Ömür boyu mutluluk için evlilik kararı çiftlerin düğün alışverişi sırasında yaşadıkları, sorunların nişanın bozulmasına kadar gittiği bildirildi.
Tanışma döneminin ardından veya görücü usulüyle evlilik kararı alan bazı çiftler, ailelerinin de baskısıyla düğün öncesi gerilirken, özellikle kuyumcudan yapılan alışveriş kurulan mutlu yuva hayalini temelinden sarsabiliyor. Çiftlerin özellikle altın alımında daha fazla tartıştığı belirtilirken, kına kıyafeti ve gelinlik seçiminin de oldukça sancılı geçtiği, bir diğer önemli tartışma da kız ve erkek tarafının hediye olarak alacağı mobilyaların paylaşımında yaşanıyor.
TARTIŞMALAR, KAVGAYA DÖNÜŞEBİLİYORBursa tarihi Kapalıarşı'da kuyumculuk yapan Ersen Taş, özellikle dar gelirli ailelerin düğün alışverişinde tartışmalar yaşandığını, bu tartışmaların zaman zaman kavgaya dönüştüğünü söyledi.
Altın, alışveriş için el ele gelen çiftlerin, çıkan tartışma sonucu nişan atmaya kadar gittiğini belirterek, "Mesela altının adedi konusunda anlaşamayan çiftler arasında ayrılık kararını sıklıkla yaşıyoruz. İşyerimize mutlu gelen çiftler, bir süre sonra tartışabiliyor ve küs çıkabiliyor" dedi.Taş, genellikle çarşı pazara yalnız çıkan çiftlerin, daha önceden aralarında anlaşarak sorunsuz alışverişlerini yaptığını, ancak ailelerin eşlik ettiği durumlarda gerginlik oluşabildiğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Bazen çiftler yalnız geliyor, mutlu şekilde alacağını alıp gidiyor. Aileler ise gençleri yönlendirmeye çalışıyor. Kızın ailesi mümkün olduğunca fazla altın alınmasını isterken, erkek tarafı alışverişi daha az masrafla kapatmaya çalışıyor. Bu da ortamı ister istemez geriyor.'
PSİKOLOG GÖRÜŞÜPsikolog Yalçın Kireççi ise düğün alışverişi sırasındaki ayrılmaların, daha çok erkek ve kadının kendilerini birbirlerine fazla tanıtamamaları ve açık olamamalarından kaynaklandığını bildirdi.Özellikle erkeklerin evlilik öncesi karşı tarafı elde edebilmek amacıyla, "Senin için dünyalar feda olsun. Ne istersen alayım, iste canımı vereyim" gibi sözler söylediğini belirten Kireççi, daha sonra istekler karşılanamayınca, "Hani ben senin her şeyindim" şeklinde karşı tarafından tepki verdiğini vurguladı.
Kireççi, bu tip sorunların daha çok sorumluluk almamış, ekonomik özgürlüğü bulunmayan çiftlerde yaşandığını ifade ederek, şunları söyledi: "İnsanların benlik değerleri vardır. (Ben kimim, benim değerim, kıymetim nedir?) gibi sorular sorarlar kendilerine. Evlilik aşamasında insanların benlik değerleri tutarsızlık yaşayabilir. Kendi benliğini bulamamış insanlar, (Benim değerim bu kadar mı, bunu mu bana layık görüyorsun) gibi tepkiler verebilirler.Bazen aileler olaya, (Aman benim tek çocuğum, düğünü eksiksiz olsun) şeklinde yaklaşıyor. Ya da erkek tarafının ailesi, (O kim ki, daha dün bir bugün iki. Önce bir haketsin) gibi farklı yaklaşım içine girebiliyorlar.
Bir de insanlar kendi değerlerini çevreye göre ölçüyorlar. (Bak şu kişi çocuğu için şunu yaptı, öteki kızına şunu taktı) gibi.. Çevreye göre değerlendirme yapılması, evlilikleri başlamadan bitiriyor. Bana göre iyi de oluyor. Çünkü bu sorunlarla başlayan evlilikler bazen birkaç ay sonra, bazen de 20 yıl sonra bile yine ayrılıkla sona eriyor. Erkek, (Bu kadının istekleri bir türlü bitmedi) derken, kadın da (Hep alttan aldım, azla yetindim, ama değerimi bilmedi) gibi bir yaklaşım içine girebiliyor." Kireççi, ekonomik özgürlüğü bulunan, hayatı paylaşmaya, faturaları birlikte ödemeye karar veren çiftlerin ise ileride sıkıntı yaşayacaklarını düşünerek alışverişte daha tutumlu davrandığını, bunun da evliliklerini daha mutlu şekilde sürdürmelerine yardımcı olduğunu sözlerine ekledi.
Tanışma döneminin ardından veya görücü usulüyle evlilik kararı alan bazı çiftler, ailelerinin de baskısıyla düğün öncesi gerilirken, özellikle kuyumcudan yapılan alışveriş kurulan mutlu yuva hayalini temelinden sarsabiliyor. Çiftlerin özellikle altın alımında daha fazla tartıştığı belirtilirken, kına kıyafeti ve gelinlik seçiminin de oldukça sancılı geçtiği, bir diğer önemli tartışma da kız ve erkek tarafının hediye olarak alacağı mobilyaların paylaşımında yaşanıyor.
TARTIŞMALAR, KAVGAYA DÖNÜŞEBİLİYORBursa tarihi Kapalıarşı'da kuyumculuk yapan Ersen Taş, özellikle dar gelirli ailelerin düğün alışverişinde tartışmalar yaşandığını, bu tartışmaların zaman zaman kavgaya dönüştüğünü söyledi.
Altın, alışveriş için el ele gelen çiftlerin, çıkan tartışma sonucu nişan atmaya kadar gittiğini belirterek, "Mesela altının adedi konusunda anlaşamayan çiftler arasında ayrılık kararını sıklıkla yaşıyoruz. İşyerimize mutlu gelen çiftler, bir süre sonra tartışabiliyor ve küs çıkabiliyor" dedi.Taş, genellikle çarşı pazara yalnız çıkan çiftlerin, daha önceden aralarında anlaşarak sorunsuz alışverişlerini yaptığını, ancak ailelerin eşlik ettiği durumlarda gerginlik oluşabildiğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Bazen çiftler yalnız geliyor, mutlu şekilde alacağını alıp gidiyor. Aileler ise gençleri yönlendirmeye çalışıyor. Kızın ailesi mümkün olduğunca fazla altın alınmasını isterken, erkek tarafı alışverişi daha az masrafla kapatmaya çalışıyor. Bu da ortamı ister istemez geriyor.'
PSİKOLOG GÖRÜŞÜPsikolog Yalçın Kireççi ise düğün alışverişi sırasındaki ayrılmaların, daha çok erkek ve kadının kendilerini birbirlerine fazla tanıtamamaları ve açık olamamalarından kaynaklandığını bildirdi.Özellikle erkeklerin evlilik öncesi karşı tarafı elde edebilmek amacıyla, "Senin için dünyalar feda olsun. Ne istersen alayım, iste canımı vereyim" gibi sözler söylediğini belirten Kireççi, daha sonra istekler karşılanamayınca, "Hani ben senin her şeyindim" şeklinde karşı tarafından tepki verdiğini vurguladı.
Kireççi, bu tip sorunların daha çok sorumluluk almamış, ekonomik özgürlüğü bulunmayan çiftlerde yaşandığını ifade ederek, şunları söyledi: "İnsanların benlik değerleri vardır. (Ben kimim, benim değerim, kıymetim nedir?) gibi sorular sorarlar kendilerine. Evlilik aşamasında insanların benlik değerleri tutarsızlık yaşayabilir. Kendi benliğini bulamamış insanlar, (Benim değerim bu kadar mı, bunu mu bana layık görüyorsun) gibi tepkiler verebilirler.Bazen aileler olaya, (Aman benim tek çocuğum, düğünü eksiksiz olsun) şeklinde yaklaşıyor. Ya da erkek tarafının ailesi, (O kim ki, daha dün bir bugün iki. Önce bir haketsin) gibi farklı yaklaşım içine girebiliyorlar.
Bir de insanlar kendi değerlerini çevreye göre ölçüyorlar. (Bak şu kişi çocuğu için şunu yaptı, öteki kızına şunu taktı) gibi.. Çevreye göre değerlendirme yapılması, evlilikleri başlamadan bitiriyor. Bana göre iyi de oluyor. Çünkü bu sorunlarla başlayan evlilikler bazen birkaç ay sonra, bazen de 20 yıl sonra bile yine ayrılıkla sona eriyor. Erkek, (Bu kadının istekleri bir türlü bitmedi) derken, kadın da (Hep alttan aldım, azla yetindim, ama değerimi bilmedi) gibi bir yaklaşım içine girebiliyor." Kireççi, ekonomik özgürlüğü bulunan, hayatı paylaşmaya, faturaları birlikte ödemeye karar veren çiftlerin ise ileride sıkıntı yaşayacaklarını düşünerek alışverişte daha tutumlu davrandığını, bunun da evliliklerini daha mutlu şekilde sürdürmelerine yardımcı olduğunu sözlerine ekledi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.