Bu yaşa kadar öğrendiğiniz, bu güne kadar bildiğiniz ilahi ilkelerle, evrensel ölçülerle, yol arkadaşlarınızın yaptıkları çelişince, çakışınca susma ve tercihinizi yol arkadaşlarınızdan yana kullanma yetkisini kimden aldınız?
Müslümanın, hele hele Müslüman bilginlerin haktan ve hakikatten yana tavır koyma sorumlulukları yok mudur?
Zulme razı olma yetkisini kimden aldınız?
Zalimlerin yapıp ettikleri karşısında sus-pus oturma yetkisini kimden aldınız?
Yakın ve uzak çevrenizde zalimlerin koltuk değnekleri dolaşırlarken, “uydum kalabalığa” rolünü benimseniz sizin yetkiniz dahilinde midir?
Tüyü bitmemiş yetimlerin hakları etrafınızdaki çakallar tarafından pay edilirken tanıdığınız, bildiğiniz çakalları kanatlarınız altında saklama yetkiniz olabilir mi?
Dedenizin, dedemizin; “Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı” tembihini kulak ardı ederek, cennet vatanın, bu vatanda yer alan şehit mezarlarının parsel parsel, dönüm dönüm satılması karşısında, satanlar “sizinkiler” olduğu için susma, onaylama yetkiniz olabilir mi?
Haksızlıklar karşısında, zulümler karşısında, küresel zalimlere yedek lastik olmalar, haçlının safında yer almalar karşısında madem ki susacaktınız da ne diye okunuz, şimdi bu akademik unvanlarınız ne işe yarıyor?
Zinanın suç olmaktan çıkarılması cinayeti karşısında susmanızı hangi şey mazur gösterebilir?
Domuzun kasaplık hayvanlar listesine alınması gibi bir cürüm karşısında susma, bu cürmü işleyenleri hala alkışlama yetkisini kimlerden aldınız?
İşin başında desteklediğiniz kadronun, İslam coğrafyasının kaynaklarını küresel haçlı-siyonist çetelere peşkeş çekilmesi projelerinde yer aldıklarını öğrendikten sonra hala desteğe ve alkışa devam yetkisini size kim verdi?
Şu ayetler sadece namazlarda ve hatim indirmelerde okunmak için mi indirilmiştir:
“Allahın indirdiği kitabdan bir şeyi ketmedib de(gizleyip) bununla biraz para alanlar muhakkak ki onlar karınlarında ateşden başka bir şey yemezler ve kıyamet günü Allah onlara ne söyler ne de kendilerini tezkiye eder, onlara sade bir azab-ı elim vardır.
Onlar işte hidayeti verib dalâleti, mağfireti bırakıb azabı satın alan kimseler, bunlar ateşe ne sabırlı şeyler!
Zira bu azabın sebebi Allah'ın kitabı gerçekle indirmiş olmasındandır. Kitapta ayrılığa düşenler ise şüphesiz, haktan uzak bir ayrılık içindedirler.” (Bakara, 174-176).
Müslümanın, hele hele Müslüman bilginlerin haktan ve hakikatten yana tavır koyma sorumlulukları yok mudur?
Zulme razı olma yetkisini kimden aldınız?
Zalimlerin yapıp ettikleri karşısında sus-pus oturma yetkisini kimden aldınız?
Yakın ve uzak çevrenizde zalimlerin koltuk değnekleri dolaşırlarken, “uydum kalabalığa” rolünü benimseniz sizin yetkiniz dahilinde midir?
Tüyü bitmemiş yetimlerin hakları etrafınızdaki çakallar tarafından pay edilirken tanıdığınız, bildiğiniz çakalları kanatlarınız altında saklama yetkiniz olabilir mi?
Dedenizin, dedemizin; “Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı” tembihini kulak ardı ederek, cennet vatanın, bu vatanda yer alan şehit mezarlarının parsel parsel, dönüm dönüm satılması karşısında, satanlar “sizinkiler” olduğu için susma, onaylama yetkiniz olabilir mi?
Haksızlıklar karşısında, zulümler karşısında, küresel zalimlere yedek lastik olmalar, haçlının safında yer almalar karşısında madem ki susacaktınız da ne diye okunuz, şimdi bu akademik unvanlarınız ne işe yarıyor?
Zinanın suç olmaktan çıkarılması cinayeti karşısında susmanızı hangi şey mazur gösterebilir?
Domuzun kasaplık hayvanlar listesine alınması gibi bir cürüm karşısında susma, bu cürmü işleyenleri hala alkışlama yetkisini kimlerden aldınız?
İşin başında desteklediğiniz kadronun, İslam coğrafyasının kaynaklarını küresel haçlı-siyonist çetelere peşkeş çekilmesi projelerinde yer aldıklarını öğrendikten sonra hala desteğe ve alkışa devam yetkisini size kim verdi?
Şu ayetler sadece namazlarda ve hatim indirmelerde okunmak için mi indirilmiştir:
“Allahın indirdiği kitabdan bir şeyi ketmedib de(gizleyip) bununla biraz para alanlar muhakkak ki onlar karınlarında ateşden başka bir şey yemezler ve kıyamet günü Allah onlara ne söyler ne de kendilerini tezkiye eder, onlara sade bir azab-ı elim vardır.
Onlar işte hidayeti verib dalâleti, mağfireti bırakıb azabı satın alan kimseler, bunlar ateşe ne sabırlı şeyler!
Zira bu azabın sebebi Allah'ın kitabı gerçekle indirmiş olmasındandır. Kitapta ayrılığa düşenler ise şüphesiz, haktan uzak bir ayrılık içindedirler.” (Bakara, 174-176).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025