Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Ankara'da düzenlenen 'Kadın Konulu Dini Yayınlar' ana temalı Dini Yayınlar Kongresi'nin sonuç bildirisinde dikkat çekici maddeler yer aldı. Bildirgede, "Kadın konusunda savunmacı bir yaklaşımdan vazgeçilmeli, bunun yerine geleneğin temel çizgilerini koruyan ve günümüzün algılarını da göz ardı etmeyen bir yaklaşım benimsenmelidir" denildi
YENİ MESAJ - ANKARA
Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü tarafından 'Kadın Konulu Dini Yayınlar' ana teması çerçevesinde Ankara Dedeman Otel'de beşincisi düzenlenen Dini Yayınlar Kongresi önceki gün sona erdi. BaşbakanYardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, alanında isim yapmış bir çok bilim insanı ve tanınmış gazeteci-yazarın katılımıyla Cuma günü başlayan kongre, Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in deklere ettiği bildirgeyle sona erdi. İslam'ın kadın imgesinin, kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan iki asli unsur oluşunda odaklandığı bildirilen Sonuç Bildirgesi'nde, Müslüman toplumlarda kadın algısı ve tasavvuruna ilişkin kendi zaman ve coğrafyalarıyla kayıtlı kimi örneklerin, tâbi oldukları zaman ve mekanlar için anlamlı ve anlaşılabilir olmakla birlikte, bugün bu tecrübelerin yeniden okunmasına ve farklı açılardan yorumlanmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Bildirgede, günümüzde sıkça karşılaşılan cinsiyet ayrımı, taciz, aile içi şiddet ve kadının eğitimden mahrum bırakılması gibi sorunların giderilmesinde, gerçekliğin üzerini karartmak yerine soğukkanlı bir duyarlılıkla hakikatin ortaya çıkarılması için çaba sarfetmek gerektiği de vurgulandı.
Bildiride yer alan bazı maddeler* Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in Sünnetinde kadın, cinsiyet bağlamında değil insanlık düzleminde ele alınmıştır. Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet ayırımı ve karşıtlığına ilişkin söylemlerin, İslam'ın temel metinlerine yansıtılması anakronik bir yaklaşımın ürünüdür. * Özellikle popüler dini kaynaklarda yer alan kadının yaratılışına ilişkin mitoloji ve hurafe niteliğindeki tasvirler, kadına yönelik zayıflık ve eksiklik söylemi, fitne ve ayartıcılık ithamı, kadının erkek üzerinden tanımlanıp konumlandırılması İslam'ın özüyle bağdaşmamaktadır.* Bugün özellikle kadına ilişkin sorunlar, küresel ölçekte ve insanlığın ortak sorunları olmakla birlikte, bunların bir kısmının yerel şartlardan kaynaklandığı da unutulmamalıdır. Kadına dair yapılan çalışmalarda dahabütüncül bir bakış açısı sergilenmelidir. * Kur'an-ıKerim'in bugünkü kadın ayrımcılığına mesnet sayılabilecek biçimde öze sahip olduğuna ilişkin yaklaşımlar hiçbir şekilde onaylanamaz. Müslüman kadınlar ve erkekler Kur'anı Kerim'i kendilerine sunulan ilahi bir hidayet ve rahmet kitabı olarak görürler ve böyle inanırlar.* Kadın konusunda savunmacı bir yaklaşımdan vazgeçilmeli, bunun yerine geleneğin temel çizgilerini koruyan ve günümüzün algılarını da göz ardı etmeyen bir yaklaşım benimsenmelidir.* Sanal alemde ve görsel medyada kadın bir tüketim ve reklam unsuru olarak istismar edilmektedir. Görsel medyada kadın imgesi, kadını gerçek kimliğinden çok bir tüketim nesnesi biçiminde sunmakta, bu sunumda kimi zaman kadının cinselliği, kimi zaman kadının duygusallığı, kimi zaman da zaafları ön plana çıkarılarakkadın bir meta şeklinde ticari istismar konusu yapılmaktadır. * Kadına karşı cinsiyetçi ve ayrımcı bir dilin kullanılması, kadının metalaştırılması ve, tüketim nesnesi, namus cinayetleri ve her türlü şiddetin konusu haline getirilmesi hiçbir şekilde onaylanamaz. * Kadının hangi gerekçelerle olursa olsun, temellük edinilmesi, kimliksizleştirilmesi, toplumdan tecrit edilmesi yahut bir haz nesnesi olarak sunulması ve onurunun zedelenmesi asla kabul edilemez. * Son zamanlarda aile, özellikle medyadan beslenen popüler kültürün yol açtığı bir aşınmaya maruz bırakılmıştır. Kadın ve erkeğin aileyi kuran temel yapı taşları olduğunu destekleyen, ailenin erkek ve kadının ortak sorumluluk alanı olduğunu vurgulayan, aynı zamanda aileyi koruyan ve destekleyen yayınlara öncelikverilmelidir.* Dini programlar kadın izleyicinin televizyonda en çok görmek istediği programlar arasında ön sıralarda yer almaktadır. Bu programların içeriği belirlenirken kadın izleyicinin dini, kültürel ve eğitsel ihtiyaçları göz önünde tutulmalıdır.* Kadınla ilgili problemler bağlamında, İslam'ın temel kaynaklarının bizzat kendilerinin tartışma konusu yapılması ve bunun ısrarla sürdürülmesi anlamsızdır. Asıl yapılması gereken, sorunun gerçek temelleri üzerinde yoğunlaşmak, bu konuda sonuç alınabilir adımların atılabilmesi için uzun soluklu çalışmalara yönelmek, İslam'ın daha doğru bir şekilde anlaşılması için kalıplaşmış zihniyet yapılarını yeniden gözden geçirmek olmalıdır.
YENİ MESAJ - ANKARA
Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü tarafından 'Kadın Konulu Dini Yayınlar' ana teması çerçevesinde Ankara Dedeman Otel'de beşincisi düzenlenen Dini Yayınlar Kongresi önceki gün sona erdi. BaşbakanYardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, alanında isim yapmış bir çok bilim insanı ve tanınmış gazeteci-yazarın katılımıyla Cuma günü başlayan kongre, Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in deklere ettiği bildirgeyle sona erdi. İslam'ın kadın imgesinin, kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan iki asli unsur oluşunda odaklandığı bildirilen Sonuç Bildirgesi'nde, Müslüman toplumlarda kadın algısı ve tasavvuruna ilişkin kendi zaman ve coğrafyalarıyla kayıtlı kimi örneklerin, tâbi oldukları zaman ve mekanlar için anlamlı ve anlaşılabilir olmakla birlikte, bugün bu tecrübelerin yeniden okunmasına ve farklı açılardan yorumlanmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Bildirgede, günümüzde sıkça karşılaşılan cinsiyet ayrımı, taciz, aile içi şiddet ve kadının eğitimden mahrum bırakılması gibi sorunların giderilmesinde, gerçekliğin üzerini karartmak yerine soğukkanlı bir duyarlılıkla hakikatin ortaya çıkarılması için çaba sarfetmek gerektiği de vurgulandı.
Bildiride yer alan bazı maddeler* Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in Sünnetinde kadın, cinsiyet bağlamında değil insanlık düzleminde ele alınmıştır. Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet ayırımı ve karşıtlığına ilişkin söylemlerin, İslam'ın temel metinlerine yansıtılması anakronik bir yaklaşımın ürünüdür. * Özellikle popüler dini kaynaklarda yer alan kadının yaratılışına ilişkin mitoloji ve hurafe niteliğindeki tasvirler, kadına yönelik zayıflık ve eksiklik söylemi, fitne ve ayartıcılık ithamı, kadının erkek üzerinden tanımlanıp konumlandırılması İslam'ın özüyle bağdaşmamaktadır.* Bugün özellikle kadına ilişkin sorunlar, küresel ölçekte ve insanlığın ortak sorunları olmakla birlikte, bunların bir kısmının yerel şartlardan kaynaklandığı da unutulmamalıdır. Kadına dair yapılan çalışmalarda dahabütüncül bir bakış açısı sergilenmelidir. * Kur'an-ıKerim'in bugünkü kadın ayrımcılığına mesnet sayılabilecek biçimde öze sahip olduğuna ilişkin yaklaşımlar hiçbir şekilde onaylanamaz. Müslüman kadınlar ve erkekler Kur'anı Kerim'i kendilerine sunulan ilahi bir hidayet ve rahmet kitabı olarak görürler ve böyle inanırlar.* Kadın konusunda savunmacı bir yaklaşımdan vazgeçilmeli, bunun yerine geleneğin temel çizgilerini koruyan ve günümüzün algılarını da göz ardı etmeyen bir yaklaşım benimsenmelidir.* Sanal alemde ve görsel medyada kadın bir tüketim ve reklam unsuru olarak istismar edilmektedir. Görsel medyada kadın imgesi, kadını gerçek kimliğinden çok bir tüketim nesnesi biçiminde sunmakta, bu sunumda kimi zaman kadının cinselliği, kimi zaman kadının duygusallığı, kimi zaman da zaafları ön plana çıkarılarakkadın bir meta şeklinde ticari istismar konusu yapılmaktadır. * Kadına karşı cinsiyetçi ve ayrımcı bir dilin kullanılması, kadının metalaştırılması ve, tüketim nesnesi, namus cinayetleri ve her türlü şiddetin konusu haline getirilmesi hiçbir şekilde onaylanamaz. * Kadının hangi gerekçelerle olursa olsun, temellük edinilmesi, kimliksizleştirilmesi, toplumdan tecrit edilmesi yahut bir haz nesnesi olarak sunulması ve onurunun zedelenmesi asla kabul edilemez. * Son zamanlarda aile, özellikle medyadan beslenen popüler kültürün yol açtığı bir aşınmaya maruz bırakılmıştır. Kadın ve erkeğin aileyi kuran temel yapı taşları olduğunu destekleyen, ailenin erkek ve kadının ortak sorumluluk alanı olduğunu vurgulayan, aynı zamanda aileyi koruyan ve destekleyen yayınlara öncelikverilmelidir.* Dini programlar kadın izleyicinin televizyonda en çok görmek istediği programlar arasında ön sıralarda yer almaktadır. Bu programların içeriği belirlenirken kadın izleyicinin dini, kültürel ve eğitsel ihtiyaçları göz önünde tutulmalıdır.* Kadınla ilgili problemler bağlamında, İslam'ın temel kaynaklarının bizzat kendilerinin tartışma konusu yapılması ve bunun ısrarla sürdürülmesi anlamsızdır. Asıl yapılması gereken, sorunun gerçek temelleri üzerinde yoğunlaşmak, bu konuda sonuç alınabilir adımların atılabilmesi için uzun soluklu çalışmalara yönelmek, İslam'ın daha doğru bir şekilde anlaşılması için kalıplaşmış zihniyet yapılarını yeniden gözden geçirmek olmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.