Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim sistemindeki sorunların çözümü konusunda hiçbir adım atmadığını dile getiren uzmanlara göre 24 Eylül'de başlayacak olan 2009-2010 eğitim-öğretim yılında yine bildik sorunlar yaşanacak.
Geçtiğimiz yıl eğitim-öğretim yılının sorunlarla başladığını kaydeden uzmanlara göre 2009-2010 eğitim ve öğretim yılında da Milli Eğitim Bakanlığı'nın geçmişten gelen sorunların çözümü için hiçbir adım atılmadı. Yüz binlerce eğitim çalışanı, milyonlarca öğrenci ve veli her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük umutlarla eğitim-öğretim yılına başlamaya hazırlanıyor. Eğitim camiasının beklentilerine karşın, bu yıl da, önceki yıllarda olduğu gibi eğitimin temel sorunlarının çözülmüş ve eğitim niteliğinin artmış olduğunu söylemek uzmanlara göre mümkün değil. Eğitim çalışanlarının yaşam düzeyinin yükseltilmesi konusunda olumlu hiçbir ilerlemenin yaşanmadığını söyleyen konunun uzmanları, "Her eğitim-öğretim yılı başında olduğu gibi bu yıl da sorunların çözümüne dair geçmişte verilen sözler ve vaatler zamanla unutuldu ve eğitim sistemi kendi sorunlarıyla baş başa bırakıldı. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'de her eğitim-öğretim yılı, bir öncekinin tekrarı olmaktan öteye gidememiştir" açıklamasında bulundular.
Hükümet sorunlara değil kadrolaşmaya odaklandıAKP hükümeti döneminde kalabalık sınıfları azaltmak, derslik, okul, öğretmen, memur ve hizmetli açığını kapatmak, fiziki altyapı ve araç gereç ihtiyacını gidermek, eğitim camiasının ekonomik, sosyal ve özlük haklarında iyileştirme yapmak konusunda atılan adımların yetersizliğine dikkat çeken uzmanlar, üniversite kapılarındaki yığılmayı önlemek için de gerekli adımların atılmadığını söylediler. AKP hükümeti tarafından son 7 yılda benimsenen eğitim politikaları, Milli Eğitim Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatında yoğun siyasi kadrolaşma yaşandığı için sürekli olarak eleştiriliyor.
Okul da öğretmen de yetersizTürkiye'de toplam öğrenci sayısı ile kıyaslandığında okul, derslik ve öğretmen sayısının yetersiz olduğu açıklandı. Öğrenci sayısı her yıl belli bir oranda artmasına karşın okul, derslik ve öğretmen sayısının, bu artışın çok gerisinde kaldığı açıklandı. Türkiye'deki ilköğretim okullarının sayısı 2002-03 eğitim döneminde 35 bin 133 adetken geçen yıl bu sayı 34 bin 93'e geriledi. Derslik sayısı sözkonusu dönemde gerilerken öğrenci sayısı ise 500 binin üzerinde arttı.
Eğitime ayrılan bütçe tırpanlandıEğitime bütçeden ayrılan payların ortalama olarak yüzde 65'inin de personel harcamalarına ayrıldığına işaret eden uzmanlar, AKP iktidarı döneminde eğitim bütçesinden yatırımlara ayrılan payın da sürekli tırpanlandığını ifede ettiler. AKP Hükümeti döneminde MEB bütçesinden yatırıma ayrılan payı üçte ikiden fazla oranında azaldı. Yatırımların MEB bütçesi içindeki payı 2002 yılındayken yüzde 17.18 iken, 2008 yılında bu pay yüzde 5.66'ya kadar geriledi.
Eğitim harcaması velilere yüklendi2001 yılında eğitim harcamalarının yüzde 67'sini devlet, yüzde 31'ini hane halkı, yüzde 1.5'ini ise özel-tüzel kişiliklerin karşıladığını belirten uzmanlar, 2006 yılında ise devletin yüzde 55, hane halkının yüzde 39, özel-tüzel kişiliklerin ise yüzde 4'ünü karşılamaya başladığını bildirdi. Öğretmenlerin gelirlerine de dikkat çeken uzmanlar, eğitim çalışanlarının son 7 yıldaki gelir artışının gerçek enflasyonun çok gerisinde kaldığını dile getirdiler.
Geçtiğimiz yıl eğitim-öğretim yılının sorunlarla başladığını kaydeden uzmanlara göre 2009-2010 eğitim ve öğretim yılında da Milli Eğitim Bakanlığı'nın geçmişten gelen sorunların çözümü için hiçbir adım atılmadı. Yüz binlerce eğitim çalışanı, milyonlarca öğrenci ve veli her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük umutlarla eğitim-öğretim yılına başlamaya hazırlanıyor. Eğitim camiasının beklentilerine karşın, bu yıl da, önceki yıllarda olduğu gibi eğitimin temel sorunlarının çözülmüş ve eğitim niteliğinin artmış olduğunu söylemek uzmanlara göre mümkün değil. Eğitim çalışanlarının yaşam düzeyinin yükseltilmesi konusunda olumlu hiçbir ilerlemenin yaşanmadığını söyleyen konunun uzmanları, "Her eğitim-öğretim yılı başında olduğu gibi bu yıl da sorunların çözümüne dair geçmişte verilen sözler ve vaatler zamanla unutuldu ve eğitim sistemi kendi sorunlarıyla baş başa bırakıldı. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'de her eğitim-öğretim yılı, bir öncekinin tekrarı olmaktan öteye gidememiştir" açıklamasında bulundular.
Hükümet sorunlara değil kadrolaşmaya odaklandıAKP hükümeti döneminde kalabalık sınıfları azaltmak, derslik, okul, öğretmen, memur ve hizmetli açığını kapatmak, fiziki altyapı ve araç gereç ihtiyacını gidermek, eğitim camiasının ekonomik, sosyal ve özlük haklarında iyileştirme yapmak konusunda atılan adımların yetersizliğine dikkat çeken uzmanlar, üniversite kapılarındaki yığılmayı önlemek için de gerekli adımların atılmadığını söylediler. AKP hükümeti tarafından son 7 yılda benimsenen eğitim politikaları, Milli Eğitim Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatında yoğun siyasi kadrolaşma yaşandığı için sürekli olarak eleştiriliyor.
Okul da öğretmen de yetersizTürkiye'de toplam öğrenci sayısı ile kıyaslandığında okul, derslik ve öğretmen sayısının yetersiz olduğu açıklandı. Öğrenci sayısı her yıl belli bir oranda artmasına karşın okul, derslik ve öğretmen sayısının, bu artışın çok gerisinde kaldığı açıklandı. Türkiye'deki ilköğretim okullarının sayısı 2002-03 eğitim döneminde 35 bin 133 adetken geçen yıl bu sayı 34 bin 93'e geriledi. Derslik sayısı sözkonusu dönemde gerilerken öğrenci sayısı ise 500 binin üzerinde arttı.
Eğitime ayrılan bütçe tırpanlandıEğitime bütçeden ayrılan payların ortalama olarak yüzde 65'inin de personel harcamalarına ayrıldığına işaret eden uzmanlar, AKP iktidarı döneminde eğitim bütçesinden yatırımlara ayrılan payın da sürekli tırpanlandığını ifede ettiler. AKP Hükümeti döneminde MEB bütçesinden yatırıma ayrılan payı üçte ikiden fazla oranında azaldı. Yatırımların MEB bütçesi içindeki payı 2002 yılındayken yüzde 17.18 iken, 2008 yılında bu pay yüzde 5.66'ya kadar geriledi.
Eğitim harcaması velilere yüklendi2001 yılında eğitim harcamalarının yüzde 67'sini devlet, yüzde 31'ini hane halkı, yüzde 1.5'ini ise özel-tüzel kişiliklerin karşıladığını belirten uzmanlar, 2006 yılında ise devletin yüzde 55, hane halkının yüzde 39, özel-tüzel kişiliklerin ise yüzde 4'ünü karşılamaya başladığını bildirdi. Öğretmenlerin gelirlerine de dikkat çeken uzmanlar, eğitim çalışanlarının son 7 yıldaki gelir artışının gerçek enflasyonun çok gerisinde kaldığını dile getirdiler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.