Türk dili, "az söz, çok iş" ifade eden deyimlerle doludur. Bazen iki kelimeden oluşan bir deyim, ifade ettiği anlam ile kitaplar dolusu anlatıma bedeldir.Çam devirmek sözü de, bu tanıma tıpa tıp uyan bir deyimdir. Çam devirmek, bir çuval inciri berbat etmek, evdeki bulgurdan olmak, gibi özgün deyimler; AKP iktidarının icra-i devlet etme macerası uğruna, Türk milletini ne büyük badirelerin içine attığının en yalın ifadesi olsa gerek. Çam devirmek; bilmeden sebebiyet verilen zarar ve ziyan için kullanılan bir deyimdir. Biz bu deyimi kullanırken, mevcut AKP iktidarının akıl almaz hata ve gaflarını mercek altına almak istedik. Temennimiz odur ki, inşallah bu fahiş hatalar, bilerek ve isteyerek yapılmamış olsun.Ahrar-ı Osmaniye KongresiTanzimatçılar ve ittihatçılar, sözüm ona vatanseverlik, demokrasi, insan hakları, hak aramak, adalet temini adına, o kadar çok hata yapmışlardır ki, bırakınız çam devirmeyi, "koca Osmanlı çınarının yıkılmasının sebebi olmuşlardır. 1905 yılında Paris'te toplanan "Ahrar-ı Osmaniye Kongresi" bünyesinde barındırdığı unsurlarla ve ortaya konulan tezlerle, Devlet-i Ali Osman'ın, yıkılmasına sebep olacak kararların alınmasını sağlamıştır. Halbuki bu toplantıyı düzenleyenler daha güçlü, daha demokratik, daha adaletli, daha Avrupaî bir Osmanlı için yola çıkmışlardı. Kimler yoktu ki bu kongrede. Ayrılıkçı Ermeniler, Araplar, Makedonlar, Sırplar, Beserabya çingeneleri, Bulgarlar, Boşnaklar, Kürtler, Siyonistler, ajanlar, jön Türkler, ittihatçılar, mandacılar, monşerler, vatanseverler, şairler, edipler, şeyhler, prensler ve daha niceleri. İyi niyetle yola çıkan bu güruh bilmeden, Osmanlı devletini parçalamak gayesi güdenlere hizmet etme gafletinin mümessilleri olarak tarihe geçmişlerdir. Osmanlıyı "Bir ağaç ki enli, boylu, vakur / Bir ağaç ki, asırlar boyu hiç yıkılmamış mağrur", diye anlatan, şair Tevfik Fikret, ulu çınarın yıkılmasında, bizzat başrolü oynayanlardan birisi olmuştur.Günümüzde Devrilen ÇamlarBugün oniki mili savaş sebebi saymamak. Güney sınırlarımızda gelecekte başımızı çok ağrıtacak yapay bir oluşuma sessiz kalmak. AB uğruna; Güney Kıbrıs'ı tanımak ve adanın tümünün yasal sahibi olduğunu kabullenmek anlamına gelen Gümrük Birliği anlaşmasının genişlemesini imzalamak. AB ile imzalanan uyum paketleri ile bağımsızlık ve egemen devlet olma hakkından vazgeçmek. ABD'nin kullanımına verilen liman ve hava alanlarının, aleyhimize oluşturduğu mahsurlar. İncirlik üssünde, ABD lehine oluşturulan yeni statü ve verilen tavizlerin namütenai muhtevası. AB, ABD'nin isteği ile çıkarılan bir alay yeni yasanın getirdiği aksaklıklar ve tıkanıklıklar neticesinde oluşan kaos. Bizans'ı hortlatma hayalleri kuran bir papazın, ihanet boyutunu çoktan aşan eylem ve söylemlerine karşı hareketsiz kalmak. Ülke dahilinde cirit atan misyonerlerin fiillerine göz yumulması. Yabancılara toprak satışı. Cumhuriyetin kaleleri olan fabrika, vakıf, maden, banka gibi tüm millete ait dev kuruluşları yok bahasına yabancılara peşkeş çeken çarpık ekonomik anlayışa bağlı icraatlar manzumesi. Borçlanmayı marifet sayan ekonomik anlayış ve devasa faiz yükü. Hangi birini söyleyelim ki? Sadece küçük bir bölümünü ancak sayabildiğimiz akıl almaz icraatlar, AKP hükümeti için bırakın çam devirmeyi, "ormanın yok edilmesi" teriminin kullanılmasını, gerekli kılmaktadır.Kısaca diyebiliriz ki kanla, irfanla kurduğumuz cumhuriyetimiz, bağımsızlığımız, egemenliğimiz, hülasa Bütün varlığımız; iş bilirlik, vatanseverlik, demokrasi, insan hakları ve hürriyetler bahane edilerek, imha edilmek üzeredir. Bu gaflet artık çam devirmek deyimi ile ifade edilemeyecek boyutu çoktan aşmıştır bile.Titrerim Mücrim Gibi, Baktıkça İstikbalimeBiz AKP'yi oluşturan tüm zevata diyoruz ki; Türkün kan ve ateşle imtihan olmak bahasına kurduğu devletimizin yıkılmasına sebep olabilecek bu davranışlarınıza son veriniz. Derhal yüce milletimizi oluşturan ilke ve değerlere geri dönünüz. Kıçı kırık bir Avrupa birliğine, onursuz bir ortak olabilme uğruna neleri feda ettiğinize bir bakınız. Asla ve kat'a unutmayınız ki; hiçbir ikbal, mevki ve makam "BA?IMSIZ TÜRKİYE" den daha değerli olamaz. Bu yolun çıkmaz sokak olduğunu asla hatırdan çıkarmayınız. Eğer bu yolda devam ederseniz, sonuçları hem siz ve hem de milletimiz için hüsran olacaktır. Bunun hesabını ne Hakka, ve ne de halka veremezsiniz. Dün koca Osmanlı çınarını yıkanların düştüğü hatalardan ders çıkarınız,. Yoksa;"Kimseden etmem şikayet,Ağlarım ben halime.Titrerim, mücrim gibi,Baktıkça istikbalime"dizeleri, hem sizin hem de bu yüce milletin kaderi olacaktır. İçinizde, şayet önceden var olduğunu iddia ettiğiniz ilkelerden, hala bir katrecik bile taşıyorsanız, lütfen bu yoldan vazgeçiniz. Uğruna feda ettiğiniz ilkelerin, size sağladığı bu mevki ve makamlara, aldanmayınız. Zira; "mahkeme kadıya mülk değildir".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Bekaroğlu / diğer yazıları
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (48) / Yazı dizisi / 07.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006