BM Güvenlik Konseyi'nin ABD'nin kuklasına dönüştüğünü iddia eden İran lideri Ahmedinecad haklıydı; ABD ve Britanya, Güvenlik Konseyi'ne istediklerini yaptırıyor. BM'nin acil reforma ihtiyacı var İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın BM Genel Kurul toplantısında yaptığı dobra BM eleştirisi BM'nin kendisine değil; Güvenlik Konseyi'nin, siyasi amaçlarının güvence altına alınması için büyük güçler, başta da ABD tarafından yönlendirilmesine yönelikti. Ve İran liderinin dediğinin yanlış olduğunu söyleyebilir misiniz? ABD Başkanı George W. Bush ve onun yönetiminde İran liderliğini küresel güvenlik karşısındaki tek en büyük tehdit olarak tanıtmak için son zamanlarda geç vakitlere kadar çalışanlar için sorun, birçok kişinin ve BM Genel Kurulu'nda kısmen güçsüz kalmış çoğu ülkenin Ahmedinecad'a hak verecek olması. İran tavrı Irak'ı hatırlatıyor Ahmedinecad'ın, ABD'nin Britanya Başbakanı Tony Blair'in utanç verici desteğiyle İsrail'in Lübnan'a temmuzda açtığı savaşta erken bir ateşkes sağlanmasını etkin biçimde engellediğine dair savına karşı çıkmak kesinlikle zor. Eski Britanya Dışişleri Bakanı Jack Straw yanlış yapıldığını itiraf etti. Fakat bu, İsrail daha erken dizginlenmediği için hayatını kaybeden yüzlerce sivilin yakınları için teselli değil. Ahmedinecad'ın Irak'taki işgal güçleri ABD ve Britanya'yı dehşet verici kan dökümüne son verip güvenlik sağlama başarısını gösteremedikleri için kınamasını haksız çıkarmak da eşit derecede zor. Bu facianın ABD ve Britanya 2003'te BM'yi gözardı ettiği ve yasadışı bir işgal başlattığı için çıktığına işaret etmeye pek gerek yok. Irak, Washington'ın yakın zamanda BM'den istediği desteği alamadığı nadir önemli konulardan biriydi. ABD, Güvenlik Konseyi'nin çoğunluğunun duruşunu reddederek, bugün İran hükümetini nükleer programı konusunda yapmakla suçladığı şeyin aynısını yaptı. Aslında, Ahmedinecad ve hükümeti nükleer programları konusunda müzakerelerin yeniden başlamasını tekrar tekrar teklif etti. Onların haklı olarak karşı çıktığı, ABD-Britanya-Fransa'nın Güvenlik Konseyi'ne kabul ettirmeye çalıştığı, İran'ın müzakereler başlamadan uranyum zenginleştirmeyi durdurması koşulu. Washington'ın bu sorunu BM yaptırımlarını içeren bir çekişmeye çevirmek için acele etmesi, ABD'nin BM silah denetçilerine işlerini bitirmeleri için biraz daha zaman vermeyi reddettiği Irak savaşı öncesi dönemi hatırlatıyor. Hem savcı, hem yargıç, hem cellat "Eğer ABD ve Britanya bir ulus veya devletle farklılık yaşıyorsa, konuyu Güvenlik Konseyi'ne getiriyorlar" dedi Ahmedinecad. "Sonra kendi kendilerine savcı, yargıç ve cellat rolünü üstleniyorlar.. Bu adil mi?" diye sordu. Yanıt; 'hayır, değil', ve bu durum BM'ye zarar veriyor ve genellikle yapıcı bir etkisi olmuyor. İran'ın politikası birçok açıdan eleştirilebilir. İsrail'e karşı Hizbullah'ı destekledi ve Lübnanlı milisleri hızla ateşkese gitmeye ikna konusunda zamanlı bir çaba göstermedi. Sınırında derin bir istikrarsızlık Tahran'ın çıkarına olmasa bile, Irak'taki rolü sorgulamaya açık. Ve siciline bakıldığında, İran'ın nükleer programının amaçlarına dair inkârlarının inanılırlığını da sorgulamak son derece mantıklı. Annan'ın reform önerisi reddedildi Fakat, Bush, Downing Sokağı ve Tel Aviv'deki destekçileri, savlarını aşırı biçimde abartarak, daha da saldırgan retoriklere kapılarak, doğrudan görüşmeleri redderek, İran'da rejim değişikliği talep ederek ve BM'yi kendi isteklerine göre yönlendirerek, bu endişeleri dindirebilecek etkili önlemleri her açıdan baltalıyor. Daha geniş çerçevede de, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın reform panelinin, BM'nin ve özellikle de Güvenlik Konseyi'nin daha etkince çalışması için sunduğu önerilere anlamlı bir destek vermediler. Bu öneriler, Güvenlik Konseyi'nin üyelik sayısını 1945'in dünyasını değil de bugününkünü temsil edecek biçimde artırmayı da içeriyordu. Beşten fazla ülkeye ihtiyaç var Veto hakkına sahip beş ülkenin sürekli egemen olmadığı bir Güvenlik Konseyi, nükleer silahsızlanma, terörizm, Irak, İsrail'in komşularıyla ilişkileri, Sudan, Burma ve Afganistan gibi acil uluslararası jeopolitik konulara daha etkin biçimde hitap etme şansına sahip olabilirdi. ABD, BM'nin bir kurum olarak başarısızlıklarını sık sık sertçe eleştirirken hiçbirşeyi değiştirmeyerek, Anmedinecad'ın Güvenlik Konseyi'nin Washington'ın kuklasına ve lastik damgasına dönüştüğüne dair savını güçlendiriyor. Simon Tisdall/ The Guardian/ Radikal
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.