BTP gençliği cıvıl cıvıl

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Geleneksel Gençlik kapının ikincisi Trabzon-Akçaabat İlçesi Kayabaşı Yaylası'nda büyük bir coşkuyla devam ediyor.

Bu coşkunun sonucu kampın süresi bir hafta daha uzatıldı.

Kampta çeşitli kültürel-sportif faaliyetler yapılıyor.

Gençlerin birer Müslüman-Türk genci olması için gerekli eğitim-öğretim, ehil kişiler tarafından veriliyor.

Vatanını-milletini seven,

İnsanlara-devlete hizmeti gaye edinen,

Ülkenin bölünmez bütünlüğüne sevdalı,

"Vatan sevgisi imandandır" hadis-i şerifini benimsemiş,

"Bu vatan bizimdir, bizim kalacak" ölçüsünü ilke edinmiş gençlerin yüzlercesi var kampta.

Kamp komutanı, özellikle de atıcılıkta dünya klasmanında birincilik madalyalarına sahip emekli komutan, BTP Akçaabat Belediye Başkan adayı ve İlçe başkanı sayın Nurettin Genç. Ömrünü gençlere eğitim-öğretim vermekle geçirmiş Ahmet Ziya Atasoy hoca, kampın emekli olmayan eğitmeni-öğretmeni.

Lütfullah Dereci BTP gençlikten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı.

Ve gençliğin sevgilisi Mustafa Hayri Baş.

Ve diğer arkadaşlar...

Ben de davet edildim Cumartesi kampa.

Konuşma yapmak için.

Gece 23:30'da kalkması gereken THY İstanbul-Trabzon seferini yapacak uçak, tam bir saat rötar yapınca ancak sabaha karşı saat 03:00 gibi alandan çıkışımız mümkün oldu.

Değerli dostum Ömer Turan'la başlayan yayla yolculuğumuza önce bir sabah haşlamasıyla başlamayı uygun gördük.

İstirahat etme teklifini, "istirahat demek, bugünün verimsiz geçmesi demek" düşüncesiyle askıya alıp, yaklaşık 35 kilometrelik mesafeyi, hep rampa olduğu için 90 dakika civarında tırmandık.

Işıklar Beldesi'nde kıldığımız sabah namazı sonrası, rahmetlik Baki Bektaş hocanın; "Ben su uzmanıyım, nerede iyi su varsa bilirim" sözünü hatırlayarak, her çeşmeden "şifa niyetine" birkaç yudum da olsa su içerek yola devam ettik.

Çimene akan suları görünce, Almanlara ait olduğu söylenen şu sözü hatırladım; "Sular akar, Türkler bakar."

Ülkemiz tatlı su cenneti.

Yakın bir zamanda insanların petrole olan bağımlılığı, alternatif bir ürünle son bulabileceği söz konusu, ama suyun alternatifi yine sudur.

Ve o da bizde bolca var.

Hatta, Filistinli öldürmekten bitap düşen, harareti artan İsrail'e bile satacak kadar bizde bol su var.

Kamptaki konuşmamı, çok muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocama ait olan ve tarihler geçtikçe manası daha da kökleşecek olan şu veciz sözün, "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" sözünün etrafında şekillendirdim.

Bekamız, inancımızdır, inancımızı kaybettiğimiz an, millet olarak da bekamızı kaybedeceğiz gerçeğinin altını çizmeye çalıştım.

Gençler pür dikkat dinlediler konuşmayı.

Programın tam da orta yerinde, kamp komutanı Nurettin beyin, sayın Hocamın selamını getirmesi bir anda çadırda heyecanı doruk noktaya çıkarmaya kafi geldi.

Büyük bir alkış tufanı koptu.

Şu söz de çok hoştu.

Fatih Sultan Mehmet cennet mekana ait olan şu söz;

"Benim için İstanbul gibi bir şehri fethetmekten, Akşemseddin gibi birine sahip olmam çok daha kıymetlidir."

Umuma yaptığım sohbetten çok daha faydalı ve verimli olanı, kuşkusuz birebir gençlerin sorularına verdiğim cevaplardı.

Zihinlerinde yılların birikimi oluşan ve cevap bekleyen soruları sordular ve İstanbul'dan yola çıkarken, belki lazım olur diye yanımda götürdüğüm belgeler tam da o sorulara cevaptı.

Tarihleri, orijinal metinleri ve belgeleri gören gençler çok memnun kaldılar.

Öyle ki, gençlerden biri, "izniniz olursa elinizi öpebilir miyim" dedi, ben de "Sen asıl eli öpülesi olanın elini öp, bizim elimiz öpülmeye değmez" dedim.

İşimiz çok büyük, çok meşakkatli, çok yorucu, ama çok şerefli.

"Diyalog ve Hoşgörü" yalanıyla ülkeyi İslam dışı inançların at koşturduğu mekan haline getirenlerin kampına katılan bir delikanlının anlattığı ibret dolu olayı bilmeniz, bizim kampın ne kadar faydalı ve gerekli olduğunu daha iyi anlamanız açısından önemlidir sanırım. "Diyalogcuların kampındaki görevliler, kampa katılan gençlere; Kelimeyi tevhid uzun bir cümledir, "lâ ilâh illellah muhammedür resulüllah" kelimeyi tevhidini ezberlemek zordur, onun yerine "lâ ilâhe illellah" kısmını ezberleyin, "Muhammedü'r resulüllah" kısmı kalsın" diyormuş. Müslüman Türk geçlerine verilen şu eğitime bakın.

Bu yüzden Hz. Muhammed'e (as) imanın, mümin olmak için şart olduğu konusunda da konuştum.

Dün ehl-i küfrün savunduğu, Muhammed'i (as) inkar etme düşüncesini şimdi "Müslüman görünümlü" zatların yapması ne büyük bir cinayet.

"Muhammed (as) olmadan kimse Allah'tan rahmet beklemesin" sözümü baş tacı etti kamptaki bütün gençler.

Kampın ikincisi bu ayın içinde Adana'da yapılacak.

Son BTP Genlik kampı yine Bursa'da, yine Keles Yaylası'nda.

Şimdiden hazırlayın çantalarınızı.