Çarşı neden Gezi eylemlerine destek verdi?
Gezi Parkı eylemleri birçok farklı siyasi, kültürel ve sosyal topluluğu bir araya getirdi.
16.06.2013 00:00:00
Tribünlerde birbirlerini hedef alan taraftar gruplarının, Gezi Parkı'na destek için Taksim'de omuz omuza boy göstermesi ise dayanışma ruhunu besledi.
Bu ruhu yeşerten ise 'planlı bir hareket' olmaksızın Gezi Parkı'nın arkasında duran Beşiktaş taraftar grubu Çarşı oldu. TOMA'lara ele geçirdikleri iş makinalarıyla yani 'POMA'larla (Polis olaylarına müdahale aracı) meydan okudular, kendi mahallelerinde ve Taksim Meydanı'nda birlik beraberlik mesajları verdiler. Çarşı'nın Cem Abisi Cem Yakışkan, eylemlere neden destek verdiklerini şöyle açıklıyor: "Televizyonda görüntüleri gördüğümüz zaman her insanın yapacağı refleksi gösterdik. Sosyal medyada Facebook'ta 'Hadi gidelim' dedik. 300-400 kişi toplandık burada. Sonra yürüyemeye başladık. Bir baktım Harbiye'ye geldiğimizde 5 bin olmuştuk zaten."
"Siyasi bir oluşum olmadıkları, yalnızca taraftar grubu oldukları" için halkın onlara güvenip peşlerine takıldığını söylüyor Cem Yakışkan. Hükümetin Gezi Parkı'nı temsilen çağırdığı toplantılara katılmayı reddetmişler. Gezi Parkı olaylarını büyük bir eylem dalgasına dönüştüren 'polisin şafak operasyonu' Çarşı'yı harekete geçiren nedenlerin başında geliyor. "Orada haksızlığa uğrayan insanları gördük o yüzden gittik. Çadırlar yakıldı yakıldı acımasızcaydı" diyor Cem Yakışkan...
Grup özellikle vurguluyor: "Bizim öyle slogan üreten, pankart yapan bir departmanımız, üyelik başvurumuz yok. Hisseden geliyor. " Kurumsal bir yapıları olmadığını, 'herhangi bir siyasi görüşü temsil etmediklerini' söylüyorlar.
Üyelerden Tolga Göksu, "Çarşı'nın 'çarşı sokaklarından doğduğunu" anlatıyor:
"Bizim 3 katlı bir merkez binamız var ve toplantılar orada yapılıyor zannediyorlar. Taksim masamız var, Mecidiyeköy masamız var sananlar da oluyor. Bizim bir tane masamız var. Çarşının içinde oturup çay, kahve içtiğimiz masa."
O 'çay masalarından' çıkıyormuş destek eylemleri. 'Doğru olanı, halka yakışanı savunmak' için harekete geçiyorlar. Grubun sözcüsü Özgür Ergün, "Zaten Çarşı'nın da bu güzel halini yaratan örgütlü olmama hali aslında. Kurumsal olarak örgütlü olsaydık bu iş yürümezdi" diyor. Grup içinde bir hiyerarşi yok. Emir veren, emir alan da yok.
Taksim Meydanı'nda 'öncü hareket' olarak anıldılar... Gezi Parkı'na yeni bir 'ruh' kattılar. Peki nedir bu 'Çarşı ruhu'? Özgür Ergün, "Çarşı'yı anlamak için Beşiktaş'ı anlamak lazım" diyor.
Semt kültürü
"İstanbul'da semt kalan nadir yerlerden biri burası… Köklerine bağlı renkli bir bölge. Her düşünceden, her tipten insan demokratik bir uzlaşma sağlanmış şekilde yaşıyor. Bu renklilik, bu çeşitlilik ve insanlar birbiriyle uyumlu saygılı şekilde yaşıyor. Bir üst kimliğimiz var o da Beşiktaş taraftarı olmak. Biz 'aslolan Beşiktaş'ın menfaatleridir' diyoruz. Bu kimlik bizi bir arada tutuyor. Birileri hayatı ve insanları tek tipleştirmek istediği için biz buna çok net tepki verebiliyoruz. 'Bizi kalıba sokmaya çalışma' diyoruz. O yüzden Çarşı'nın refleksi muhalif algılanıyor. Ama bunu muhalefet etmek adına yapmıyoruz. Basitçe 'Abicim ne içeceğime karışma' diyoruz."
Çarşı grubuyla beraber Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları da Gezi eylemlerine destek verdi. Kamuoyunda 'Çarşı'nın diğer büyük takımların taraftarlarını birleştirdiği' gibi bir kanı oluştu. Fakat grup bunu kendilerinin değil 'hükümetin yaptığını' söylüyor.
Tolga Göksu ortak tepkinin 'yaşam biçimine müdahale'den doğduğu görüşünde.
"Hükümetin bu memlekette yaşayan insanın yaşam biçimine karışması. Nasıl çocuk yapacağına, nasıl doğuracağına, nasıl yiyeceğimiz, nasıl içeceğimize müdahalesi, Cumhuriyet'in kurucularına abuk sabuk yakıştırmalar yapması bütün insanları, üzerilerinde Galatasaray, Fenerbahçe forması olan herkesi bir araya getiren etkendir. Biz yine tribünde Beşiktaş'ız sokakta halkız. Müslüman, Sünni, Alevi de birleşti. Bu yüzden Başbakan Erdoğan'a teşekkür ediyoruz."
Bu ruhu yeşerten ise 'planlı bir hareket' olmaksızın Gezi Parkı'nın arkasında duran Beşiktaş taraftar grubu Çarşı oldu. TOMA'lara ele geçirdikleri iş makinalarıyla yani 'POMA'larla (Polis olaylarına müdahale aracı) meydan okudular, kendi mahallelerinde ve Taksim Meydanı'nda birlik beraberlik mesajları verdiler. Çarşı'nın Cem Abisi Cem Yakışkan, eylemlere neden destek verdiklerini şöyle açıklıyor: "Televizyonda görüntüleri gördüğümüz zaman her insanın yapacağı refleksi gösterdik. Sosyal medyada Facebook'ta 'Hadi gidelim' dedik. 300-400 kişi toplandık burada. Sonra yürüyemeye başladık. Bir baktım Harbiye'ye geldiğimizde 5 bin olmuştuk zaten."
"Siyasi bir oluşum olmadıkları, yalnızca taraftar grubu oldukları" için halkın onlara güvenip peşlerine takıldığını söylüyor Cem Yakışkan. Hükümetin Gezi Parkı'nı temsilen çağırdığı toplantılara katılmayı reddetmişler. Gezi Parkı olaylarını büyük bir eylem dalgasına dönüştüren 'polisin şafak operasyonu' Çarşı'yı harekete geçiren nedenlerin başında geliyor. "Orada haksızlığa uğrayan insanları gördük o yüzden gittik. Çadırlar yakıldı yakıldı acımasızcaydı" diyor Cem Yakışkan...
Grup özellikle vurguluyor: "Bizim öyle slogan üreten, pankart yapan bir departmanımız, üyelik başvurumuz yok. Hisseden geliyor. " Kurumsal bir yapıları olmadığını, 'herhangi bir siyasi görüşü temsil etmediklerini' söylüyorlar.
Üyelerden Tolga Göksu, "Çarşı'nın 'çarşı sokaklarından doğduğunu" anlatıyor:
"Bizim 3 katlı bir merkez binamız var ve toplantılar orada yapılıyor zannediyorlar. Taksim masamız var, Mecidiyeköy masamız var sananlar da oluyor. Bizim bir tane masamız var. Çarşının içinde oturup çay, kahve içtiğimiz masa."
O 'çay masalarından' çıkıyormuş destek eylemleri. 'Doğru olanı, halka yakışanı savunmak' için harekete geçiyorlar. Grubun sözcüsü Özgür Ergün, "Zaten Çarşı'nın da bu güzel halini yaratan örgütlü olmama hali aslında. Kurumsal olarak örgütlü olsaydık bu iş yürümezdi" diyor. Grup içinde bir hiyerarşi yok. Emir veren, emir alan da yok.
Taksim Meydanı'nda 'öncü hareket' olarak anıldılar... Gezi Parkı'na yeni bir 'ruh' kattılar. Peki nedir bu 'Çarşı ruhu'? Özgür Ergün, "Çarşı'yı anlamak için Beşiktaş'ı anlamak lazım" diyor.
Semt kültürü
"İstanbul'da semt kalan nadir yerlerden biri burası… Köklerine bağlı renkli bir bölge. Her düşünceden, her tipten insan demokratik bir uzlaşma sağlanmış şekilde yaşıyor. Bu renklilik, bu çeşitlilik ve insanlar birbiriyle uyumlu saygılı şekilde yaşıyor. Bir üst kimliğimiz var o da Beşiktaş taraftarı olmak. Biz 'aslolan Beşiktaş'ın menfaatleridir' diyoruz. Bu kimlik bizi bir arada tutuyor. Birileri hayatı ve insanları tek tipleştirmek istediği için biz buna çok net tepki verebiliyoruz. 'Bizi kalıba sokmaya çalışma' diyoruz. O yüzden Çarşı'nın refleksi muhalif algılanıyor. Ama bunu muhalefet etmek adına yapmıyoruz. Basitçe 'Abicim ne içeceğime karışma' diyoruz."
Çarşı grubuyla beraber Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları da Gezi eylemlerine destek verdi. Kamuoyunda 'Çarşı'nın diğer büyük takımların taraftarlarını birleştirdiği' gibi bir kanı oluştu. Fakat grup bunu kendilerinin değil 'hükümetin yaptığını' söylüyor.
Tolga Göksu ortak tepkinin 'yaşam biçimine müdahale'den doğduğu görüşünde.
"Hükümetin bu memlekette yaşayan insanın yaşam biçimine karışması. Nasıl çocuk yapacağına, nasıl doğuracağına, nasıl yiyeceğimiz, nasıl içeceğimize müdahalesi, Cumhuriyet'in kurucularına abuk sabuk yakıştırmalar yapması bütün insanları, üzerilerinde Galatasaray, Fenerbahçe forması olan herkesi bir araya getiren etkendir. Biz yine tribünde Beşiktaş'ız sokakta halkız. Müslüman, Sünni, Alevi de birleşti. Bu yüzden Başbakan Erdoğan'a teşekkür ediyoruz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.