Elimiz kalem tuttu tutalı böyle bir yazı yazabilmenin hasreti içindeyiz.
Ne kadar isterdik şöyle demeyi; genelde bütün bir İslam alemi özelde ise cennet vatanımız Türkiye ağız tadı ile güzel bir Ramazan yaşadı şimdi de huzur içinde karşılayacağı bir bayrama hazırlanıyor.
Bir Kur'an ayı olan Ramazan'ı ağırlıklı olarak Kur'an'ı anlamaya yönelik hem bireysel hem de kitlesel olarak ciddi çalışmalara imzalar atıldı, gençler arasında hayat kitabını anlamaya yönelik yarışmalar yapıldı, ciddi bütçeler ayrıldı ve yerli yerinde harcandı diye yazmayı ne kadar arzu ederdik.
Bundan böyle İslam aleminde büyük fikirler oluşsun diye, büyük mütefekkirler yetişsin diye, konuştuğu zaman tüm dünyada dinlenen sahasında uzman ilim adamları yetişsin diye ciddi bütçeler, büyük kaynaklar ayrılmaya karar verildi demeyi candan ve gönülden arzu ederdik.
Dünya çapında hafızlar yetiştiği gibi halkın her kesiminden Kur'an'ı anlayan, etrafına anlatan, işten artakalan vakitlerini Kur'an'ı anlamaya ve yaşamaya harcayan guruplar oluşturuldu ve arı gibi çalışıyorlar diyebilseydik keşke.
Keşke şöyle yazabilseydik; hemen her İslam ülkesinde dünyanın dört bir yanına, yedi iklim dört bucağa yardımlar ulaştıran ciddi kuruluşlar Ramazan boyunca harıl harıl çalıştılar, hiçbir köşede aç ve açık bırakmadılar ve tüm İslam coğrafyasının bayramı huzur içinde karşılamasına zemin hazırladılar.
Dünya Müslümanları aralarında oluşturdukları ciddi komiteler aracılığı ile asla hiçbir mezhep farkı gözetmeden dünyanın hangi köşesinde Müslümanlar arasında bir kavga, bir kargaşa varsa oraya derhal yetiştiler ve Hucurat suresinin dokuzuncu ayetinin gereğini yaptılar ve kan dökülmesine mani oldular demeyi ne kadar isterdik:
"Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever.
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltiniz ve Allah'a saygı duyunuz ki merhamet olunasınız." (Hucurat: 9-10).
Dört başı mamur bir bayramı hak ettiğimizde elbette öylesine bayram gibi bayramları dillendiren ediplerimiz, şairlerimiz çıkacaktır.
Altmışına merdiven dayamış yazarlar olarak arzu ederiz ki o güzel günleri biz de görelim ve dört başı mamur bayram yazılarını biz de yazalım.
Gün doğmadan neler doğar, kim bilir belki de o güzel günler, o acısız ve sancısız günler, izzet ve şerefle ayağa dikileceğimiz günler, dünya kaynaklarının bir kaç ailenin elinden alınıp tüm insanlığa adilce paylaştırılacağı günler, mazlumların da güleceği günler, zalimlerin zulmüne son verileceği günler, yaratıcın vadettiği "hayaten tayyibeten", en güzel hayatın yaşanacağı günler belki yarın, belki yarından da yakındır.
Biz Ramazanda kazandığımız güzel hasletleri asla kaybetmeden, uykulara yenilmeden, çok çalışıp az uyuyarak ve dolayısıyla vakitleri çoğaltarak gayret edelim ki şeytanlar ve şeytanlaşmış insanlar bizi daha fazla kandırmaya devam etmesinler ve artık gözyaşları dinsin, insanlık huzura ersin.
Ne kadar isterdik şöyle demeyi; genelde bütün bir İslam alemi özelde ise cennet vatanımız Türkiye ağız tadı ile güzel bir Ramazan yaşadı şimdi de huzur içinde karşılayacağı bir bayrama hazırlanıyor.
Bir Kur'an ayı olan Ramazan'ı ağırlıklı olarak Kur'an'ı anlamaya yönelik hem bireysel hem de kitlesel olarak ciddi çalışmalara imzalar atıldı, gençler arasında hayat kitabını anlamaya yönelik yarışmalar yapıldı, ciddi bütçeler ayrıldı ve yerli yerinde harcandı diye yazmayı ne kadar arzu ederdik.
Bundan böyle İslam aleminde büyük fikirler oluşsun diye, büyük mütefekkirler yetişsin diye, konuştuğu zaman tüm dünyada dinlenen sahasında uzman ilim adamları yetişsin diye ciddi bütçeler, büyük kaynaklar ayrılmaya karar verildi demeyi candan ve gönülden arzu ederdik.
Dünya çapında hafızlar yetiştiği gibi halkın her kesiminden Kur'an'ı anlayan, etrafına anlatan, işten artakalan vakitlerini Kur'an'ı anlamaya ve yaşamaya harcayan guruplar oluşturuldu ve arı gibi çalışıyorlar diyebilseydik keşke.
Keşke şöyle yazabilseydik; hemen her İslam ülkesinde dünyanın dört bir yanına, yedi iklim dört bucağa yardımlar ulaştıran ciddi kuruluşlar Ramazan boyunca harıl harıl çalıştılar, hiçbir köşede aç ve açık bırakmadılar ve tüm İslam coğrafyasının bayramı huzur içinde karşılamasına zemin hazırladılar.
Dünya Müslümanları aralarında oluşturdukları ciddi komiteler aracılığı ile asla hiçbir mezhep farkı gözetmeden dünyanın hangi köşesinde Müslümanlar arasında bir kavga, bir kargaşa varsa oraya derhal yetiştiler ve Hucurat suresinin dokuzuncu ayetinin gereğini yaptılar ve kan dökülmesine mani oldular demeyi ne kadar isterdik:
"Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever.
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltiniz ve Allah'a saygı duyunuz ki merhamet olunasınız." (Hucurat: 9-10).
Dört başı mamur bir bayramı hak ettiğimizde elbette öylesine bayram gibi bayramları dillendiren ediplerimiz, şairlerimiz çıkacaktır.
Altmışına merdiven dayamış yazarlar olarak arzu ederiz ki o güzel günleri biz de görelim ve dört başı mamur bayram yazılarını biz de yazalım.
Gün doğmadan neler doğar, kim bilir belki de o güzel günler, o acısız ve sancısız günler, izzet ve şerefle ayağa dikileceğimiz günler, dünya kaynaklarının bir kaç ailenin elinden alınıp tüm insanlığa adilce paylaştırılacağı günler, mazlumların da güleceği günler, zalimlerin zulmüne son verileceği günler, yaratıcın vadettiği "hayaten tayyibeten", en güzel hayatın yaşanacağı günler belki yarın, belki yarından da yakındır.
Biz Ramazanda kazandığımız güzel hasletleri asla kaybetmeden, uykulara yenilmeden, çok çalışıp az uyuyarak ve dolayısıyla vakitleri çoğaltarak gayret edelim ki şeytanlar ve şeytanlaşmış insanlar bizi daha fazla kandırmaya devam etmesinler ve artık gözyaşları dinsin, insanlık huzura ersin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025