Çin'le güçlü ortaklık dönemi
Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi Asya-Pasifik Araştırmaları Uzmanı Kadir Temiz, Yeni İpek Yolu Projesi'yle Çin ile Türkiye arasındaki ilişkinin siyasi ayağının biraz daha fazla önem arz ettiğini söyledi. Doğu Asya uzmanı Dr. Ümit Alperen ise Türkiye ile Çin'in Asya'nın güvenliği ve istikrarının ana sürükleyicileri olabileceğini açıkladı
13.05.2017 00:00:00
EKONOMİ SERVİSİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping'in daveti üzerine Pekin'de düzenlenecek "Kuşak ve Yol Zirvesi"ne katılımını değerlendiren uzmanlar, Türkiye-Çin arasında başlayan ilişkilerin stratejik iş birliği düzeyinden güçlü ortaklık düzeyine çıkacağı görüşünde birleşti. Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi Asya-Pasifik Araştırmaları Uzmanı Kadir Temiz, 'Yeni İpek Yolu Projesi'nin Çin ile Türkiye arasında ekonomi merkezli bir ilişki kurduğunu belirterek, "Ancak ilişkinin siyasi ayağı biraz daha fazla önem arz ediyor" dedi. Son yıllarda Çin'in Suriye'de dış müdahalelere karşı tavır aldığını vurgulayan Temiz, "Çin, Ortadoğu'ya ciddi şekilde bağımlı ve tabii Ortadoğu'da dolayısıyla petrol tedarik zincirini etkileyecek istikrarsızlık alanlarında da müdahil olmak istiyor" değerlendirmesini yaptı. İpek Yolu gibi projelerde Çin'in liderliğindeki yeni girişimleri Türkiye'nin de desteklediğini kaydeden Temiz, "Çünkü, Türkiye artık eskisi gibi sadece tek bir faktörün belirleyici değil, farklı aktörlerin de belirleyici olduğu bir coğrafya istiyor. Bir yeni siyaset ve uluslararası ilişkiler zemini kurmaya çalışıyor aslında Türkiye" diye konuştu. Temiz, "Türkiye'ninki NATO ve benzer ittifakların belirlediği bir sistemden ziyade çok yapılı, çok kutuplu bir dünya düzeni özlemi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretinin en temel hedefi İpek Yolu stratejisinin somutlaşması olacak" dedi.
'Türkiye ve Çin birbirini anlamalı'
Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi ve Ankara Politikalar Merkezi (APM) Doğu Asya uzmanı Dr. Ümit Alperen ise Türk-Çin ilişkilerinin, uluslararası sistemin çok kutupluluğa evrildiği bir süreçte jeopolitik, jeoekonomik ve jeokültürel önemini arttırdığını söyledi. Küresel güç adayı, BMGK daimi üyesi, dünyanın ikinci en büyük ekonomik gücü Çin ile kıtalar arası eksen ülke konumundaki Türkiye'nin İslam dünyası, Rusya, Avrupa ve Afrika'yı birbirine sadece jeopolitik değil, jeoekonomik ve jeokültürel olarak da birbirine bağladığını vurgulayan Dr. Alperen, "Dünya adasının her iki ucundaki bu iki ülke yüksek düzeyli olumlu bir sinerji oluşturulabilirse dünya adası Asya'nın güvenliği ve istikrarının ana sürükleyicileri olabilir. Türkiye ve Çin birbirini yeterince tanımamaktadır. Her iki ülke de birbirini genellikle Batı medyası üzerinden takip etmektedir. Türkçe bilen Çinli uzman sayısı ve Çince bilen Türk uzman sayısının yeterli sayıda olmaması ciddi bir sorundur. İki ülke ilişkilerinde karşılıklı güven arttırıcı politikaların geliştirilmesi çok önemlidir. Her iki ülke her düzeyde birbirini tanıdıkça diplomatik kültürlerine aşinalık arttıkça birbirlerinin hassasiyetlerini daha iyi anlayacaklardır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping'in daveti üzerine Pekin'de düzenlenecek "Kuşak ve Yol Zirvesi"ne katılımını değerlendiren uzmanlar, Türkiye-Çin arasında başlayan ilişkilerin stratejik iş birliği düzeyinden güçlü ortaklık düzeyine çıkacağı görüşünde birleşti. Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi Asya-Pasifik Araştırmaları Uzmanı Kadir Temiz, 'Yeni İpek Yolu Projesi'nin Çin ile Türkiye arasında ekonomi merkezli bir ilişki kurduğunu belirterek, "Ancak ilişkinin siyasi ayağı biraz daha fazla önem arz ediyor" dedi. Son yıllarda Çin'in Suriye'de dış müdahalelere karşı tavır aldığını vurgulayan Temiz, "Çin, Ortadoğu'ya ciddi şekilde bağımlı ve tabii Ortadoğu'da dolayısıyla petrol tedarik zincirini etkileyecek istikrarsızlık alanlarında da müdahil olmak istiyor" değerlendirmesini yaptı. İpek Yolu gibi projelerde Çin'in liderliğindeki yeni girişimleri Türkiye'nin de desteklediğini kaydeden Temiz, "Çünkü, Türkiye artık eskisi gibi sadece tek bir faktörün belirleyici değil, farklı aktörlerin de belirleyici olduğu bir coğrafya istiyor. Bir yeni siyaset ve uluslararası ilişkiler zemini kurmaya çalışıyor aslında Türkiye" diye konuştu. Temiz, "Türkiye'ninki NATO ve benzer ittifakların belirlediği bir sistemden ziyade çok yapılı, çok kutuplu bir dünya düzeni özlemi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretinin en temel hedefi İpek Yolu stratejisinin somutlaşması olacak" dedi.
'Türkiye ve Çin birbirini anlamalı'
Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi ve Ankara Politikalar Merkezi (APM) Doğu Asya uzmanı Dr. Ümit Alperen ise Türk-Çin ilişkilerinin, uluslararası sistemin çok kutupluluğa evrildiği bir süreçte jeopolitik, jeoekonomik ve jeokültürel önemini arttırdığını söyledi. Küresel güç adayı, BMGK daimi üyesi, dünyanın ikinci en büyük ekonomik gücü Çin ile kıtalar arası eksen ülke konumundaki Türkiye'nin İslam dünyası, Rusya, Avrupa ve Afrika'yı birbirine sadece jeopolitik değil, jeoekonomik ve jeokültürel olarak da birbirine bağladığını vurgulayan Dr. Alperen, "Dünya adasının her iki ucundaki bu iki ülke yüksek düzeyli olumlu bir sinerji oluşturulabilirse dünya adası Asya'nın güvenliği ve istikrarının ana sürükleyicileri olabilir. Türkiye ve Çin birbirini yeterince tanımamaktadır. Her iki ülke de birbirini genellikle Batı medyası üzerinden takip etmektedir. Türkçe bilen Çinli uzman sayısı ve Çince bilen Türk uzman sayısının yeterli sayıda olmaması ciddi bir sorundur. İki ülke ilişkilerinde karşılıklı güven arttırıcı politikaların geliştirilmesi çok önemlidir. Her iki ülke her düzeyde birbirini tanıdıkça diplomatik kültürlerine aşinalık arttıkça birbirlerinin hassasiyetlerini daha iyi anlayacaklardır" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.