Onkoloji Enstitüsü Pediatrik Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rejin Kebudi, yaptığı açıklamada, çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinin hastalığın tipi ve evresine göre 6 ay ile 1 yıl arasında, lösemide de 2 yıl ve daha uzun sürdüğünü söyledi.
Enstitüde genellikle organ kanserlerinin tedavi edildiğini anlatanProf. Dr. Kebudi, "Tedaviler, genellikle 3 hafta arayla hastanın 4-5 gün enstitüde kalmasını gerektiriyor" dedi.
Çocukların uzun ve zorlu tedavi süreçlerinde mutluluk yaratan, yaşama bağlılıklarını artıran moral desteklerin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kebudi, bu yaştaki çocukların yaşamında okulun önemine de işaret etti.
Prof. Rejin Kebudi, okulun çocuklar için en büyük sosyal çevre olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hekim olarak tedavimizi yaparken, çocuklardaki psikososyal etkilerini de unutmamamız lazım. Çocuklar, tedavileri süresince okuldaki sosyal çevrelerinden ve eğitimlerinden mahrum kalıyorlar. Amacımız, çocuğu tamamen iyileştirip topluma sağlıklı bir birey olarakgeri göndermek.
Dünya Sağlık Örgütü, sağlığı 'bedenen ve ruhen tam iyilik hali' olarak' tanımlıyor. O zaman okulun rolü çok önemli. Çocuklarımızın bu dönem ihtiyacı olan en büyük şey de moral. Tedavideki çocuklar okuldangeri kaldıkları için üzülüyor, hatta bazıları tedavi sonrası sınıfta kaldıkları için okuldan soğuyorlardı. Ayrıca bu çocuklar, enfeksiyona çok açıklar ve kalabalık ortamlara gitme imkanları yok. O zaman çözüm hastane okullarında yatıyor. Çünkü bu okullardaki hasta çocuklar hem sosyal çevreden hem de eğitimlerinden geri kalmıyorlar.
Okulumuzdaki çocuklarımıza, ağır bir tedavide oldukları için yükleme yapmak istemiyoruz. Bu nedenle eğitimleri sırasında eğlenmeleri de çok önemli."
Prof. Dr. Kebudi, aralık ayında eğitime açılan okulda, sabah saatlerinde ayakta tedavi ve takipte olanlara, öğleden sonra da yatarak tedavi görenlere eğitim verildiğini söyledi.
Müdür yetkisine sahip öğretmenin seçiminde en büyük kriterin gönüllülük olduğuna da değinen Prof. Dr. Kebudi, "Öğretmenimizin, bu işin duygusal yükünü de kaldırması gerekiyordu" diye konuştu.
Eğitmenlik huzur veriyor
Müdür yetkili 14 yıllık öğretmen Ömer Boran da, gönüllü olarak başvurduğu işinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "İyi ki başvurmuşum. Korkunç şekilde huzura kavuştum" dedi.
Köy okullarında olduğu gibi "birleştirilmiş sınıf" planı uyguladıklarını anlatan Boran, çocuklarla tek tek ilgilendiğini söyledi.
Her çocuğa ayrı müfredat uyguladığını belirten Boran, tedavileri nedeniyle bazı günler sınıfa inemeyen çocuklara yatakları başında eğitim verdiğini kaydetti.
Okulun öğrencilerin yanı sıra aileleri için de mutluluk yarattığını vurgulayan Boran, 20 öğrenciye ders verdiğini sözlerine ekledi.
Bende eğitmen olmak istiyorum
Tedavisi için Giresun'dan gelen ilköğretim 5. sınıf öğrencisi Özgür ise geçen yıl okulu teşekkürle geçtiğini söyledi.
Ayağına takılı seruma rağmen eğitimine sınıfta devam eden Özgür, öğretmen Ömer Boran'ı çok sevdiğini anlatarak, "Ama Giresun'daki öğretmen ve arkadaşlarımı da çok özledim" dedi.
Diyarbakır'dan gelen 7. sınıf öğrencisi Nuran da, 14 aydır kemik tümörü nedeniyle tedavi gördüğünü belirterek, "Okul geçen yıl başlamış olsaydı, sınıfta kalmayacaktım. Kim bilir, belki ben de gönüllü öğretmen olup bir gün burada çalışırım" diye konuştu.
Enstitüde genellikle organ kanserlerinin tedavi edildiğini anlatanProf. Dr. Kebudi, "Tedaviler, genellikle 3 hafta arayla hastanın 4-5 gün enstitüde kalmasını gerektiriyor" dedi.
Çocukların uzun ve zorlu tedavi süreçlerinde mutluluk yaratan, yaşama bağlılıklarını artıran moral desteklerin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kebudi, bu yaştaki çocukların yaşamında okulun önemine de işaret etti.
Prof. Rejin Kebudi, okulun çocuklar için en büyük sosyal çevre olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hekim olarak tedavimizi yaparken, çocuklardaki psikososyal etkilerini de unutmamamız lazım. Çocuklar, tedavileri süresince okuldaki sosyal çevrelerinden ve eğitimlerinden mahrum kalıyorlar. Amacımız, çocuğu tamamen iyileştirip topluma sağlıklı bir birey olarakgeri göndermek.
Dünya Sağlık Örgütü, sağlığı 'bedenen ve ruhen tam iyilik hali' olarak' tanımlıyor. O zaman okulun rolü çok önemli. Çocuklarımızın bu dönem ihtiyacı olan en büyük şey de moral. Tedavideki çocuklar okuldangeri kaldıkları için üzülüyor, hatta bazıları tedavi sonrası sınıfta kaldıkları için okuldan soğuyorlardı. Ayrıca bu çocuklar, enfeksiyona çok açıklar ve kalabalık ortamlara gitme imkanları yok. O zaman çözüm hastane okullarında yatıyor. Çünkü bu okullardaki hasta çocuklar hem sosyal çevreden hem de eğitimlerinden geri kalmıyorlar.
Okulumuzdaki çocuklarımıza, ağır bir tedavide oldukları için yükleme yapmak istemiyoruz. Bu nedenle eğitimleri sırasında eğlenmeleri de çok önemli."
Prof. Dr. Kebudi, aralık ayında eğitime açılan okulda, sabah saatlerinde ayakta tedavi ve takipte olanlara, öğleden sonra da yatarak tedavi görenlere eğitim verildiğini söyledi.
Müdür yetkisine sahip öğretmenin seçiminde en büyük kriterin gönüllülük olduğuna da değinen Prof. Dr. Kebudi, "Öğretmenimizin, bu işin duygusal yükünü de kaldırması gerekiyordu" diye konuştu.
Eğitmenlik huzur veriyor
Müdür yetkili 14 yıllık öğretmen Ömer Boran da, gönüllü olarak başvurduğu işinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "İyi ki başvurmuşum. Korkunç şekilde huzura kavuştum" dedi.
Köy okullarında olduğu gibi "birleştirilmiş sınıf" planı uyguladıklarını anlatan Boran, çocuklarla tek tek ilgilendiğini söyledi.
Her çocuğa ayrı müfredat uyguladığını belirten Boran, tedavileri nedeniyle bazı günler sınıfa inemeyen çocuklara yatakları başında eğitim verdiğini kaydetti.
Okulun öğrencilerin yanı sıra aileleri için de mutluluk yarattığını vurgulayan Boran, 20 öğrenciye ders verdiğini sözlerine ekledi.
Bende eğitmen olmak istiyorum
Tedavisi için Giresun'dan gelen ilköğretim 5. sınıf öğrencisi Özgür ise geçen yıl okulu teşekkürle geçtiğini söyledi.
Ayağına takılı seruma rağmen eğitimine sınıfta devam eden Özgür, öğretmen Ömer Boran'ı çok sevdiğini anlatarak, "Ama Giresun'daki öğretmen ve arkadaşlarımı da çok özledim" dedi.
Diyarbakır'dan gelen 7. sınıf öğrencisi Nuran da, 14 aydır kemik tümörü nedeniyle tedavi gördüğünü belirterek, "Okul geçen yıl başlamış olsaydı, sınıfta kalmayacaktım. Kim bilir, belki ben de gönüllü öğretmen olup bir gün burada çalışırım" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.