‘Dil terapisinin zamanlaması önemli’
Çocuklarda 0-3 yaş aralığının kritik bir dönem olduğunu vurgulayan Dil ve Konuşma Terapisti Sena Bozan, “Dil gecikmesinin kronik bir hal almaması için konuşma ve dil terapisinin zamanlaması önemlidir” dedi
11.06.2020 02:30:00





Dil ve Konuşma Terapisti Sena Bozan, çocuklarda 0-3 yaş aralığının kritik bir dönem olduğunu belirterek, dil ve konuşma terapisinin zamanlamasına dikkat çekti.
Gecikmiş konuşma, konuşma bozukluğu/artikülasyon bozukluğu, kekemelik, afazi, dizartri (travma veya inme sonrası edinilmiş dil ve konuşma bozuklukları), ses kısıklığı/bozukluğu, yutma/yeme bozukluğu, yarık damak-dudak gibi sorunları olan kişilerin uzman kişilerden yardım alması gerektiği ifade ediliyor.
Bozan, bu bozukluklara erken müdahale edilmediğinde bireyin sosyal-duygusal gelişiminde, bilişsel gelişiminde, dil gelişiminde, arkadaşlık ilişkilerinde, akademik becerilerinde geri kalabileceğini ve var olan problemin kronik bir duruma dönüşebileceğini vurguladı.
0-3 yaş arası kritik bir dönem
Dil ve konuşma terapistlerinin iletişim, dil, konuşma, ses ve yutma bozukluklarında kişiye uygun terapi sürecini planlayarak yürüttüğüne işaret eden Bozan, dil ve konuşma bozukluklarıyla ilgili bilgi verdi.
Bozan, "Gecikmiş konuşma herhangi bir ön tanıya (otizm, down sendromu) bağlı olarak veya bir tanıya bağlı olmadan da görülebilir. Bir yaşındaki bir çocuğun tekli kelimeler kullanması, 1,5-2 yaşlarında en az 50 adet sözcük dağarcığına sahip olması ve iki kelimeli cümleler kurabilmesi, 2,5-3 yaş civarında 2-3 kelimelik cümleler kurabilmesi, 4 yaşında bir çocuğun ise anlamlı ve dil bilgisi kurallarına uygun uzun cümleler kurması beklenir.
0-3 yaş arası dil gelişimi açısından kritik bir dönemdir. Bu süreçte plastisite (beyin gelişimi) yoğun olacağı için yapılan erken müdahaleler, en iyi sonuçları almamızı sağlar. Kritik dönemi atlarsak dil gecikmesi kronik bir hâl alarak bireyin birçok alanda geri kalmasına neden olabilir" dedi.
Erken müdahale edilmeli
Bozan açıklamasında ayrıca şunları dile getirdi:
"Belli sesleri söyleyememe veya anlaşılır olmayan konuşma şeklinde karşımıza çıkar. 4 yaşında bir çocuğun söylediklerinin yüzde 100 anlaşılması beklenir. Erken müdahale edildiğinde yeni öğrenilen sesin genellenmesi daha kolay olacaktır. Çocuklarda yapılan artikülasyon bozukluğu terapilerinde, artikülasyon bozukluğu olan yetişkinlere göre daha hızlı sonuç alırız.
Yarık damak dudaklı bireyler de dil ve konuşma bozukluğu açısından risk grubundadır. Yarık damak dudaklı dünyaya gelen bebek, doğduğundan itibaren bir dil ve konuşma terapistinin kontrolünde olması gerekir.
Kekemelik konuşma sırasında ortaya çıkan akıcısızlıklardır. Kekemelikte erken müdahale, konuşmadaki akıcısızlıkların kronikleşmesini ve bireye yapacağı olumsuz etkileri önlemek açısından çok önemlidir. Terapi şekli ve ilerleyişi kişinin yaşına, çevresine, kekemelik derecesine göre belirlenir.
Kafa travması, beyin kanaması, inme vb. nedenlerle beyindeki dil ve konuşma ile ilgili alanlarda meydana gelen hasar nedeniyle dil ve konuşma bozukluğu oluşur. Geçirilen kazadan hemen sonra (erken dönemde) müdahale çok önemlidir. Erken müdahale etmeyip geciktiğimiz takdirde, kullanılmayan beyin bölgeleri işlevini yitirip, bireyin konuşma yetisini kaybetmesine veya eskisi gibi işlevsel konuşamamasına neden olur." İHA
Gecikmiş konuşma, konuşma bozukluğu/artikülasyon bozukluğu, kekemelik, afazi, dizartri (travma veya inme sonrası edinilmiş dil ve konuşma bozuklukları), ses kısıklığı/bozukluğu, yutma/yeme bozukluğu, yarık damak-dudak gibi sorunları olan kişilerin uzman kişilerden yardım alması gerektiği ifade ediliyor.
Bozan, bu bozukluklara erken müdahale edilmediğinde bireyin sosyal-duygusal gelişiminde, bilişsel gelişiminde, dil gelişiminde, arkadaşlık ilişkilerinde, akademik becerilerinde geri kalabileceğini ve var olan problemin kronik bir duruma dönüşebileceğini vurguladı.
0-3 yaş arası kritik bir dönem
Dil ve konuşma terapistlerinin iletişim, dil, konuşma, ses ve yutma bozukluklarında kişiye uygun terapi sürecini planlayarak yürüttüğüne işaret eden Bozan, dil ve konuşma bozukluklarıyla ilgili bilgi verdi.
Bozan, "Gecikmiş konuşma herhangi bir ön tanıya (otizm, down sendromu) bağlı olarak veya bir tanıya bağlı olmadan da görülebilir. Bir yaşındaki bir çocuğun tekli kelimeler kullanması, 1,5-2 yaşlarında en az 50 adet sözcük dağarcığına sahip olması ve iki kelimeli cümleler kurabilmesi, 2,5-3 yaş civarında 2-3 kelimelik cümleler kurabilmesi, 4 yaşında bir çocuğun ise anlamlı ve dil bilgisi kurallarına uygun uzun cümleler kurması beklenir.
0-3 yaş arası dil gelişimi açısından kritik bir dönemdir. Bu süreçte plastisite (beyin gelişimi) yoğun olacağı için yapılan erken müdahaleler, en iyi sonuçları almamızı sağlar. Kritik dönemi atlarsak dil gecikmesi kronik bir hâl alarak bireyin birçok alanda geri kalmasına neden olabilir" dedi.
Erken müdahale edilmeli
Bozan açıklamasında ayrıca şunları dile getirdi:
"Belli sesleri söyleyememe veya anlaşılır olmayan konuşma şeklinde karşımıza çıkar. 4 yaşında bir çocuğun söylediklerinin yüzde 100 anlaşılması beklenir. Erken müdahale edildiğinde yeni öğrenilen sesin genellenmesi daha kolay olacaktır. Çocuklarda yapılan artikülasyon bozukluğu terapilerinde, artikülasyon bozukluğu olan yetişkinlere göre daha hızlı sonuç alırız.
Yarık damak dudaklı bireyler de dil ve konuşma bozukluğu açısından risk grubundadır. Yarık damak dudaklı dünyaya gelen bebek, doğduğundan itibaren bir dil ve konuşma terapistinin kontrolünde olması gerekir.
Kekemelik konuşma sırasında ortaya çıkan akıcısızlıklardır. Kekemelikte erken müdahale, konuşmadaki akıcısızlıkların kronikleşmesini ve bireye yapacağı olumsuz etkileri önlemek açısından çok önemlidir. Terapi şekli ve ilerleyişi kişinin yaşına, çevresine, kekemelik derecesine göre belirlenir.
Kafa travması, beyin kanaması, inme vb. nedenlerle beyindeki dil ve konuşma ile ilgili alanlarda meydana gelen hasar nedeniyle dil ve konuşma bozukluğu oluşur. Geçirilen kazadan hemen sonra (erken dönemde) müdahale çok önemlidir. Erken müdahale etmeyip geciktiğimiz takdirde, kullanılmayan beyin bölgeleri işlevini yitirip, bireyin konuşma yetisini kaybetmesine veya eskisi gibi işlevsel konuşamamasına neden olur." İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.