Bozok Yaylası yiğidi Erdoğan!

Yozgatlılar İhsanoğlu için "Bozok Yaylası yiğidi" afişleri yapıp evlerine asmış, sağa sola yapıştırmışlar. Hem Devletin bütün imkânlarını kullanıp hem, "Halkın adayı" olduğunu iddia eden Recep Tayyip Erdoğan, seçim çalışmaları için uğradığı Yozgat'ta bu afişleri görünce çok içerlemiş, "Yiğit denilmekle yiğit olunmuyor" demiş ve eklemiş:"-Sen Bozok yaylasına kaç defa geldin?"Belli ki, kendisi Bozok Yaylası'na birkaç defa uğramış. Peki, uğramış da Bozok yiğitlerinin, Yozgat yiğitlerinin derdine derman mı olmuş? Evet, öyle olmuş. Tabi, hepsinin değil. Sadece birkaçının. Mesela, Yimpaş Holding tarafından dolandırılan binlerce kişinin değil, böyle bir dolandırıcılık yaptığı iddiasıyla Almanya mahkemelerinin aradığı, arayıp sorguya çekmek istediği Yimpaş Yöneticilerinin derdine derman olmuş, kimi ile yan yana fotoğraf vermiş, kimini savcı ve polislerin elinden kurtarmak için Meclis'e taşımış..Gerçi balık hafızalı kimi AKP'liler Erdoğan'ın Almanya'daki bir toplantıda kendisini dinleyen Türk işçilerinden birinin bahsi geçen konudaki mağduriyetini dile getirmesi üzerine yediği fırçayı hatırlamak istemezler, hatırlatana "Sen zaten AKP düşmanısın" ve Başbakanından yani devletinden mağduriyetini gidermesini isteyen işçiye de, "Provokatör!" yaftası yapıştırırlar amma, bu gerçeği değiştirmez, Erdoğan'ın Bozok Yiğitliği işte bu kadardır.Yani Erdoğan, "Mağdur edebiyatı" yapa yapa "Mağdurları perişan eden" acayip bir örnektir.İşte son örneklerden biri..İsrail Gazze'ye saldırıyor, Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu tarafsız olmakla suçluyor, "Gazzelilerin yanında nasıl olmazsın be!" diye fırça üstüne fırça atıyor. Oysa, Yahudilerden Cesaret ödülü alan kendisi, Gazze ve Filistinlilere yaptığı hizmetlerden dolayı Filistin Devlet Başkanı'ndan "Teşekkür Plâketi alan" eleştirdiği Ekmeleddin İhsanoğlu.. Üstelik Erdoğan'ın oğlu "gemicikleri" ile İsrail'e erzak taşıyormuş ve İsrail uçaklarının Jet yakıtlarını Erdoğan'ın yönettiği Türkiye karşılıyormuş. Günlerdir bu iddialar Aydınlık'ta yer alıyor, Erdoğan'dan çıt yok, tık yok..Örnek o kadar çok ki, hangi birini sayalım..Erdoğan'ın mağdur edebiyatı yapa yapa zengine çalıştığı gün gibi ortada. Bankalardaki faiz lobisinin arkasında da o var. Kredi kartları ile tüketicileri soydurup, "Borcunuzu ödeyin yoksa gelip zorla alırlar" diyen de kendisi, "Bu devirde faizsiz olur muymuş" diyerek emekten değil paradan para kazanmayı savunan ve Kur'an'a ters düşen de kendisi.  Yani örnekler bitecek gibi değil..Bir tane daha örnek verip işi milletin izanına bırakalım?Görüyorsunuz, Meclis'e Soma'daki madenciler bahane edilerek bir yasa tasarısı getirildi. Sonunda bu yasa tasarısı döndü dolaştı Erdoğan'ın oğlunun vakfına belediyelerin arsa bağışlamasının önünü açan bir yasa oldu çıktı. Yasaya, "Maden ocaklarında Yaşam Odası" mecburiyeti getirmek isteyen milletvekili yumruklandı ve "Yaşam Odası mecburiyeti" yasalaşmadı. Niye yasalaşmadı?Çünkü bu odalar madenciye maliyet getirmekteydi. Yani AKP'liler, "Madenci ölebilir ama maden sahibi kârından zerre eksiltme yapmaz, yapmamalı" demiş oldular? Oysa "Yaşam Odası" maden işçisi için gerçekten "Hayatî" idi. 2010 5 Ağustosu'nda Şili'deki bir madende göçük altında kalan 33 madenci bu yaşam odaları sayesinde tam 69 gün sonra sağ salim yeryüzüne çıkartılmışlardı. Akp'ye göre Şilili madencinin canı candı amma Türk madencinin canı beş para etmezdi, bunun anlamı bu değil midir ve bu tavır patron karşısında maden işçisine İsrail karşısında eli kolu bağlı olan Gazze Müslüman'ı muamelesi çekmek değildir de nedir?Tepkiler üzerine tutmuşlar, "Yaşam odasını yönetmelikle hayata geçireceğiz" diyorlar.Siz önce Kanun çıkartmaktan niye korktunuz, onu söyleyiniz? "Ceğiz-cağız-cek-cak" ve "Ölüm kader, lak-lak" tavırlarınız yetti artık! Hele şu seçimi atlatalım, yönetmelikten vazgeçerler korkusuyla madenci oylarını cebe bir indirelim mi demek istiyorsunuz?