Evet sayın okuyucular yazıya neden böyle bir başlık attım?
Çünkü Beşiktaş önemli bir galibiyet elde etti ama bunu çok zorlanarak elde etti.
Şimdi Beşiktaş'ın kazandığı bu karşılaşma eşi benzeri görülmemiş bir zafer havası ile verilecek.
Kimin karşısında? Artık efsane olduğu geçmişteki halinden çok uzak olan Dinamo Kiev karşısında.
Dahası Dinamo Kiev zaman içinde bir köy takımına dönüşmüş.
Başında ise köy takımlarının büyük hocası Lucescu var. Aklı fikri hâlâ Türkiye'de İstanbul'un dünya markası büyüklerini çalıştırmakta.
Ah bir fırsat gelse de bir teklif olsa diye yanıp tutuşuyor hâlâ. O iş o kadar kolay değil bay Lucescu.
Sen o takımları kaldıramazsın. Altlarında ezilirsin. Nitekim ezildin de. Beşiktaş anlamsız yere çok zorlanarak olsa da Kiev'i deplasmanda 2-3 yendi.
Evet Beşiktaş maça istediği gibi başlayamadı.
Özellikle maç boyunca gerek sağ gerekse de sol beklerinin hatalarına bir çözüm üretemedi.
Beşiktaş'ın kötü başlamasına sebep topa sahip olmaması ve bunun da nedeni Salih Uçan idi.
Bu ilk bölümlerde Salih'in isabetli pası yoktu. İsabetli pası olmadığı gibi ayağındaki topu defalarca rakibe kaptırdı.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi Gedson Fernandes ayağındaki topa sahip olamıyor ve topla birlikte taca falan çıkıp duruyor idi.
Beşiktaş'ın ilk organize hücumu 20'de geldi. Bu hücumda kendinin ne olduğunu hatırlayan Gedson'un büyük katkısı vardı.
Fakat bu çabalar bile Beşiktaş'ı diriltmedi. Bereket Beşiktaş bir penaltı kazandı ve Aboubakar klas bir vuruşla bu penaltıyı golle sonuçlandırdı.
Devrenin sonuna doğru Salih toparlanınca Beşiktaş da toparlandı.
İkinci yarı da Beşiktaş için iyi başlamadı. Nitekim 60'ta Kiev golü buldu.
Bu golde önce sol bek Zainutdinov'un sonra sağ kanat oyuncuları Rosier ve Onur'un büyük hataları vardı.
İlki karşı kanada pası engelleyemedi. Diğerleri ise sol tarafa bakmaktan kendi kanatlarını unuttu.
Sonuç Beşiktaş kalesinde gol. Neyse ki 64'te Beşiktaş'ın kullandığı köşe vuruşuna çok iyi hareketlenerek yükselen Colley golü attı.
Yine de Beşiktaş canlanmadı ve kalesinde ikinci bir gol gördü.
Bu golde de sağ tarafta peş peşe çalım yiyen Rashica ve Amir'in büyük hataları vardı.
Fakat enteresandır attığı gollerden sonra kendine gelemeyen Beşiktaş yediği ikinci golden sonra kendine geldi.
Toparlanan Beşiktaş'ı sürükleyen Gedson Fernandes oldu. Takımı ateşledi.
Son on dakikada Beşiktaş ortaya öyle bir performans koydu ki müsabakayı kazanacağı belli olmuştu.
Galibiyeti getiren golü Zainutdinov attı ama ona asisti yapan Rashica'nın katkısı da büyüktü.
18 içinde rakibine attığı çalım golü getiren hareket idi.
Tabii bu elbette önemli bir galibiyet. Fakat Beşiktaş'ın bu kadar kötü oynaması ve sadece son 10 dakikada açılması maalesef eleştiriyi gerektiriyor.
Bakın artık şunu anlamalıyız. Dinamo Kiev gibi takımlar bizim herhangi bir takımımızın rakibi falan olamaz.
Neden böyle istenmeyen oyunlar ve performanslar sergiliyoruz? Nedeni belli.
Çünkü takımlarımızı bu maçlara hazırlayan ekiplerin kafalarında hala bu takımlar muazzam takımlar.
Hayır efendim öyle değil. Bunlar bize rakip olacak takımlar falan değil. Bunu çözersek zaferlerimiz iyi futbol ile taçlanır.
Yoksa böyle zorlana zorlana kazanılan galibiyetlerin bir anlamı yok.
Çünkü Beşiktaş önemli bir galibiyet elde etti ama bunu çok zorlanarak elde etti.
Şimdi Beşiktaş'ın kazandığı bu karşılaşma eşi benzeri görülmemiş bir zafer havası ile verilecek.
Kimin karşısında? Artık efsane olduğu geçmişteki halinden çok uzak olan Dinamo Kiev karşısında.
Dahası Dinamo Kiev zaman içinde bir köy takımına dönüşmüş.
Başında ise köy takımlarının büyük hocası Lucescu var. Aklı fikri hâlâ Türkiye'de İstanbul'un dünya markası büyüklerini çalıştırmakta.
Ah bir fırsat gelse de bir teklif olsa diye yanıp tutuşuyor hâlâ. O iş o kadar kolay değil bay Lucescu.
Sen o takımları kaldıramazsın. Altlarında ezilirsin. Nitekim ezildin de. Beşiktaş anlamsız yere çok zorlanarak olsa da Kiev'i deplasmanda 2-3 yendi.
Evet Beşiktaş maça istediği gibi başlayamadı.
Özellikle maç boyunca gerek sağ gerekse de sol beklerinin hatalarına bir çözüm üretemedi.
Beşiktaş'ın kötü başlamasına sebep topa sahip olmaması ve bunun da nedeni Salih Uçan idi.
Bu ilk bölümlerde Salih'in isabetli pası yoktu. İsabetli pası olmadığı gibi ayağındaki topu defalarca rakibe kaptırdı.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi Gedson Fernandes ayağındaki topa sahip olamıyor ve topla birlikte taca falan çıkıp duruyor idi.
Beşiktaş'ın ilk organize hücumu 20'de geldi. Bu hücumda kendinin ne olduğunu hatırlayan Gedson'un büyük katkısı vardı.
Fakat bu çabalar bile Beşiktaş'ı diriltmedi. Bereket Beşiktaş bir penaltı kazandı ve Aboubakar klas bir vuruşla bu penaltıyı golle sonuçlandırdı.
Devrenin sonuna doğru Salih toparlanınca Beşiktaş da toparlandı.
İkinci yarı da Beşiktaş için iyi başlamadı. Nitekim 60'ta Kiev golü buldu.
Bu golde önce sol bek Zainutdinov'un sonra sağ kanat oyuncuları Rosier ve Onur'un büyük hataları vardı.
İlki karşı kanada pası engelleyemedi. Diğerleri ise sol tarafa bakmaktan kendi kanatlarını unuttu.
Sonuç Beşiktaş kalesinde gol. Neyse ki 64'te Beşiktaş'ın kullandığı köşe vuruşuna çok iyi hareketlenerek yükselen Colley golü attı.
Yine de Beşiktaş canlanmadı ve kalesinde ikinci bir gol gördü.
Bu golde de sağ tarafta peş peşe çalım yiyen Rashica ve Amir'in büyük hataları vardı.
Fakat enteresandır attığı gollerden sonra kendine gelemeyen Beşiktaş yediği ikinci golden sonra kendine geldi.
Toparlanan Beşiktaş'ı sürükleyen Gedson Fernandes oldu. Takımı ateşledi.
Son on dakikada Beşiktaş ortaya öyle bir performans koydu ki müsabakayı kazanacağı belli olmuştu.
Galibiyeti getiren golü Zainutdinov attı ama ona asisti yapan Rashica'nın katkısı da büyüktü.
18 içinde rakibine attığı çalım golü getiren hareket idi.
Tabii bu elbette önemli bir galibiyet. Fakat Beşiktaş'ın bu kadar kötü oynaması ve sadece son 10 dakikada açılması maalesef eleştiriyi gerektiriyor.
Bakın artık şunu anlamalıyız. Dinamo Kiev gibi takımlar bizim herhangi bir takımımızın rakibi falan olamaz.
Neden böyle istenmeyen oyunlar ve performanslar sergiliyoruz? Nedeni belli.
Çünkü takımlarımızı bu maçlara hazırlayan ekiplerin kafalarında hala bu takımlar muazzam takımlar.
Hayır efendim öyle değil. Bunlar bize rakip olacak takımlar falan değil. Bunu çözersek zaferlerimiz iyi futbol ile taçlanır.
Yoksa böyle zorlana zorlana kazanılan galibiyetlerin bir anlamı yok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.