Bugün şehitlerimizin aramızdan ayrılışının 8. günü. Yokluklarına hala alışamadım. Muhterem Hocamın "Başka bir boyutta bizimle çalışmaya devam edecekler" sözünü anlamaya, kendimi avutmaya çalışıyorum. Ve alışmaya çalıştığım soğukluğuyla bu ayrılığın duygu dünyamdaki yansımalarını dostlarımla paylaşmak istedim.
Hüseyin Abi! Selçuk beni meğer ne sağlam bir adrese teslim etmiş! Hocamın gönlünde yıllardır ayrı bir yer tutan delikanlının bir nebze olsun yardımcısı olabilmek için çabalamak meğer ne şerefliymiş! Yaşıtlarım kahve köşelerinde koştururken sana benzemeye çalışmak ne kadar da önemliymiş! Ne mübarek abdestmiş senin aldığın o abdest, kıldığın o namaz, ettiğin o tesbihat! Sana şöförlük, yol arkadaşlığı yapmak ne gıpta edilecek işmiş be abi. Nerede şimdi kulaklarda yankılanan o heyecanlı sesin... İş içinde en olmadık sıkıntılarla boğuşurken kırk birincisini kim idare edecek şimdi? Zor günlerde bizi kim bir araya toplayıp moral verecek, çözümler üretecek? Kararan kalplerimizi kimin sayhası ayıktıracak Hüseyin Abi... Hiç durmadın. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjinle uyurken bile uyanıktın. Nefsi avucunda olan bir yiğit delikanlıydın... Bir daha çantanı alıp beraber müşteriye gidemeyecek miyiz? Bizi geçtik, müşterilerinin de ciğerlerini yaktın be abi! Yokluğuna alışamayacağız. Minik Hasan'dan ne kolay ayrıldın öyle... Sıranı çok çabuk savdın. Tesellimiz imtihanı en iyi verenlerden olduğunu bilmek, vaktin birinde çantanın ucundan tutmuş olup, masanda yemek yemiş, Haydarını-Zeynebini okşamış, bir satırlık faksını çekmiş olmak.
Aziz Mete Abi! Ey gidi sessiz dev. Herşey tükense de senin dirayetin hep doruktaydı. İçinde o kadar fırtına koptuğu halde yanındakine meltem rüzgarları estiren dağ gönüllü abim benim. Adana teşkilatını kurarken Hüseyin Abiyle birlikte verdiğin mücadelenin, çektiğin sıkıntıların şahidiyim. Benim yerim sakın size uzak olmasın tamam mı...
Geçen yaz bilmeden Akçaabat'ta senin evin kapısında gezinirken sesimi duyup beni davet etmiştin Lütfullah Abi. O sohbetten sonra Akçaabat'a yerleşmeyi dahi düşündüm, ama nasip değilmiş. Bağımsız Türkiye sevdalısı abim benim. Dünyada hemşehrin olduk ahirette de oluruz inşallah.
İsrafil Kardeşim. Değil "tuz istemek için gelip kalkamayan" olmak, az zamanda öyle muhabbetle sarılmışsın ki dostlara, ne muazzam bir karşılık aldın! Şefaatlerini esirgeme bizden.
Siz son şehitler! Bütün yokluklara, sıkıntılara rağmen dimdik ayaktaydınız ve davanızı en mükemmel şekilde temsil ettiniz. Uyuyan milleti uyandırmak için, vatan için, namus için yollara düştünüz. Cenab-ı Hak sizden malınızı istedi, verdiniz, vaktinizi istedi, verdiniz, yollara düşün dedi, düştünüz ve canınızı istedi, onu da en güzel şekliyle verdiniz. Mübarek yolunuzun yolcusuyuz. Bacılarınız ve yetimleriniz emanetimizdir. Cenab-ı Hak esirgeyecek güç versin.
Ne mutlu sizin gibi dostları olanlara! Ne yazık, zor günlerimizde bizi arkamızdan vuran Zaman güruhuna ve Nusret Bayraktar'a.
M. Nahit Taşpınar (12.09.2004)
BTP Gençlik İstanbul İl Sekreteri
Işığa doğru...
(İ. Hakkı Mumcuoğlu'ndan geldi)
Bir gurup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştiriyorlar. Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru üşüşüyorlar.
Ama şişenin tabanı cam ve onların da yabancısı olduğu bir madde olduğundan çıkmayı başaramıyorlar.
Bu arada sinekler, şişenin ağzına doluşuyorlar ve karanlıkta dışarı çıkıp kayboluyorlar.
Ağzı açık olan şişeden karanlık tarafa doğru tek bir arı bile gelmiyor.
Camın önünde ışığa doğru çabalarına devam ediyorlar. İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor.
Ancak daha derinlemesine düşününce, karşımıza bir anıt gibi dikilen gerçek çok farklı oluyor.
Arıların ne kadar akıllı varlıklar olduğunu hepimiz biliyoruz.
Sinekler ise malum hayvanlar.
Arılar ne kadar temizse adı üstünde, sinekler de o kadar iğrençtirler.
Arılardan korkarız bizi sokarlar diye ama, sineklerden midemiz bulanır.
Evet, ışığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır kuskusuz. Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyenlerdir.
Ne tür engel olursa olsun önlerinde, çabalarını sürdürenlerdir. Ve bu uğurda da gerektiğinde ölebilenlerdir.
Yürek, azim, sevgi, ilkeler ve dürüstlüktür bunu yaptıran. Kendine saygı, yaşadığı topluma saygıdır.
Sinekler, karanlıkta sıvışan kaçaklardır.
Karanlığa yürüyenlerdir.
Karanlık düşüncelerdir.
Şişenin ağzının karanlığa bakmasının onlarca hiç bir önemi yoktur. Sinsi, ilkesiz, yüreksiz, korkak varlıklardır.
Sadece kendi yaşamları söz konusudur.
Nerede yemek varsa, nerede rahat yaşayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler.
Onlar için karanlık olması önemli değildir açık ağızların.
Arıyı kovalamak isterseniz savaşır.
Engellere aldırmaz.
Amacı sadece ışığa ulaşmaktır. İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır. Ve değerleri için ölür.
Ama sinekler kaçarlar. Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler kovaladığınız yere. Yemeklerinize, kollarınızın üstüne tünerler.
Pis ayaklarıyla ezerler yaşadığımız her yeri.
Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar.
Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler.
Onlar için yumurtalarını bırakacakları yerin bile hiç önemi yoktur.
Yazar ve kaynak bilinmiyor
Hüseyin Abi! Selçuk beni meğer ne sağlam bir adrese teslim etmiş! Hocamın gönlünde yıllardır ayrı bir yer tutan delikanlının bir nebze olsun yardımcısı olabilmek için çabalamak meğer ne şerefliymiş! Yaşıtlarım kahve köşelerinde koştururken sana benzemeye çalışmak ne kadar da önemliymiş! Ne mübarek abdestmiş senin aldığın o abdest, kıldığın o namaz, ettiğin o tesbihat! Sana şöförlük, yol arkadaşlığı yapmak ne gıpta edilecek işmiş be abi. Nerede şimdi kulaklarda yankılanan o heyecanlı sesin... İş içinde en olmadık sıkıntılarla boğuşurken kırk birincisini kim idare edecek şimdi? Zor günlerde bizi kim bir araya toplayıp moral verecek, çözümler üretecek? Kararan kalplerimizi kimin sayhası ayıktıracak Hüseyin Abi... Hiç durmadın. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjinle uyurken bile uyanıktın. Nefsi avucunda olan bir yiğit delikanlıydın... Bir daha çantanı alıp beraber müşteriye gidemeyecek miyiz? Bizi geçtik, müşterilerinin de ciğerlerini yaktın be abi! Yokluğuna alışamayacağız. Minik Hasan'dan ne kolay ayrıldın öyle... Sıranı çok çabuk savdın. Tesellimiz imtihanı en iyi verenlerden olduğunu bilmek, vaktin birinde çantanın ucundan tutmuş olup, masanda yemek yemiş, Haydarını-Zeynebini okşamış, bir satırlık faksını çekmiş olmak.
Aziz Mete Abi! Ey gidi sessiz dev. Herşey tükense de senin dirayetin hep doruktaydı. İçinde o kadar fırtına koptuğu halde yanındakine meltem rüzgarları estiren dağ gönüllü abim benim. Adana teşkilatını kurarken Hüseyin Abiyle birlikte verdiğin mücadelenin, çektiğin sıkıntıların şahidiyim. Benim yerim sakın size uzak olmasın tamam mı...
Geçen yaz bilmeden Akçaabat'ta senin evin kapısında gezinirken sesimi duyup beni davet etmiştin Lütfullah Abi. O sohbetten sonra Akçaabat'a yerleşmeyi dahi düşündüm, ama nasip değilmiş. Bağımsız Türkiye sevdalısı abim benim. Dünyada hemşehrin olduk ahirette de oluruz inşallah.
İsrafil Kardeşim. Değil "tuz istemek için gelip kalkamayan" olmak, az zamanda öyle muhabbetle sarılmışsın ki dostlara, ne muazzam bir karşılık aldın! Şefaatlerini esirgeme bizden.
Siz son şehitler! Bütün yokluklara, sıkıntılara rağmen dimdik ayaktaydınız ve davanızı en mükemmel şekilde temsil ettiniz. Uyuyan milleti uyandırmak için, vatan için, namus için yollara düştünüz. Cenab-ı Hak sizden malınızı istedi, verdiniz, vaktinizi istedi, verdiniz, yollara düşün dedi, düştünüz ve canınızı istedi, onu da en güzel şekliyle verdiniz. Mübarek yolunuzun yolcusuyuz. Bacılarınız ve yetimleriniz emanetimizdir. Cenab-ı Hak esirgeyecek güç versin.
Ne mutlu sizin gibi dostları olanlara! Ne yazık, zor günlerimizde bizi arkamızdan vuran Zaman güruhuna ve Nusret Bayraktar'a.
M. Nahit Taşpınar (12.09.2004)
BTP Gençlik İstanbul İl Sekreteri
Işığa doğru...
(İ. Hakkı Mumcuoğlu'ndan geldi)
Bir gurup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştiriyorlar. Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru üşüşüyorlar.
Ama şişenin tabanı cam ve onların da yabancısı olduğu bir madde olduğundan çıkmayı başaramıyorlar.
Bu arada sinekler, şişenin ağzına doluşuyorlar ve karanlıkta dışarı çıkıp kayboluyorlar.
Ağzı açık olan şişeden karanlık tarafa doğru tek bir arı bile gelmiyor.
Camın önünde ışığa doğru çabalarına devam ediyorlar. İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor.
Ancak daha derinlemesine düşününce, karşımıza bir anıt gibi dikilen gerçek çok farklı oluyor.
Arıların ne kadar akıllı varlıklar olduğunu hepimiz biliyoruz.
Sinekler ise malum hayvanlar.
Arılar ne kadar temizse adı üstünde, sinekler de o kadar iğrençtirler.
Arılardan korkarız bizi sokarlar diye ama, sineklerden midemiz bulanır.
Evet, ışığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır kuskusuz. Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyenlerdir.
Ne tür engel olursa olsun önlerinde, çabalarını sürdürenlerdir. Ve bu uğurda da gerektiğinde ölebilenlerdir.
Yürek, azim, sevgi, ilkeler ve dürüstlüktür bunu yaptıran. Kendine saygı, yaşadığı topluma saygıdır.
Sinekler, karanlıkta sıvışan kaçaklardır.
Karanlığa yürüyenlerdir.
Karanlık düşüncelerdir.
Şişenin ağzının karanlığa bakmasının onlarca hiç bir önemi yoktur. Sinsi, ilkesiz, yüreksiz, korkak varlıklardır.
Sadece kendi yaşamları söz konusudur.
Nerede yemek varsa, nerede rahat yaşayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler.
Onlar için karanlık olması önemli değildir açık ağızların.
Arıyı kovalamak isterseniz savaşır.
Engellere aldırmaz.
Amacı sadece ışığa ulaşmaktır. İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır. Ve değerleri için ölür.
Ama sinekler kaçarlar. Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler kovaladığınız yere. Yemeklerinize, kollarınızın üstüne tünerler.
Pis ayaklarıyla ezerler yaşadığımız her yeri.
Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar.
Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler.
Onlar için yumurtalarını bırakacakları yerin bile hiç önemi yoktur.
Yazar ve kaynak bilinmiyor
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024