Bingöl ve Bitlis'te Ehl-i Beyt coşkusu
Gazetemizin yurdun her köşesinde dur durak bilmeden düzenlediği "İslam Dünyasını Kuşatan Fitneler ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" paneli, en son yoğun kar yağışı altında Bingöl ve Bitlis'te düzenlendi. Yöre halkı her iki panele de yoğun ilgi gösterdi
01.12.2014 00:00:00
YENİ MESAJ / BİNGÖL-BİTLİSYurdumuzun her bir köşesinde dur durak bilmeden tertiplenen "İslam Dünyasını Kuşatan Fitneler ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" konulu paneller aralıksız devam ediyor. En son Bingöl ve Bitlis'te düzenlenen panel, yoğun kar yağışı altında yapılmasına rağmen yöre halkı tarafından yoğun ilgiyle takip edildi.Panel saygı duruşu ve İstiklal Marşıyla başladı. Oturum başkanlığını Mimar Bayram Kavak'ın yaptığı programda, Sayın Kavak öncelikle tüm zor şartlara rağmen salona gelen, Ehl-i Beyt'e gönül veren izleyicilere teşekkür etti.Panelin ilk konuşmasını gazeteci yazar Av. Zühtü Kazancı yaptı. Kazancı, dinlerarası diyaloğun aslında misyonerlik demek olduğundan bahsetti. Ülkemizde misyonerlik çalışmalarına bazı cemaatlerin destek verdiğini ve AKP'nin de bu projenin uygulayıcı unsuru olduğunu müdellel örnekleriyle anlattı. AKP'nin icraatlarından sonra Türk milletinin içine düştüğü tehlikelerden bahisle bu durumun hala devam ettiğini belirten Kazancı, gündemi meşgul eden Ak Saray'ın açılışında dahi devlet yönetimini hiçe sayarcasına davranıldığını kanun ve yönetmeliklere aykırı bir şekilde Papa'nın çağrıldığını izah etti. Eğitimci sosyolog Ergül Güner ise Nakşibendilik tarikatının diğer tarikatlardan farklı olan durumlarından bahisle İslam'ın özüyle bağdaşmadığını daha çok gayrimüslim yapıya benzediğini belirtti. Nakşiliğin haddizatında İngiliz eliyle Ehl-i Beyt'e karşı olarak kurulmuş bir akım olduğunu ve tarih boyunca öne çıkan İmam Rabbani diye bilinen Faruk Sirhindi'nin, Abdulhalik Gücdüvani'nin, Bahaddin Nakşibendi'nin, Halidi Bağdadi'nin hayatlarında hep Ehl-i Beyt'e düşmanlık ve zulüm yaptıklarını hatta öldürülmelerine öncülük ettiklerini gene kendi eserlerinden ispatlayarak anlattı.Doç. Dr. H. İbrahim Ekşi de, Milli Ekonomi Modeli (MEM)'nin sahibinin Müslüman Türk olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey olduğunu oysa diğer ekonomilerin birçok papazlarla birlikte eklene eklene oluştuğunu anlattı. Şu ana kadar uygulanan modellerin insanlığın yaradılış gayesine muhalif bir çerçevede olduğu için insana fayda bir yana zarar verdiğini tüm insanlığın kurtuluşunun ise MEM'le olacağını izah etti. Konuşmasında gene MEM'in diğer ekonomilerle temel farklarını izah ettikten sonra bu tezin Rusya'dan Brezilya'ya kadar 250'ye yakın ülkede değişik maddeleriyle uygulandığını söyledi. Ekşi, güneşin balçıkla sıvanamayacağını söyleyerek konuşmasını bitirdi.En son olarak ilahiyatçı yazar Karani Arda, Ehl-i Beyt'in Fırka-i Naciye olduğunu bu yüzden birlik ve beraberliğin ve de kurtuluşun Ehl-i Beyt'te olduğunu söyledi. Bunun böyle olduğunu kendi söylüyor diye değil de Allah ve Resulü böyle istediği için olduğunu ayet ve hadislerle izah etti. Mezhep imamlarının tamamının Ehl-i Beyt'le beraber olduğunu İmam Şafi'nin Şura suresi 23. ayeti mucibince bunun farz olduğunu söylediğini belirtti. Bütün tasavvufi yolların İmam Ali ve Ehl-i Beyt'ten beslendiğinden bahsetti. Kur'an-ı Kerim'de Alevi ya da Sünniliğin geçmediği bunun yanı sıra Yüce Kitabımızda Ehl-i Beyt kavramının sıkça yer aldığından bahsetti. Yine, imametin, velayetin ve hilafetin sahibinin İmam Ali olduğunu Gadir-i Hum hadisi ve Maide suresi 67. ayeti ile izah ederek konuşmasını tamamladı.Panelin ardından salonda bulunan vatandaşlar bu manada bir programın ilk defa kendi illerinde düzenlendiğini ve muhakkak bu tarz programların sıkça yapılması gerektiğini belirttiler. Ehl-i Beyt'i ve onları kâmil anlamda anlatan Prof. Dr. Haydar Baş'ı gündem edecek programlar için üzerlerine düşecek görevleri yapmaya söz vererek panelistlere teşekkür ettiler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.