Dünyayı aydınlatan MEM güneşi

27 Şubat Salı günü Ankara Ataköşk'te büyük bir izdiham ve hiç bitmeyen bir coşkuyla gerçekleşen Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) güncellenmiş ve geliştirilmiş yeni baskısının imza töreninin yankıları artarak devam ediyor.
Dün duymazdan ve görmezden gelenler de yavaş yavaş duymaya ve görmeye başladılar çok şükür?
BRICS ülkeleri kapsamında 4 milyar insanın karnının doymasına, sırtının giydirilmesine vesile olan MEM'in ve sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın, bugüne kadar, içinden çıktığı Türkiye'de görmezden gelinmesi gerçekten araştırılması gereken bir tez konusu?
Üstelik sessiz bir devrimle Kapitalizmi tarihe gömen bu eşsiz Model, özellikle Türk milleti için yazılmıştı. Ama nasip olmayınca ne yapacaksın, ağzınla kuş tutsan fark etmiyor.
Milletimizin oturup ciddi manada düşünmesi gerekiyor, "Acaba nerede nasıl büyük bir yanlış yaptım da, dünyada 4 milyar insanın istifade ettiği bu Model'den ben hala istifade edemedim" diye? Bence sadece bu tefekkür bile nasibin kapısını açmak için önemli bir adımdır.
Arayışı olan, binlerce kilometre mesafede de olsa aradığına bir şekilde kavuşur ama aramayanın çözüm yanıbaşında da olsa fersah fersah uzaktır. Şair ne güzel söylemiş, "Kimi Haydar seni uzaktan tanır, kimi yaklaşır da kör olur gider" diye?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ismi taaa Latin Amerika'da Şili'de biliniyor, MEM projeleri Şili'de dahi kısmen uygulanıyor, sokakta çevirdiğiniz esnaf Sayın Baş'ın ismini biliyor, saygıyla anıyor; Sibirya'da da dünyanın en ücra köşelerinde de çözümleriyle tanınıyor Prof. Dr. Baş? Hatta Rusya'da bir atasözü haline geldi, "Haydar Baş gibi düşünmek?"
Biz neredeyiz, adamlar nerelerde?
Bizler Türk milleti olarak, "Müslüman Türk bu sessiz devrimi yaptı" deyip sonuna kadar sahip çıkacağımıza, adamlar, Müslüman olmamalarına rağmen "Prof. Dr. Baş Müslüman Türk'tür" deyip söylediklerine kulak tıkamıyorlar; doğru olana sahip çıkıyorlar, alıp uyguluyorlar?
"İlim Çin'de de olsa onu alınız" tavsiyesi Müslüman'a söylenmiş ama bu tavsiyeyi uygulayan, Müslüman dışında herkes?
Uygulayanlar, "Bu doğrular, ancak doğru bir anlayışın, doğru bir medeniyetin ürünüdür" diyerek fevc fevc Müslüman oluyorlar. En azından Prof. Dr. Baş'ın şahsında Müslüman'a hayranlıkla bakıyorlar.
Rus parlementerler Türkçe olarak haykırıyorlar, "Ne mutlu Türküm diyene", "Rusya'nın Haydar Baş Hocamıza ihtiyacı var", "Dünyanın Haydar Hoca'ya ihtiyacı var" diye?
Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'yle, Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle Müslüman Türk'ün inancını, kültürünü, medeniyetini göklere yazdırdı; Rus, Alman, Fransız, İngiliz, İtalyan, ABD'li, Hollandalı, Estonyalı, Litvanyalı, Çinli, Hintli nice bilim adamlarının aklına, gönlüne yazdırdı ama değerlerini kaybetmiş Türk milletine bir türlü kabul ettiremedi.
Bu inadın ağır bedelini milletimiz ödedi, ödüyor ve inada devam ettikçe daha ağırlarını da ödemeye devam edecek.
Yunus Emre ne güzel söylemiş:
Gevhersiz gönüllere yüz bin söz söyler isen 
Hak'tan nasip olmasa nasip alası değil.
Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen 
Bin yıl orda durursa kendi dolası değil.
BRICS ülkelerinin liderleri, bilim adamları, 2005 yılında MEM'le tanıştıkları zaman, "ABD müsaade etmez", "BTP'nin oyu ne ki", "Yaptırmazlar", "Batıdan gelsin" gibi saçmalıkları öne sürerek Model'e ve sahibi Prof. Dr. Baş'a sırtlarını dönmediler.
Bu Model'deki "kaynaklar sınırsızdır" görüşü doğrudur, dediler.
Bu Model kaynak savaşlarına son verecek dediler.
İnsan merkezli model, dediler.
Bu Model'de insan yaşlansa da kıymeti azalmıyor, dediler.
Matematiği uyum içinde, dediler.
Para formülü harika, çok etkilendik, dediler.
Modelde kodlar var, hem bugüne hem de geleceğe ait kodlar, dediler.
Emperyalist ülkelerin tasallutundan bizleri kurtaracak tek model, dediler.
Ve herşeyden önemlisi Prof. Dr. Baş'ın kapısını aşındırdılar.
Model'e at gözlüğüyle değil, çözüm arayışıyla, akılla, doğru bir bakış açısıyla baktılar, hayran oldular, takdir ettiler ve bu eşsiz Model'in projelerini kendi ülkelerine taşıdılar.
Yarınki yazımızda bu bilim adamlarının görüşlerine detaylıca yer vereceğim.
Biz Türk milleti olarak gözümüzdeki samanla meşgul olurken, adamlar içimizdeki hazinenin kıymetini bildiler. 
Unutmayalım, kıymet bilenin, kıymeti de bilinir, kıymet bilmeyenin ise elinde var olan da alınır.