Dilin ibadeti Allah’ı zikretmektir
Ebu’l-Hasan el-ZencanT (r.a.) der ki: “ibadet binasının temeli üç direk üzerinde oturur: Göz, kalp ve dil. Gözün ibadeti, ibret almaktır. Kalbin; düşünmek ve duymakladır. Dilin ise doğru konuşmak ve zikrullahtır”
27.01.2024 16:42:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
Sehl (r.a.) der ki: "Allah'ı sevmenin alâmeti Kur'an-ı Kerim'i sevmektir. Allah ve Kur'an sevgisinin alâmeti ise Peygamber'i (s.a.v.) sevmektir. Peygamber (s.a.v.) sevgisinin alâmeti ise sünneti sevmektir. Sünneti sevmenin alâmeti ise, ahireti sevmektir. Ahireti sevmenin alâmeti ise dünyadan hoşlanmamaktır. Dünyadan hoşlanmamanın alâmeti de ahiret azığı olabilecek kadarının dışında onun varlığından uzak durmaktır."
Ebu'l-Hasan el-Zencanî (r.a.) der ki: "İbadet binasının temeli üç direk üzerinde oturur. Göz, kalp ve dil. Gözün ibadeti, ibret almakladır. Kalbin ibadeti, düşünmek ve duymakladır. Dilin ibadeti ise doğru konuşmak ve Allah'ı zikretmekle olur. Nitekim
Allah şöyle buyurur: Ey iman edenler! Allah'ı çok çok zikrediniz. O'nu sabah-akşam noksan sıfatlardan tenzih ediniz."
Anlatıldığına göre bir gün Abdullah ile Ahmed ibn-i Hab bir yerde birlikte bulunuyorlardı. Bu arada Ahmed ibn-i Hab yerden bir ot kopardı. Bunun üzerine Abdullah ona dedi ki: "Bu hareket sana beş şeye mal oldu: 1- Bu hareketle kalbini Allah'ı tesbih etmekten alıkoydun. 2- Bu hareketle kendini Allah'ın zikrinden başka bir işle oyalanmaya alıştırdın. 3- Bu hareketinle başkalarının da aynı davranışta bulunmalarına önayak oldun. 4- O ot parçasını Allah'ı tesbih etmekten alıkoydun. 5- Bu hareketinle Kıyamet günü Allah'a kendi aleyhinde bir delil meydana getirdin." (Revmak-ül Mucanis'te böyle anlatılmıştır).
Sırrî (r.a.) der ki: "Bir gün Gürcanî'yi kavrulmuş un yutarken gördüm, 'Neden başka bir şey yemiyorsun?' diye sordum, bana, 'Yiyeceği çiğnemek ile yutmak arasında yetmiş tesbihlik bir zaman geçtiğini hesap ettim, o yüzden kırk yıldır hiç ekmek çiğnemedim' dedi."
Nakledildiğine göre, Sehl ibn-i Abdullah on beş günde bir yemek yerdi. Bütün Ramazan ayı boyunca sadece bir kere yemek yerdi. Bazen yetmiş gün geçer de hiç yemek yemediği olurdu. Yemek yediği zaman zayıflar, aç kalınca kuvvetlendiği görülürdü. Mescid-i Haram'da otuz yıl Ebu Hammad el-Esved'e komşu oldu da yerken veya içerken hiç görülmedi, her an Allah'ı zikrederdi."
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Sehl (r.a.) der ki: "Allah'ı sevmenin alâmeti Kur'an-ı Kerim'i sevmektir. Allah ve Kur'an sevgisinin alâmeti ise Peygamber'i (s.a.v.) sevmektir. Peygamber (s.a.v.) sevgisinin alâmeti ise sünneti sevmektir. Sünneti sevmenin alâmeti ise, ahireti sevmektir. Ahireti sevmenin alâmeti ise dünyadan hoşlanmamaktır. Dünyadan hoşlanmamanın alâmeti de ahiret azığı olabilecek kadarının dışında onun varlığından uzak durmaktır."
Ebu'l-Hasan el-Zencanî (r.a.) der ki: "İbadet binasının temeli üç direk üzerinde oturur. Göz, kalp ve dil. Gözün ibadeti, ibret almakladır. Kalbin ibadeti, düşünmek ve duymakladır. Dilin ibadeti ise doğru konuşmak ve Allah'ı zikretmekle olur. Nitekim
Allah şöyle buyurur: Ey iman edenler! Allah'ı çok çok zikrediniz. O'nu sabah-akşam noksan sıfatlardan tenzih ediniz."
Anlatıldığına göre bir gün Abdullah ile Ahmed ibn-i Hab bir yerde birlikte bulunuyorlardı. Bu arada Ahmed ibn-i Hab yerden bir ot kopardı. Bunun üzerine Abdullah ona dedi ki: "Bu hareket sana beş şeye mal oldu: 1- Bu hareketle kalbini Allah'ı tesbih etmekten alıkoydun. 2- Bu hareketle kendini Allah'ın zikrinden başka bir işle oyalanmaya alıştırdın. 3- Bu hareketinle başkalarının da aynı davranışta bulunmalarına önayak oldun. 4- O ot parçasını Allah'ı tesbih etmekten alıkoydun. 5- Bu hareketinle Kıyamet günü Allah'a kendi aleyhinde bir delil meydana getirdin." (Revmak-ül Mucanis'te böyle anlatılmıştır).
Sırrî (r.a.) der ki: "Bir gün Gürcanî'yi kavrulmuş un yutarken gördüm, 'Neden başka bir şey yemiyorsun?' diye sordum, bana, 'Yiyeceği çiğnemek ile yutmak arasında yetmiş tesbihlik bir zaman geçtiğini hesap ettim, o yüzden kırk yıldır hiç ekmek çiğnemedim' dedi."
Nakledildiğine göre, Sehl ibn-i Abdullah on beş günde bir yemek yerdi. Bütün Ramazan ayı boyunca sadece bir kere yemek yerdi. Bazen yetmiş gün geçer de hiç yemek yemediği olurdu. Yemek yediği zaman zayıflar, aç kalınca kuvvetlendiği görülürdü. Mescid-i Haram'da otuz yıl Ebu Hammad el-Esved'e komşu oldu da yerken veya içerken hiç görülmedi, her an Allah'ı zikrederdi."
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.