Biliniz ki, Receb ayında yapılan dua kabul edilir. Hata ve kusurlar affolunur. Bu ayda günah işleyenin cezası kat kat olur. Bundan dolayıdır ki, Hüseyin bin Ali (radıyallahu anhüma) der ki, "Biz Ka'be'yi tavaf etmekte iken, aniden bir kimsenin sesini duyduk; o kimse münacaatında: "Ey muztar ve acizlerin, gece ve karanlıkta dualarını kabul eden Rabbim ve ey şiddet ve bela, hastalık ve sakatlık sahiplerinin minnet ve zorluklarını, üzüntü ve elemlerini açan ve gideren Rabbim! Harem-i Muhteremin ve Beyt-i Şerifin etrafında bulunan ziyaretçi ve cemaatler uykuya vardılar. Bizler ise Sana dua ediyor, yalvarıyor, inliyoruz. Senin mukaddes Zâtın ise uyumaz, O'nda uyku halinin işareti bile bulunmaz. Ey kendisine halk tarafından lütuf ve keremle işaret olunan Rabbim! Benim günah ve kusurlarımı, kötü amellerimi, cömertlik ve keremin, lûtf ve inayetin ile bağışla, hepsinin üzerine affedilmiştir çizgisini çek. O kusûr, günah ve kötü amellerimi amel defterimden silip yok eyle! Ey sahiplerin sahibi Rabbim! Kusurlu ve günahkârlara, Senin affın yetişmese, Senin asi kulların için ni'met, fadl ve engin cömertliğini kim ortaya koyar? Bu yardım ve ihsanı senden başka kim yapabilir?" dedi. Bu şekilde Allah-u Teala'ya yalvarıp yakarırdı. Hz. Hüseyin (radıylahü anhüma) kendisine kâmil babası Hz. Ali (keremallahü veche): "Ey Hüseyin, Allah-u Teala'nın sitemine düçâr olup, günahı için ağlayan, Rabb'ine tazarru edip yalvardığnı işittiğini şu kimsenin arkasından git! Ona yetişip benim yanıma çağır" demesiyle, ben de koşup, o kimseyi yakaladım. Gördüm ki, yüzü güzel, bedeni temiz, elbisesi nazif ve hoş kokulu bir adamdır. Ancak sağ tarafı kurumuş, hareketsiz idi. Kendisine, "Emirü'l-Mü'minin (radıyallahü anh) seni istiyor, kabul eyle" dediğimde, bir tarafı eğri olduğu halde gelip Emirü'l-Mü'minin huzurunda durdu. Hazret-i Ali (radıyallüha anh) ona: "Sen kimsin? Hâl ve şânın nedir?" diye sordu. Cevabında: "Ey Mü'minlerin emiri, Hakk'ın men'i ile sorguya çekilen, azarlanan kimsenin hâl ve şânı nasıl olur?" dediğinde, Emirü'l-Mü'minin Hz. Ali (kerremallahü veche ve radıyallü anh) o kimseye, "Adın nedir?" diye sordu. "Adım Menazil bin Lahık'tır" demesi üzerine, Hazret-i Ali (radıyallahü anh): " Senin hakkında meydana gelen olay nasıl olmuştur? Senin bu üzüntülü hale düşmenin sebebi nedir?" diye sorunca, o kimse ağzını açıp, söze başladı: "Ey mü'minlerin emiri! Ben Arabistan'da şehirlerde köylülerin arasında oyun ve çalgı ile tanınmış, nefsin arzularını okşayan ve tahrik eden eğlenceler yapardım. Gençliğim, nefsimin arzuları peşinde geçiyordu. Gaflet hastalığından uyanmaz, isyan yolundan kendimi alamazdım. Tevbe etsem, günahta ısrar; ve devamla yaptığım için tevbem kabul olunmaz, kusur ve günahlarımın giderilmesini istesem kabule yaklaşamazdı. Receb ve Şa'ban ayında bu günah ve isyanlara devam ederdim. Halbuki şefkatli, iyi kalpli, samimi ve merhametli salih bir babam vardı. Beni her zaman cahilce işlerden men'ederdi...
Devamı yarın...
Devamı yarın...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.