‘Biz rahmet Ehl-i Beyt’iyiz’
Hz. Ali (a.s.) Sıffin'de şöyle bir hutbe irad etti: "Emanete hıyanet eden, vaadinden dönen, söyleyince yalan söyleyen kişi, Müslüman değildir. Biz rahmet Ehl-i Beyt'iyiz; sözümüz gerçektir, işimiz doğrudur. Peygamberlerin sonuncusu bizdendir. Müslümanların emirleri bizdedir. Kitab'ı okuyanlar bizdedir"
26.01.2025 11:30:00 / Güncelleme: 26.01.2025 11:34:13
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Safer ayının ilk günü çarşambaydı. O gün sabahleyin Şamlılardan bir bölük, Mesleme oğlu Habib'le meydana çıktı. Hz. Ali tarafından Mâlik'ül-Eşter karşı durdu. Akşama kadar savaştılar. İkinci günü Hâşim, atlılarla, yayalarla meydana girdi. Ebu'l-A'ver karşısına çıktı. Akşama dek savaştılar.
Üçüncü günü Ammâr meydana çıktı. Amr'la savaştı. Ammar'ın yanında süvarilerle Nadr oğlu Ziyad vardı. Ammâr, atlılara hücum etmelerini emretti. Kendisi de piyadelere saldırdı, Amr'ın fırkası geri çekilmeye mecbur oldu. Bu savaşta Amr, bir mızrağın ucuna siyah bir bez bağlamış, savaşanlara onu uzatmadaydı. Halk arasında bu, Resûlullah'ın ona verdiği bayrak diye bir söylenti oldu.
Hz. Ali bunu duyunca, "Biliyor musunuz, Resûlullah ona bu bayrağı verirken ne emretmişti?" dedi. "Ne emretmişti?" dediler. "Hiçbir Müslüman- la savaşmamayı ve hiçbir kâfirden kaçmamayı emretmişti fakat and olsun Allah'a o müşriklerden kaçtı, bugün ise Müslümanlarla savaşıyor" buyurdu.
O gün Nadr oğlu Ziyâd, ana bir kardeşi olan Amr oğlu Muaviye'yle karşılaştı. Birbirlerini tanıyıp savaşmadılar. Dördüncü günü Hz. Ali'nin küçük oğlu Muhammed ibn-i Hanefiyye meydana çıktı.
Ömer'in oğlu Ubeydullah, büyük bir kuvvetle karşısına geldi. Her iki taraf şiddetle savaştılar. Ubeydullah, bizzat savaşmak için Muhammed ibn-i Hanefiyye'yi çağırdı, o da kabul etti. Karşı karşıya geldikleri zaman Hz. Ali, "bunlar kim" diye sordu. Söylediler. Derhal meydana at sürdü, oğlunu geri çevirdi, Ubeydullah'la karşılaştı. Ubeydullah, Hz. Ali'yi görünce geri döndü. Muhammed, "Ey Mü'minlerin Emiri, beni bıraksaydın onu öldüreceğimi umuyordum, ne diye beni men ettin?" dedi.
Hz. Ali, "Benimle savaşsaydı onu mutlaka öldürürdüm. Fakat sen savaşsaydın belki öldürürdün, yalnız onun seni öldürmeyeceğinden de emin değildim" dedi. Bu sırada Muaviye, ordugâha bir minber kurdurdu. Üstüne çıkıp Allah'a hamd ettikten sonra, "Ey insanlar, topluluğunuzu bozmayın, dayanın; çünkü bugün, gerçeğin meydana çıkacağı gündür. Siz gerçeksiniz, doğruluğa çalışıyorsunuz. Siz, biati bozan ve haram olarak kan dökenle savaşıyorsunuz" dedi.
Arkasından Amr, minberin ikinci basamağına çıkıp Allah'a hamd ettikten sonra halkı sebata ve savaşa teşvik etti. Hz. Ali, bunu duyunca yanındakileri topladı, yayına dayanarak dedi ki:
"Ey insanlar, sözümü duyun, dediklerimi belleyin. Ululanmak benlikten ileri gelir, büyüklenmek kibirden. Şeytan, ortadaki hazır düşmandır, sizi bâtıla çağırıp durur. Bilin ki Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Birbirinizle çekişmeyin, birbirinizi aşağılamayın; bilin ki dinin kaynakları birdir, yolları meydandadır. Kim onlarla amel ederse gerçeğe ulaşır, kim onları terk ederse yoldan çıkar, kim Müslümanları birbirinden ayırırsa mahvolur gider.
Emanete hıyanet eden, vaadinden dönen, söyleyince yalan söyleyen kişi, Müslüman değildir. Biz rahmet Ehl-i Beyt'iyiz; sözümüz gerçektir, işimiz doğrudur. Peygamberlerin sonuncusu bizdendir. Müslümanların emirleri bizdedir. Kitab'ı okuyanlar bizdedir. Sizi Allah'a ve Resulüne, düşmanıyla savaşmaya, emrine yapışmaya, rızasını kazanmaya, namaz kılmaya, zekât vermeye, haccetmeye, Ramazan ayında oruç tutmaya, sadakaları ehli olanlara vermeye çağırıyoruz.
Şaşılacak şeylerin en şaşılacağı şu ki bugün Ümeyyeoğullarından Ebû Süfyan oğlu Muaviye'yle As oğlu Amr, halkı, dinlerini korumaya teşvik etmişler. Hâlbuki siz de bilirsiniz, ben ömrümde Resûlullah'a karşı durmadım, hiçbir işte O'na isyan etmedim.
Kahramanların bile sürçtükleri, tirtir titredikleri tehlikeli zamanlarda O'nu canımla-başımla korudum, hamd olsun Allah'a ki bana bu lütufta bulundu. And olsun ki Resûlullah vefat ettiği zaman başı, kucağımdaydı. O'nu ellerimle yalnız başıma yıkadım.
Sağdan sola, soldan sağa döndüren melekler yanımdaydı. Allah'a yemin ederim, Peygamber'den sonra ümmet arasına hiçbir ayrılık sokmadım, ancak bâtıla uyanlar, bugün hakka uyanlardan ayrıldı."
Üçüncü günü Ammâr meydana çıktı. Amr'la savaştı. Ammar'ın yanında süvarilerle Nadr oğlu Ziyad vardı. Ammâr, atlılara hücum etmelerini emretti. Kendisi de piyadelere saldırdı, Amr'ın fırkası geri çekilmeye mecbur oldu. Bu savaşta Amr, bir mızrağın ucuna siyah bir bez bağlamış, savaşanlara onu uzatmadaydı. Halk arasında bu, Resûlullah'ın ona verdiği bayrak diye bir söylenti oldu.
Hz. Ali bunu duyunca, "Biliyor musunuz, Resûlullah ona bu bayrağı verirken ne emretmişti?" dedi. "Ne emretmişti?" dediler. "Hiçbir Müslüman- la savaşmamayı ve hiçbir kâfirden kaçmamayı emretmişti fakat and olsun Allah'a o müşriklerden kaçtı, bugün ise Müslümanlarla savaşıyor" buyurdu.
O gün Nadr oğlu Ziyâd, ana bir kardeşi olan Amr oğlu Muaviye'yle karşılaştı. Birbirlerini tanıyıp savaşmadılar. Dördüncü günü Hz. Ali'nin küçük oğlu Muhammed ibn-i Hanefiyye meydana çıktı.
Ömer'in oğlu Ubeydullah, büyük bir kuvvetle karşısına geldi. Her iki taraf şiddetle savaştılar. Ubeydullah, bizzat savaşmak için Muhammed ibn-i Hanefiyye'yi çağırdı, o da kabul etti. Karşı karşıya geldikleri zaman Hz. Ali, "bunlar kim" diye sordu. Söylediler. Derhal meydana at sürdü, oğlunu geri çevirdi, Ubeydullah'la karşılaştı. Ubeydullah, Hz. Ali'yi görünce geri döndü. Muhammed, "Ey Mü'minlerin Emiri, beni bıraksaydın onu öldüreceğimi umuyordum, ne diye beni men ettin?" dedi.
Hz. Ali, "Benimle savaşsaydı onu mutlaka öldürürdüm. Fakat sen savaşsaydın belki öldürürdün, yalnız onun seni öldürmeyeceğinden de emin değildim" dedi. Bu sırada Muaviye, ordugâha bir minber kurdurdu. Üstüne çıkıp Allah'a hamd ettikten sonra, "Ey insanlar, topluluğunuzu bozmayın, dayanın; çünkü bugün, gerçeğin meydana çıkacağı gündür. Siz gerçeksiniz, doğruluğa çalışıyorsunuz. Siz, biati bozan ve haram olarak kan dökenle savaşıyorsunuz" dedi.
Arkasından Amr, minberin ikinci basamağına çıkıp Allah'a hamd ettikten sonra halkı sebata ve savaşa teşvik etti. Hz. Ali, bunu duyunca yanındakileri topladı, yayına dayanarak dedi ki:
"Ey insanlar, sözümü duyun, dediklerimi belleyin. Ululanmak benlikten ileri gelir, büyüklenmek kibirden. Şeytan, ortadaki hazır düşmandır, sizi bâtıla çağırıp durur. Bilin ki Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Birbirinizle çekişmeyin, birbirinizi aşağılamayın; bilin ki dinin kaynakları birdir, yolları meydandadır. Kim onlarla amel ederse gerçeğe ulaşır, kim onları terk ederse yoldan çıkar, kim Müslümanları birbirinden ayırırsa mahvolur gider.
Emanete hıyanet eden, vaadinden dönen, söyleyince yalan söyleyen kişi, Müslüman değildir. Biz rahmet Ehl-i Beyt'iyiz; sözümüz gerçektir, işimiz doğrudur. Peygamberlerin sonuncusu bizdendir. Müslümanların emirleri bizdedir. Kitab'ı okuyanlar bizdedir. Sizi Allah'a ve Resulüne, düşmanıyla savaşmaya, emrine yapışmaya, rızasını kazanmaya, namaz kılmaya, zekât vermeye, haccetmeye, Ramazan ayında oruç tutmaya, sadakaları ehli olanlara vermeye çağırıyoruz.
Şaşılacak şeylerin en şaşılacağı şu ki bugün Ümeyyeoğullarından Ebû Süfyan oğlu Muaviye'yle As oğlu Amr, halkı, dinlerini korumaya teşvik etmişler. Hâlbuki siz de bilirsiniz, ben ömrümde Resûlullah'a karşı durmadım, hiçbir işte O'na isyan etmedim.
Kahramanların bile sürçtükleri, tirtir titredikleri tehlikeli zamanlarda O'nu canımla-başımla korudum, hamd olsun Allah'a ki bana bu lütufta bulundu. And olsun ki Resûlullah vefat ettiği zaman başı, kucağımdaydı. O'nu ellerimle yalnız başıma yıkadım.
Sağdan sola, soldan sağa döndüren melekler yanımdaydı. Allah'a yemin ederim, Peygamber'den sonra ümmet arasına hiçbir ayrılık sokmadım, ancak bâtıla uyanlar, bugün hakka uyanlardan ayrıldı."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.