Cinayet
Ricaizade Mahmut Ekrem Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) iken özel kalem müdürü Mustafa Reşit Bey, kendisine imzalanacak evrakı götürür. Kağıtları masanın üstüne koyduktan sonra iskemleye ilişir. Ekrem bütün evrakı imzaladıktan sonra hışımla ayağa kalkar ve bağırır: "Cinayet, cinayet!" Reşit Bey dehşet içindedir ve tirtir titremeye başlamıştır. Nihayet kendisini toparladıktan sonra cinayetin mahiyetini sorar ve şu cevabı alır: "Ne olacak. Evrakın birinde yer alan terkipte dil kaidesine riayet edilmemiş!"
Cemaziyelevvel
Recaizade Ekrem'in ağabeyi Celal Bey, dilinin belasına uğramış, nüktedan bir kişiydi. Babıali'de önemli bir toplantıda bulunuyordu. Bir ara, servet ve şa'şaasıyla meşhur olan fakat buna karşılık ahlak ve karakteri pek iyi sayılmayan zamane vezirlerinden birinin muhteşem iftar sofralarından bahsedildi. Sadaret Müşteşarı Rauf Bey, bu sırada Celal Bey'e dönerek, "Siz, dedi. Paşa Hazretlerinin Ramazanlarını bilmezsiniz değil mi?" Celal Bey bıyıkaltı gülerek cevap verdi: "Değil yalnız ramazanını, ben onun cemaziyelevvelini de bilirim!"
Martaval
Eski Maarif Nazırlarından Münif Paşa, gramere meraklı olup kelimelerin asıllarını ve hangi köklerden türediklerini araştırmayı severdi. Bir gün Hoca Hayret Efendi'ye, "Martaval kelimesinin aslını arıyorum. Buldum. Mari-tavil (uzun yılan) imiş" der. Hayret gülümser: "Efendim, bana kalırsa, bu da bir nevi martaval!..."
Mantık dersi
Hayret Efendi, gözünü budaktan sakınmayan tok sözlü bir şair ve bilgindir. Ne zaman Maarif Nazırı Münif Paşa'yı ziyarete gitse şu sitemi duyar: "Hocaefendi, ziyaretlerinizi daha da sıklaştırsanız da sizinle mantık üzerine konuşsak." Hayret Efendi, taşı gediğine koyar: "A Paşam! Şunu söyleyeceğinize, 'gel de bana mantık okut' desenize."
Edebiyatımızın Güleryüzü/ Mehmet Nuri YARDIM
Ricaizade Mahmut Ekrem Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) iken özel kalem müdürü Mustafa Reşit Bey, kendisine imzalanacak evrakı götürür. Kağıtları masanın üstüne koyduktan sonra iskemleye ilişir. Ekrem bütün evrakı imzaladıktan sonra hışımla ayağa kalkar ve bağırır: "Cinayet, cinayet!" Reşit Bey dehşet içindedir ve tirtir titremeye başlamıştır. Nihayet kendisini toparladıktan sonra cinayetin mahiyetini sorar ve şu cevabı alır: "Ne olacak. Evrakın birinde yer alan terkipte dil kaidesine riayet edilmemiş!"
Cemaziyelevvel
Recaizade Ekrem'in ağabeyi Celal Bey, dilinin belasına uğramış, nüktedan bir kişiydi. Babıali'de önemli bir toplantıda bulunuyordu. Bir ara, servet ve şa'şaasıyla meşhur olan fakat buna karşılık ahlak ve karakteri pek iyi sayılmayan zamane vezirlerinden birinin muhteşem iftar sofralarından bahsedildi. Sadaret Müşteşarı Rauf Bey, bu sırada Celal Bey'e dönerek, "Siz, dedi. Paşa Hazretlerinin Ramazanlarını bilmezsiniz değil mi?" Celal Bey bıyıkaltı gülerek cevap verdi: "Değil yalnız ramazanını, ben onun cemaziyelevvelini de bilirim!"
Martaval
Eski Maarif Nazırlarından Münif Paşa, gramere meraklı olup kelimelerin asıllarını ve hangi köklerden türediklerini araştırmayı severdi. Bir gün Hoca Hayret Efendi'ye, "Martaval kelimesinin aslını arıyorum. Buldum. Mari-tavil (uzun yılan) imiş" der. Hayret gülümser: "Efendim, bana kalırsa, bu da bir nevi martaval!..."
Mantık dersi
Hayret Efendi, gözünü budaktan sakınmayan tok sözlü bir şair ve bilgindir. Ne zaman Maarif Nazırı Münif Paşa'yı ziyarete gitse şu sitemi duyar: "Hocaefendi, ziyaretlerinizi daha da sıklaştırsanız da sizinle mantık üzerine konuşsak." Hayret Efendi, taşı gediğine koyar: "A Paşam! Şunu söyleyeceğinize, 'gel de bana mantık okut' desenize."
Edebiyatımızın Güleryüzü/ Mehmet Nuri YARDIM
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.