığımız Kur’an ve Sünnetin dili ile sevilmesi, örnek alınması mecbur olan Peygamber (sav) Efendimizin aile efradıdır.
Peygamberin şahsı, İmam Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’dir.
Bunların hayatları Kur’an ve Sünnet yolunda Allah rızası kazanmak için yaşanılan hayat tarzıdır. Bu yolu hayata geçirmek Allah’ın rızasını kazanmak için esastır.
Zaten Ehl-i Sünnet dediğimiz gerçek de budur.
Kitap ve Sünnetten uzak uygulamalar, ameli ve itikadi ölçülere uymadığı müddetçe adı ne olursa olsun Ehl-i Beyt’in yolu değildir. Ve Ehl-i Beyt’i bu yanlış misallerin şahsında değerlendirmek batıl bir yoldur.
Hz. Ali’nin ismi zaman içinde yanlış kullanılmış olsa da sırf bu uygulamaya bakarak, Kitap ve Sünnetin seçtiği ve övdüğü yolu yargılamak, mensuplarını küfürle itham etmek kadar büyük bir buhtan ve de iftira olamaz.
Gerekirse, Alevilik adı altında Ehl-i Beyt’e mal edilen yanlışların ne demek olduğunu yeri ve zamanı gelince değerlendireceğiz.
Ancak bizim kastımız bu zümreyi de irkitmek, korkutmak ve de kaçırmak değildir.
Amacımız doğru ve hak tarafını anlatarak bu insanları işledikleri yanlışlardan kurtarmak ve Ehl-i Beyt’e sahip çıkma noktasına taşımaktır.
Şayet bu gaye hayata geçerse baştan beri ifade etmeye çalıştığımız Sünnilikle Ehl-i Beyt arasında mevcut olan itikadi beraberliğin içine, Anadolu topraklarında yaşayan mektep ve medrese görmemiş, hiçbir eğitim ve öğretim almamış Alevi kardeşlerimizi de katmış olacağız.
Onlara da gerçeği öğretip kulluk yolunda Allah rızasını kazanacak noktaya taşımak da asıl gayemizdir.
Mühim olan mesele burada İmam Ali Efendimizin ismini kullanan Alevi kardeşlerimizin itikat ve amel esaslarından uzak olan hayat tarzını, ikaz ve irşat ile meşru bir hayat tarzına tebdil etmektir.
Kısaca yaptığımız hizmetin gayesi, bu insanları da hak yola kazandırmaktır.
Bunlara “cephe açmak, kafirdir” demek sureti ile İslam dairesinin dışına atmak, İslam adına hiç bir menfaat temin etmeyecektir.
Bu tavır ancak ülkedeki çatışmanın, çarpışmanın veya batmanın sebebi olacak bir davranış biçimi olarak karşımıza çıkacaktır.
Asıl gaye Alevilik adı altında nasıl yaşarsa yaşasın, kişileri olması gerektiği şekle, İslam’a ve topluma kazandırarak taşıyabilmektir.
Her akıllı Müslümanın ve Türk evladının da yapması gerektiği iş budur.
Yoksa yanlışlardan hareketle zehri kovalarla bir noktaya taşımanın, hiç kimseye faydası olamayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İmam Musa Kazım (a.s.) / 09.04.2025
- İmam Ca'fer (a.s.) / 08.04.2025
- İmam Muhammed Bâkır / 07.04.2025
- İmam Zeynelabidin / 06.04.2025
- Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin / 05.04.2025
- İmam Hasan dönemi bugüne ne kadar da benziyor / 04.04.2025
- İmam Ali'nin hilafeti / 03.04.2025
- Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü Hz. Fatıma / 02.04.2025
- En güzel örnek Hz. Muhammed Mustafa (sav) / 01.04.2025
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 31.03.2025
- İmam Ca'fer (a.s.) / 08.04.2025
- İmam Muhammed Bâkır / 07.04.2025
- İmam Zeynelabidin / 06.04.2025
- Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin / 05.04.2025
- İmam Hasan dönemi bugüne ne kadar da benziyor / 04.04.2025
- İmam Ali'nin hilafeti / 03.04.2025
- Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü Hz. Fatıma / 02.04.2025
- En güzel örnek Hz. Muhammed Mustafa (sav) / 01.04.2025
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 31.03.2025