Bu zamanın altın buzağısı paradır
Bu zaman insanlarının çoğu, Musa Aleyhisselam'ın kavmine benzedi. Yahudilere benzedi. Onlar, altın buzağıyı kendilerine mabud edinmişlerdi
06.06.2021 00:22:00





Ey dünyaya kulluk edenler! Ey ahirete kulluk edenler! Siz, Allah'ı da, dünyayı da, ahireti de bilmiyorsunuz. Kiminizin putu dünya. Kiminizinki ahiret. Kiminizinki insanlar. Kiminizinki zevkler, nefsani arzular. Kiminizinki övülme, halktan tasvip görme, alkış toplama.
Allah dışında her şey, bir puttur. Kişi, Allah'tan gayrı neye bağlandı ve neye gönül verdiyse, o onun putudur.
Senin bütün umudun insanlar. Her şeyi onlardan bekliyor, onlardan umuyorsun. Korkun da onlardan. Hep onlardan korkuyorsun. Bu hal, Rabbine şirk koşmaktır, ortak tanımaktır.
Bu zaman, ahir zamandır. Bu zamanda çoğu insanların mabudu, paradan ibarettir. Bu zaman insanlarının çoğu, Musa Aleyhisselam'ın kavmine benzedi. Yahudilere benzedi. Onlar, altın buzağıyı kendilerine mabud edinmişlerdi.
Bu zamanın insanının altın buzağısı da paradır. Parayı kendine mabud edinmişsin, Rab edinmişsin. Paraya tapıyorsun. Senin, Allah'ın para.
Hükümdarlar, devlet büyükleri ve ikbal sahipleri, halktan birçoğunun nazarında birer ilâhtır. Dünyevî imkânlar, zenginlikler, sıhhat, afiyet, kuvvet ve kudret, birçok insanların nazarında birer ilâhtır. İnsanların birçoğu, bunlara ve benzeri şeylere taparlar...

Dünya zorbalarına, zenginlerine, firavunlarına ve hükümdarlarına saygı gösterip Allah'ı unuttuğun ve O'na saygı göstermediğin takdirde, senin hakkındaki hüküm de, putlara tapanlar hakkındaki hüküm gibidir. Sen de putuna saygı gösterenlerden olursun.
Putlara kulluk etme, onları yaratana kulluk et. İşte o zaman, putlar sana boyun eğecektir. Sen, namazda iken bile yalan söylüyorsun. Mesela namaza dururken ve gene namaz sırasında, "Allah-u Ekber" (Allah her şeyden büyüktür) diyorsun. Böylece yalan söylemiş oluyorsun.
Çünkü senin kalbinde, Allah'tan başka bir ilâh vardır. Kendisine güvenip bağlandığın her şey, senin ilâhındır, mabudundur. Kendisinden korktuğun ve kendisine ümit beslediğin her şey, senin ilâhındır, taptığındır. Kendisinde Allah'tan başka bir şey bulunduğu müddetçe, senin kalbin için kurtuluş yoktur.
Eğer sen, taşlar üzerinde Allah'a bin yıl secde etsen, değil mi ki kalbinle O'ndan başkasına yöneliyorsun, sana bu secdeler hiçbir fayda vermez. Mevlâsından başkasını sever oldukça, o kalp için iyi bir akıbet yoktur. Allah'tan başka her şeyi kalbinden yok etmedikçe, saadete eremez, bahtiyar olamazsın.
Nefs

Ya İslam'ın bütün şartlarını hakkıyla yerine getir, ya da aksi halde, "Ben Müslümanım," deme. Sen nefsinle beraber olmaya devam ettiğin müddetçe bu mevkie erişemezsin. Sen, nefsinin heveslerini, arzularını ve zevklerini kendisine vermeye devam ettiğin müddetçe onun kaydındasın, onun ipine bağlısın.
Nefsinin hakkını ver, fakat heveslerine, arzularına ve zevklerine engel ol. Onun bekası, kendisine haklarının verilmesiyledir. Helaki ve mahvolması da, hazlarının, heveslerinin ve arzularının verilmesiyledir.
Nefsin hakları, ihtiyaç miktarınca yiyecek, içecek, giyecek ve meskendir. Hazlar ise zevk aldığı şeyler ve şehvetler, heveslerdir. Onun haklarını şeriat elinden al, yani şeriatın ölçüleri dahilinde kendisine haklarını ver.
Hazlarını, Allah'ın ilmindeki ilâhi takdire bırak. Ona daima helâl şeyler yedir, asla haram yedirme. Aza kanaat et. Yeter ki helâl olsun. Nefsini buna alıştır. Eğer ilâhi takdirde senin için daha fazlası varsa ve gelirse, o da senindir.
Eğer felah, kurtuluş istersen, Rabbine itaat konusunda nefsine muhalefet et, karşı gel. Eğer nefsin, Allah'a itaate yönelirse, muvafakat et. Allah'a karşı günah işlemeye yönelirse muhalefet et, karşı koy.
Nefsinle beraber olmaya devam ettiğin müddetçe, insanları ve diğer varlıkları tanıyamazsın. İnsanlarla beraber olmaya devam ettiğin müddetçe de, İzzet ve Celâl sahibi Hakk'ı tanıyamazsın.
Nefs, daima kötülüğe meyillidir. Bu onun fıtratıdır, yaratılışıdır, tabiatıdır. Nefsle bütün hallerde mücahede et. Nefsi mücahede ile yumuşat, erit.

Zira o, eridiği ve serkeşliğini yitirdiği zaman, akl-ı selime ve kalbe teslim olur. Sonra kalp, sırr'a, öze teslim olur. Öz de, İzzet ve Celâl sahibi Hakk'a teslim olur. Böylece hepsinin kaynağı, oraya dayanır. Nefsi yumuşatıp eritme işini tamamladığın zaman, sana kalbin yönünden şöyle seslenilir: "Nefislerinizi öldürmeyiniz. Hiç şüphe yok ki, Allah ziyadesiyle merhametlidir," (Nisa, 4:29).
Sen, nefsin boş ve bâtıl emellerini kır. İşte o zaman, o sana itaat edecek, senin istediğin noktaya gelecektir." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Ey Oğlu eserinden) H: Akın Aydın
Allah dışında her şey, bir puttur. Kişi, Allah'tan gayrı neye bağlandı ve neye gönül verdiyse, o onun putudur.
Senin bütün umudun insanlar. Her şeyi onlardan bekliyor, onlardan umuyorsun. Korkun da onlardan. Hep onlardan korkuyorsun. Bu hal, Rabbine şirk koşmaktır, ortak tanımaktır.
Bu zaman, ahir zamandır. Bu zamanda çoğu insanların mabudu, paradan ibarettir. Bu zaman insanlarının çoğu, Musa Aleyhisselam'ın kavmine benzedi. Yahudilere benzedi. Onlar, altın buzağıyı kendilerine mabud edinmişlerdi.
Bu zamanın insanının altın buzağısı da paradır. Parayı kendine mabud edinmişsin, Rab edinmişsin. Paraya tapıyorsun. Senin, Allah'ın para.
Hükümdarlar, devlet büyükleri ve ikbal sahipleri, halktan birçoğunun nazarında birer ilâhtır. Dünyevî imkânlar, zenginlikler, sıhhat, afiyet, kuvvet ve kudret, birçok insanların nazarında birer ilâhtır. İnsanların birçoğu, bunlara ve benzeri şeylere taparlar...

Dünya zorbalarına, zenginlerine, firavunlarına ve hükümdarlarına saygı gösterip Allah'ı unuttuğun ve O'na saygı göstermediğin takdirde, senin hakkındaki hüküm de, putlara tapanlar hakkındaki hüküm gibidir. Sen de putuna saygı gösterenlerden olursun.
Putlara kulluk etme, onları yaratana kulluk et. İşte o zaman, putlar sana boyun eğecektir. Sen, namazda iken bile yalan söylüyorsun. Mesela namaza dururken ve gene namaz sırasında, "Allah-u Ekber" (Allah her şeyden büyüktür) diyorsun. Böylece yalan söylemiş oluyorsun.
Çünkü senin kalbinde, Allah'tan başka bir ilâh vardır. Kendisine güvenip bağlandığın her şey, senin ilâhındır, mabudundur. Kendisinden korktuğun ve kendisine ümit beslediğin her şey, senin ilâhındır, taptığındır. Kendisinde Allah'tan başka bir şey bulunduğu müddetçe, senin kalbin için kurtuluş yoktur.
Eğer sen, taşlar üzerinde Allah'a bin yıl secde etsen, değil mi ki kalbinle O'ndan başkasına yöneliyorsun, sana bu secdeler hiçbir fayda vermez. Mevlâsından başkasını sever oldukça, o kalp için iyi bir akıbet yoktur. Allah'tan başka her şeyi kalbinden yok etmedikçe, saadete eremez, bahtiyar olamazsın.
Nefs

Ya İslam'ın bütün şartlarını hakkıyla yerine getir, ya da aksi halde, "Ben Müslümanım," deme. Sen nefsinle beraber olmaya devam ettiğin müddetçe bu mevkie erişemezsin. Sen, nefsinin heveslerini, arzularını ve zevklerini kendisine vermeye devam ettiğin müddetçe onun kaydındasın, onun ipine bağlısın.
Nefsinin hakkını ver, fakat heveslerine, arzularına ve zevklerine engel ol. Onun bekası, kendisine haklarının verilmesiyledir. Helaki ve mahvolması da, hazlarının, heveslerinin ve arzularının verilmesiyledir.
Nefsin hakları, ihtiyaç miktarınca yiyecek, içecek, giyecek ve meskendir. Hazlar ise zevk aldığı şeyler ve şehvetler, heveslerdir. Onun haklarını şeriat elinden al, yani şeriatın ölçüleri dahilinde kendisine haklarını ver.
Hazlarını, Allah'ın ilmindeki ilâhi takdire bırak. Ona daima helâl şeyler yedir, asla haram yedirme. Aza kanaat et. Yeter ki helâl olsun. Nefsini buna alıştır. Eğer ilâhi takdirde senin için daha fazlası varsa ve gelirse, o da senindir.
Eğer felah, kurtuluş istersen, Rabbine itaat konusunda nefsine muhalefet et, karşı gel. Eğer nefsin, Allah'a itaate yönelirse, muvafakat et. Allah'a karşı günah işlemeye yönelirse muhalefet et, karşı koy.
Nefsinle beraber olmaya devam ettiğin müddetçe, insanları ve diğer varlıkları tanıyamazsın. İnsanlarla beraber olmaya devam ettiğin müddetçe de, İzzet ve Celâl sahibi Hakk'ı tanıyamazsın.
Nefs, daima kötülüğe meyillidir. Bu onun fıtratıdır, yaratılışıdır, tabiatıdır. Nefsle bütün hallerde mücahede et. Nefsi mücahede ile yumuşat, erit.

Zira o, eridiği ve serkeşliğini yitirdiği zaman, akl-ı selime ve kalbe teslim olur. Sonra kalp, sırr'a, öze teslim olur. Öz de, İzzet ve Celâl sahibi Hakk'a teslim olur. Böylece hepsinin kaynağı, oraya dayanır. Nefsi yumuşatıp eritme işini tamamladığın zaman, sana kalbin yönünden şöyle seslenilir: "Nefislerinizi öldürmeyiniz. Hiç şüphe yok ki, Allah ziyadesiyle merhametlidir," (Nisa, 4:29).
Sen, nefsin boş ve bâtıl emellerini kır. İşte o zaman, o sana itaat edecek, senin istediğin noktaya gelecektir." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Ey Oğlu eserinden) H: Akın Aydın
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.