Üzüm üreticisinin hali içler acısı. Oğlunun düğününü, kızının çeyizini, hanımının ilaç parasını, odununu kömürünü, hâsılı hiç olmazsa temel ihtiyaçlarını temin için güvendiği üzümden de eline bir kâr geçmedi müstahsilin. Yaş üzümün başfiyatı 170 bin lira olmasına rağmen üreticinin eline geçen para 140-145 bin lira civarındadır. Yani maliyetin bile karşılanması mümkün değildir. Üstüne üstlük, AKP iktidarının mahareti ile özelleştirilen Tekel Suma Fabrikasının üzüm alımlarında nazlı davranması işin cabası. Kilometrelerce uzayıp giden üzüm dolu traktör kuyrukları ile müstahsilin onuru ile oynanmaktadır. AKP hükümeti üreticinin yüzünü güldürecek imkândan mahrumdur. Tarımı ile, toprağı ile, insanı ile zenginlikler diyarı olan ülkemizde 'hazine üzerindeki dilenciler' gibiyiz. IMF talimatları ile her geçen gün milletimiz fakirleştirmekte, devletimiz borç batağına gömülmektedir. Bu koşullarda manda zihniyetli, IMF ye bağımlı idareciler başımızda olduğu müddetçe çözüm çok ama çok uzaktır. ATO "59. Hükümetin Bin Günü" raporunda aşırı borç yükü, dış ticaret açığı, cari açıktan bahisle ekonominin aşırı kırılgan olduğunu söylüyor. 2002'de 221.9 milyar dolar olan borç tutarı 2005 yılı Nisan ayı itibarıyla 305.2 milyar dolara yükselmiştir. AKP hükümeti artık milletten topladığı vergilerle, bırakın borçlarını ödemeyi borcunun faizini bile ödemekten acizdir. Üzücü de olsa gelelim meselenin esasına. İşçisine, memuruna yeterli parayı veremeyen hükümet, her fırsatta zam, ceza, vergiye sarılan hükümet elbette çiftçisine de hak ettiği parayı veremeyecektir. Yanlış adreste çözüm arayanlar, evin içinde kaybettiği iğnesini, evin dışında ışık altında arayan Nasrettin Hocanın haline düşer ki olsa olsa bu davranış da oynanan tiyatronun bir başka sahnesi olmuş olur. Bizden hatırlatması. Editor/Kilis Postasıwww.kilispostasi.com
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.