Gizli kalan herşey insanın merakını çeker.
4 Mayıs günü Dolmabahçe'de, Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Büyükanıt bir araya gelmişler ve yaklaşık iki saat boyunca başbaşa görüşmüşlerdi.Her yönüyle dikkatleri çeken bir görüşmeydi, zira son haftalarda, biri hükümetin lideri, diğeri ordunun lideri olan iki kişi medya üzerinden sürekli tartışmışlardı.Biri "Kuzey Irak'a girmek gerekir. Asker olarak, girersek olumlu sonuç alırız. Ancak hükümet yetki vermedi" diyor, diğeri "Asker yetki istesin, biz de verelim" diye yanıtlıyordu. Anormal bir durumla karşı karşıya idik...Toplum gerilmiş, Başbakan ile Genelkurmay Başkanının adeta çekişmelerini kaygı ve kuşku ile izliyordu. Sanki Asker, PKK terörünü bitirmek için Kuzey Irak'a girme yetkisi istiyor ancak hükümet korktuğundan dolayı yanaşmıyordu.Hatta bazıları, "Erdoğan Washington'a şirin görünmek için böyle hareket ediyor" diyordu. AKP'liler ise, Askerin hükümeti sıkıştırmak amacıyla böyle hareket ettiğini, aslında kendilerinin Kuzey Irak'a girmek istemediğini ileri sürüyorlardı.Cumhurbaşkanı da, araya girip tarafları uzlaşıya zorlamak yerine, kendi dünyasında yaşıyordu.Tam bir kargaşa yaşanıyordu.İşte böyle bir süreçte, Erdoğan ile Büyükanıt'ın bir araya gelmeleri ilginçti. İnsanları daha da meraklandıran, iki saatlik görüşmeden sonra, görüşmenin gizli tutulacağının açıklanmasıyla yetinilmesiydi. Gerçekten de gizli tutuldu. Türkiye gibi, hiçbirşeyin birkaç saatten fazla gizli kalmadığı bir ülkede, bu durum normal değildi. Aradan geçen onca zaman zarfında, Genelkurmay, yine bir iki açıklama, bir terör doruğu, bir MGK toplantısı ve en son 27 Haziran'daki basın brifinginde konuştu. Eğirdir'de dağ komando eğitim merkezindeki basın brifinginde dikkat ettim, Genelkurmay Başkanı iktidar ile ilişkilerde dikkatliydi. Sert cümleler kullanmadı, suçlamalarda bulunmadı. Tam aksine yumuşak bir tutum içine girdi. Hatta kamuoyunda bir beklenti yaratıldı. Birşeyler olacak da, ne olacağı anlaşılamayan bir beklenti.Anlaşılan, Dolmabahçe görüşmesinde belirli bir uzlaşıya varılmış. Karşılıklı suçlamalar ve medya üstünden tartışmaların, yarardan çok zarar verdirdiği anlaşılmış ki "ateşkes" ilan edilmiş.Mutlaka bu tutumda seçim hesapları da vardır.
Mehmet Ali Birand
4 Mayıs günü Dolmabahçe'de, Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Büyükanıt bir araya gelmişler ve yaklaşık iki saat boyunca başbaşa görüşmüşlerdi.Her yönüyle dikkatleri çeken bir görüşmeydi, zira son haftalarda, biri hükümetin lideri, diğeri ordunun lideri olan iki kişi medya üzerinden sürekli tartışmışlardı.Biri "Kuzey Irak'a girmek gerekir. Asker olarak, girersek olumlu sonuç alırız. Ancak hükümet yetki vermedi" diyor, diğeri "Asker yetki istesin, biz de verelim" diye yanıtlıyordu. Anormal bir durumla karşı karşıya idik...Toplum gerilmiş, Başbakan ile Genelkurmay Başkanının adeta çekişmelerini kaygı ve kuşku ile izliyordu. Sanki Asker, PKK terörünü bitirmek için Kuzey Irak'a girme yetkisi istiyor ancak hükümet korktuğundan dolayı yanaşmıyordu.Hatta bazıları, "Erdoğan Washington'a şirin görünmek için böyle hareket ediyor" diyordu. AKP'liler ise, Askerin hükümeti sıkıştırmak amacıyla böyle hareket ettiğini, aslında kendilerinin Kuzey Irak'a girmek istemediğini ileri sürüyorlardı.Cumhurbaşkanı da, araya girip tarafları uzlaşıya zorlamak yerine, kendi dünyasında yaşıyordu.Tam bir kargaşa yaşanıyordu.İşte böyle bir süreçte, Erdoğan ile Büyükanıt'ın bir araya gelmeleri ilginçti. İnsanları daha da meraklandıran, iki saatlik görüşmeden sonra, görüşmenin gizli tutulacağının açıklanmasıyla yetinilmesiydi. Gerçekten de gizli tutuldu. Türkiye gibi, hiçbirşeyin birkaç saatten fazla gizli kalmadığı bir ülkede, bu durum normal değildi. Aradan geçen onca zaman zarfında, Genelkurmay, yine bir iki açıklama, bir terör doruğu, bir MGK toplantısı ve en son 27 Haziran'daki basın brifinginde konuştu. Eğirdir'de dağ komando eğitim merkezindeki basın brifinginde dikkat ettim, Genelkurmay Başkanı iktidar ile ilişkilerde dikkatliydi. Sert cümleler kullanmadı, suçlamalarda bulunmadı. Tam aksine yumuşak bir tutum içine girdi. Hatta kamuoyunda bir beklenti yaratıldı. Birşeyler olacak da, ne olacağı anlaşılamayan bir beklenti.Anlaşılan, Dolmabahçe görüşmesinde belirli bir uzlaşıya varılmış. Karşılıklı suçlamalar ve medya üstünden tartışmaların, yarardan çok zarar verdirdiği anlaşılmış ki "ateşkes" ilan edilmiş.Mutlaka bu tutumda seçim hesapları da vardır.
Mehmet Ali Birand
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.