Dünden devam, nasıl ama havam!

Dün yazmıştım. Aslında önceden çok kere yazmıştım da, en son dün yazmıştım:

"Şimdilerde parti lideri olmuş iki eski belediye başkanı şöhretlerini Fener Rum Patrikhensi'ne yaptıkları büyük hizmetlere ve ABD destekli Bizans programlı; "Sur İçi Ortodoks Din Devleti"ne sağladıkları imkana borçludurlar".

Sonra da şunu yazdım:

"Bu konuda elimizde belgeler var, vakti gelince açıklanmak üzere muhafaza altında tutuluyor".

İşte ben bunları yazıp gazeteye faksladıktan kısa bir zaman sonra, Sabah Gazetesi'nin eski kahramanları tarafından çıkartılan Vatan Gazetesi, benden atak davranıp şu haberi verdi:

"Fatih Belediyesi Eski Başkanı ve İçişleri eski Bakanı bir zamanların dürüstlük timsali, yolsuzlukların üstüne üstüne yiğitçe gitmekle övünen Saadettin Tantan yetkililerin beyanına göre aylık kirası 700 dolar olan Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı'na ait yalı katına aylık 300 dolar kıra karışlığı yerleşmiş".

Emlakçılara göre, dairenin emsallerinin kirası 4.5 milyar.

Haber şöyle devam ediyor. Önce İçişleri Bakanlığı'ndan, sonra da ANAP'tan istifa eden Saadettin Tantan 4 Temmuz 2001 tarihinde Arnavutköy'de Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı'na ait muhteşem yalının ikinci katını, peşinatsız ve aylık 300 dolara (bir dolar 1.325 bin liradır) kiraladı.

Bunun üzerine tartışma başlamış, tartışma üzerine de müfettişlerin incelemesi başlamış.

Müfettişlerin yaptığı inceleme sonrası bir başka skandal ortaya çıkmış; Vakıf yöneticileri bazı imtiyazlı kişilere lüks daireleri komik rakamlara kiraya vermiş.

Haberine göre rapordan çarpıcı bazı başlıklar:

1- Müfettişlerin incelemesine göre Vakıf Yönetim Kurulu 4 Temmuz 2001'de vakfa ait Arnavutköy birinci caddesi 117 No'lu daireyi aylık 300 dolar lira bedelle Saadettin Tantan'a kiraladı. Ancak kira sözleşmesinde 113 No'lu daire olarak gösterildi.

2-Yetkililerin yaptığı inceleme sonrası bu dairenin o günkü rayiç bedeli 700 dolar olduğu için de vakıf 4 milyar 625 milyon zarar etmiş.

"Ve son bir haber Saadettin Tantan yalı soruşturmasıyla ilgili sessiz kalmayı tercih etmiş, iddialara cevap vermemiş".

İşte ben bunları okurken hatırıma bir olay daha geldi.

Aylar önce, İstanbul'un bir zamanlar fuhuş merkezi olarak nam yapmış bir semtinden geçiyorum. Taksici; "Buralar eskiden çok kötü idi" dedi.

Niye diye sorunca şu cevabı verdi:

"O zamanlar biz araçlarımızla buradan geçerken çok zor anlar yaşardık. Bu gördüğün evler birer fuhuş yuvasıydı" dedi.

Sonra ne oldu diye sordum.

Şu cevabı verdi:

"Saadettin Tantan buraları kapattı, fuhşun Karaköy'de merkezleşmesini sağladı."

Yani dedim, bizim sandığımızın aksine Tantan o yıllar fuhşu önlemedi, sadece bir zamanların vergi rekortmeni Manukyan'nın tekeline bağladı, paranın sağa sola gitmesinin önünü kesti.

"Aynen öyle" dedi taksici arkadaş ve ekledi: "Ondan sonra Manukyan hep vergi rekortmeni oldu ya. "

Fatih Belediye Başkanlığı dönemine ait bu imtiyazlı durum sadece Tantan için geçerli değil, başka isimler de var, şöhretini Patrikhane'ye borçlu olan.

Hele bir vakti gelsin, yazarız.