Celal MEAŞ: Gadir-i Hum’un önemi

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd eder, salât ve selam O'nun Resulünün ve Ehlibeyt'inin üzerine olsun.

"Bugün dininizi ikmal ettim, size verdiğim nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslam'ı seçtim" ayet-i kerimesi Gadir-i Hum günü nazil olmuştur. Bu ayet-i kerime Kur'an-ı Kerim'in son ayet-i kerimesidir. Bu son nazil olan ayet-i kerime İslam farzlarının son farzından bahsetmektedir. Bu da, Allah-ü Teâlâ'nın bizlerin üzerine vacip kıldığı son vaciplerden biri olan vilayettir.

Kur'an-ı Kerim'in ayeti şöyle buyuruyor: "Bugün dininizi ikmal ettim." Yani din Mü'minlerin Emir-i Ali bin Ebi Talib'in velayetiyle tamama ermiştir. "Ve sizin üzerinize nimetimi tamamladım." Bu nimet çok büyük bir nimettir. Bu nimet Peygamber (s.a.a.) sonra Emirü'l Müminin İmam Ali'nin (a.s.) halife olarak tayin edilmesidir.

Gadir günü büyük bir gündür. Bizim için büyük bir bayramdır. Bizim için Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı ve cuma günü olmak üzere bayramlarımız vardır ve bizim için en büyük bayram Gadir-i Hum bayramıdır. 

Gadir-i Hum olayını çok iyi bilmemiz, öğrenmemiz gerekmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.a.) ilk ve tek haccı olan veda haccında idi, bu hacdan sayılı günler sonra vefat etti.

Bütün insanlar Gadir-i Hum denilen yerde toplandılar. Ali ibn-i Ebi Talib'in elini kaldırdı. Ve dedi ki: "Ey Allah'ım O'na dost olanı dost edin, O'na düşman olana düşman ol, O'na yardım edene yardım et, O'nu aldatanı aldat."

Ve sahabiler geldiler, İmam Ali'yi (a.s.) hilafeti için tebrik ettiler. Hatta bazıları gelip "Yaşa var ol, ey Hasan'ın babası! Şüphesiz sen, artık kadın erkek her bir müminin mevlası oldun" diye söyleyerek tebrik ettiler. Peygamber Efendimizle (s.a.a.) hacdan dönen 120.000 kişi İmam Ali'ye (a.s.) biat ettiler. Nebiyyi Ekrem Efendimiz "bugün Zilhiccenin 18. günü" diye buyurdular.

Zilhicce ayının 18. gününde Efendimiz (s.a.a.) buyurdular ki; "Bugün Allah-ü Teâlâ dini kemale erdirdi. Ve ümmetim üzerindeki nimetini tamamladı. Ve onlardan din olarak İslam'ı layık gördü."    

Bu Kur'an-ı Kerim ve Efendimizin sözleridir. Peygamber Efendimiz de vefatından kısa bir süre önce "Ben size iki ağır emanet bırakıyorum, birincisi Kur'an-ı Kerim, ikincisi itretim Ehlibeytimdir. Bu ikisine sımsıkı sarılırsanız bundan sonra kesinlikle ihtilafa düşmezsiniz" buyurdu. 

Bu olayın manevi-ruhani yönü de vardır. Bugünde namaz tavsiye edilir, gusül tavsiye edilir, oruç tavsiye edilir, dua tavsiye edilir, Kur'an-ı Kerimi okumak işte bugünkü gibi bir günde tavsiye edilir. Bu günün, Allah (c.c.) yanında Peygamber Efendimiz yanında, Müslümanların yanında büyüklüğü azameti yücedir.

Ehlibeyt İmamlarının sekizincisi İmam Rıza (a.s.) şöyle buyuruyor; "Eğer insanlar Gadir-i Hum gününün hakkıyla faziletini bilselerdi, melekler onlarla günde on defa musafaha yaparlardı."

Gadir-i Hum gününün fazileti nasıl bilinir? Kutlamalarla törenlerle mi?

Hayır, Gadir'i okumakla araştırmakla, öğrenmekle, Gadir hadisesinin ne olduğunu bilmekle olur. Bu hadise nedir? Dünyadaki birçok Müslüman toplanıp bugünü kutluyorlar. İşte melekler, her gün Gadir gününü hakkıyla bilen anlayanlarla günde onar defa musafaha yapar.

Her şeyimizi uğruna feda ettiğimiz Efendimiz Resûlullah (s.a.a.) Gadir günü için ne buyuruyor; "Gadir-i Hum ümmetim için en faziletli bayramdır." Ramazan bayramı, Kurban bayramı ve Cuma günü. Bizler ise Gadir-i Hum gününü ihmal ettik.

Resûlullah buyurdu: "Gadir-i Hum ümmetin en faziletli bayramıdır. O öyle bir gündür ki; o günde Allah-ü Teâlâ, kardeşim Ali bin Ebi Talib'i ümmetimin benden sonra hidayete ermesi için nasb etmemi bana emrettiği gündür. O günde Allah-ü Teâlâ dinini kemale erdirdiği, ümmetime nimetini tamamladığı, İslam'ı onlara din olarak seçtiği beğendiği gündür." En son peygamberden, rahmet peygamberinden, İslam peygamberinden ne büyük sözler.

İmam Ali'nin (a.s.) devlet başkanlığını okuyun. Yaklaşık olarak İmam Ali (a.s) 5 sene devlet başkanlığı yapmıştır. Kufe'de, Irak'ta. Peygamber de (s.a.a.) Medine'de on yıl devlet başkanlığı yapmıştır. Şimdi gelin bir İmam Ali'nin (a.s.) devlet başkanlığı yaptığı devlete bir bakın, şimdi de günümüzdeki devlet başkanlarına bir bakın. Bütün dünya devletleri İslam'dan, Kur'an'ın ruhundan, Peygamberin (s.a.a.) siretinden uzak olduğunu göreceksiniz.

Sizlere şimdi İmam Ali (a.s.)'dan bir söz zikretmek istiyorum: "Yedi gök kubbenin, yıldızların altındaki bir karıncanın taşıdığı en ufak bir arpa tanesi de dahil olmak üzere kimseden hak etmediğim bir şeyi istemedim."

Şimdiki devlet başkanlarının tutumu ve İmam Ali'nin bir karıncanın taşıdığından dahi hakkı gözetmesi. Karıncanın taşıdığından bile bir şey almaması.

İmam Ali (a.s.) şöyle buyurdu; "Peygamber Efendimiz (s.a.a.) refik-i alaya yükseldikten, ahrete irtihal ettikten sonra, ümmet bana tâbi olsa beni izlese idi; Kıyamet sabahına kadar başlarının üstünden ayaklarının altına kadar, bollukla bereketle yer içerlerdi."

Şimdi ümmet neden ihtilaf ediyor? Savaşı, öldürmeyi, her yeri yerle bir etmeyi, kesmeyi, kötülüğü, kâfirleşmeyi neden yaşıyor? Niçin bizler Peygamber Efendimizin metodundan uzaklaştık. İmam Ali'nin metodundan uzaklaştık. İmam Ali'nin metodu, Peygamber'in metodu idi.

Al-i İmran suresi 61. Ayet-i kerimesinde Rabbimiz şöyle buyuruyor; "Kendi nefislerinizi ve kendi nefislerimizi çağıralım!" Bu mübahele ayetinde işaret edilen "kendi nefislerimizden" kast edilen İmam Ali (a.s.)'dır. Ali ibn-i Ebi Talib, canlarımızı ruhuna feda ettiğimiz Peygamber Efendimiz (s.a.a.)'in kendisindendir, Peygamberdendir.

Son olarak; Prof. Dr. Haydar Baş Bey beni üç defa yapmış olduğu kongrelere davet etmişti: Ehlibeyt'in muhabbeti, Gadir-i Hum bayramı,  Aşura... O'nun yokluğunda Gadir-i Hum bayramı programında ikinci kez konuşuyorum. Prof. Dr. Haydar Baş Bey mutedil bir insandı. Hiçbir kınayıcının kınamasından da çekinmezdi. Her daim hakkı söylerdi. Kimseden de korkmazdı, Hazreti Ali'yi (a.s.) savunanlardı.

Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuşlardı; "Ali Hak iledir. Hak da Ali iledir. Hak değirmen taşı misali Ali'nin etrafında dönmektedir. Kuran Ali ile beraberdir. Ali Kuran ile beraberdir."

Şimdi hepinizi, Türk milletinin kaybettiği merhum Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ruhuna Fatiha okumaya davet ediyorum. Allah-ü Teâlâ'dan sizlere ve bizlere muvaffakiyetler diliyorum.

Allah-ü Teâlâ sizleri bizleri her türlü beladan, musibetten, hastalıktan ve özellikle koronadan muhafaza buyursun. Hastalarımıza şifa versin.

Ali bin Ebi Talib'in hayatını çocuklarımıza öğretelim, metodunu en iyi şekilde öğretelim. Ali bin Ebi Talib'in metodu Peygamberi metodun aynısıdır.

Sizleri Allah'ın selamı ile selamlıyorum, Allah'a emanet olun.