Amerika'daki ailelerine kavuşamayacaklarını, yaşadıkları mahallede kız arkadaşlarıyla flört edemeyeceklerini, barlarda bira yudumlayamayacaklarını kara kara düşünmeye başlayan Irak'taki Amerikan askerlerinin psikolojileri çökmüş durumda. Bunu bizler değil, conilerin tedavisini sürdürmekte olan doktorlar ve psikologlar söylüyor.
Amerikan askerleri işgalin sıcak çatışmalarında bile bu kadar aciz kalmadılar. Sıcak çatışmalar bitti,Saddam sırra kadem bastı ama, kaynağı tam olarak kestirilemeyen yeni bir şiddet dalgası başladı Irak'ta.
Amerikan askerleri kontrolleri altında tuttukları başkent Bağdat'ta bile, işgal sırasında verdikleri zaiyattan daha fazla zaiyat vermiş durumdalar. Arkadaşlarının gözleri önünde saldırıya uğramasını izlemekten öte birşey yapamayan askerler, ikinci Vietnam sendromunu yaşamaktalar. Savunma Bakanlığı Pentagon ve Başkan Bush, her ne kadar "yok öyle şey''deseler de durum ne yazık ki öyle.
Son bir haftada öldürülen amerikan askerleri yirmiyi geçti. Düşman tam enselerinde. Saldırının ne zaman ve kimler tarafından gerçekleştirileceği belli değil. Hayaletle savaştıklarını vurgulayan Amerikalı askerler Iraklılar'ın söylediklerine göre gruplar halinde kaçmaya başladılar. Evet, zoru gören coniler biran evvel bu ülkeden kaçmanın hesabını yapıyorlar. Amerikan yetkilileri ve Kürt Liderler dışında herkes bunun böyle olduğunun bilincinde. Hatırlayacak olursanız, KYB lideri Talabani ve KDP lideri Barzani, yayınladıkları ortak yazılarda "Amerikan askerlerine yönelik şiddetli bir baskı olmadığı''nı deklare etmişlerdi. Ortaya konan bu pembe tablonun hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. Amerikalılar'ın bölgede verdikleri ölüm kalım mücadelesi bazı organ ve yetkililerce elimine edilmeye çalışılıyor. Amerikalı aileler ise çocuklarının tabutunun kapılarının önüne getirildiğinde durumu kavrıyorlar.
Dün de üç Amerikan askeri Irak'ta öldürüldü. Haberin duyulmasından kısa bir süre sonra da Amerikan Başkanı Bush seslendi: "Irak'taki saldırılara karşı daha sert karşılık vereceğiz''
Ama Başkan Bush şunu bilmiyor: Irak'taki gizli saldırıların asıl kaynağı bu bölgede uygulanan ve sınırı aşan askeri saldırılardı. Coniler'in Iraklı sivillere yönelik gayri meşru ve insanlık dışı uygulamaları adeta bumerang etkisi yapmıştı.
Bölgede hayvan ismi verilerek gerçekleştirilen operasyonlar, halkın tepki vermesinde bardağı taşıran son damla olmuştu. Evler basılıyor, kadınlar çocuklar tartaklanıyor, ihtiyarlar çırılçıplak yerlerde süründürülüyor...
Amerikan askerleri Irak'ta adeta çamura saplanmış durumda. Bu bataklıktan çıkmak için açılım göstermesi gereken Amerika ise körüklemekten öte birşey yapmıyor.
Irak'ta şiddet pek kesilecek görülmüyor. Amerika tarafından bölgeye dair atılan adımlardan bunu kestirebilmek hiç de zor değil.
Hollywood'ın gangster filmleriyle, Marlyn Monroe posterleriyle ve bira şişelerinin kapaklarıyla kendilerini avutmaya çalışan Amerikan askerlerine üzülmemek elde değil.
Amerikan askerleri işgalin sıcak çatışmalarında bile bu kadar aciz kalmadılar. Sıcak çatışmalar bitti,Saddam sırra kadem bastı ama, kaynağı tam olarak kestirilemeyen yeni bir şiddet dalgası başladı Irak'ta.
Amerikan askerleri kontrolleri altında tuttukları başkent Bağdat'ta bile, işgal sırasında verdikleri zaiyattan daha fazla zaiyat vermiş durumdalar. Arkadaşlarının gözleri önünde saldırıya uğramasını izlemekten öte birşey yapamayan askerler, ikinci Vietnam sendromunu yaşamaktalar. Savunma Bakanlığı Pentagon ve Başkan Bush, her ne kadar "yok öyle şey''deseler de durum ne yazık ki öyle.
Son bir haftada öldürülen amerikan askerleri yirmiyi geçti. Düşman tam enselerinde. Saldırının ne zaman ve kimler tarafından gerçekleştirileceği belli değil. Hayaletle savaştıklarını vurgulayan Amerikalı askerler Iraklılar'ın söylediklerine göre gruplar halinde kaçmaya başladılar. Evet, zoru gören coniler biran evvel bu ülkeden kaçmanın hesabını yapıyorlar. Amerikan yetkilileri ve Kürt Liderler dışında herkes bunun böyle olduğunun bilincinde. Hatırlayacak olursanız, KYB lideri Talabani ve KDP lideri Barzani, yayınladıkları ortak yazılarda "Amerikan askerlerine yönelik şiddetli bir baskı olmadığı''nı deklare etmişlerdi. Ortaya konan bu pembe tablonun hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. Amerikalılar'ın bölgede verdikleri ölüm kalım mücadelesi bazı organ ve yetkililerce elimine edilmeye çalışılıyor. Amerikalı aileler ise çocuklarının tabutunun kapılarının önüne getirildiğinde durumu kavrıyorlar.
Dün de üç Amerikan askeri Irak'ta öldürüldü. Haberin duyulmasından kısa bir süre sonra da Amerikan Başkanı Bush seslendi: "Irak'taki saldırılara karşı daha sert karşılık vereceğiz''
Ama Başkan Bush şunu bilmiyor: Irak'taki gizli saldırıların asıl kaynağı bu bölgede uygulanan ve sınırı aşan askeri saldırılardı. Coniler'in Iraklı sivillere yönelik gayri meşru ve insanlık dışı uygulamaları adeta bumerang etkisi yapmıştı.
Bölgede hayvan ismi verilerek gerçekleştirilen operasyonlar, halkın tepki vermesinde bardağı taşıran son damla olmuştu. Evler basılıyor, kadınlar çocuklar tartaklanıyor, ihtiyarlar çırılçıplak yerlerde süründürülüyor...
Amerikan askerleri Irak'ta adeta çamura saplanmış durumda. Bu bataklıktan çıkmak için açılım göstermesi gereken Amerika ise körüklemekten öte birşey yapmıyor.
Irak'ta şiddet pek kesilecek görülmüyor. Amerika tarafından bölgeye dair atılan adımlardan bunu kestirebilmek hiç de zor değil.
Hollywood'ın gangster filmleriyle, Marlyn Monroe posterleriyle ve bira şişelerinin kapaklarıyla kendilerini avutmaya çalışan Amerikan askerlerine üzülmemek elde değil.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005