İnsan tek başına, vicdanı ile baş başa kaldığı zaman sorguladığı bazı yanlışları, kalabalığa karıştığında sorgulamaz oluyor.
Vicdanı ile baş başa kaldığında; hırsızlıkla hizmet asla bir arada olmaz, olamaz, olmamalıdır dediği halde "hırsızlıkla hizmet olur" kervanına katıldığı zaman ne vicdanına ne de yanındakine soramaz hale geliyor.
Tek başına kaldığında; "kul hakkına tecavüz ederek kullara hizmet edilemez" kanaatini taşıdığı halde, "kullara hizmet etmek için kulların hakkına tecavüz ediyoruz" diyenlerin içine katıldıktan sonra, içinde yer aldığı topluluğun rengine ve şekline bürünüyor.
Herhangi bir sınavda kişinin soru çalması, hiç çalışmadığı, hak etmediği halde en yüksek puanı alarak hak etmediği makamlara gelmesi, bölümlere girmesi bu toplumda ayıp, günah ve abes karşılanmasına rağmen bu cürümler "organize işler" şeklinde yapıldığı zaman "hizmet" olarak yıllarca alkışlanmış.
Bir simit çalarak, komşu bahçesinden bir elma kopararak eve gelen çocuğunu dönüp dönüp sorguya çeken anne-babalar, öyle anlaşılıyor ki yıllarca çalıntı sorularla en yüksek puanlarla, en iyi karnelerle eve gelen çocuklarına bir kere olsun; "bu değirmenin suyu nereden?" dememişler.
Hemen yanındaki, sınıfındaki arkadaşı iki sene, üç sene üst üste ölümüne çalışıp şu ya da bu sınava, mesela KPSS'ye girdiği halde hala boş gezerken, "hizmetten" olduğu için ilk girişte en yüksek puanı alıp maaşa bağlanan insan, vicdanı ile baş başa kalsa belki kendi kendini sorgulayacak ve "kul hakkıdır, haramdır" yargısına varacak ama malum kervana katıldığı için yaptığı yaman hırsızlığın farkına bile varamıyor.
Kitle psikolojisi dedikleri şey herhalde böyle bir şey; bireyin kendi vicdanı onaylamadığı halde, içine dahil olduğu kitle onaylamışsa, itiraz etmiyor, aksine susup geçiyor.
Allah'ın huzuruna tek başına çıkacağına, eylemlerinden ve söylemlerinden tek tek hesap vereceğine inanan bir Müslüman böyle bir tuzağa düşmemeli kendi vicdanının sesine kulak vermelidir.
Vicdanı ile baş başa kaldığında; hırsızlıkla hizmet asla bir arada olmaz, olamaz, olmamalıdır dediği halde "hırsızlıkla hizmet olur" kervanına katıldığı zaman ne vicdanına ne de yanındakine soramaz hale geliyor.
Tek başına kaldığında; "kul hakkına tecavüz ederek kullara hizmet edilemez" kanaatini taşıdığı halde, "kullara hizmet etmek için kulların hakkına tecavüz ediyoruz" diyenlerin içine katıldıktan sonra, içinde yer aldığı topluluğun rengine ve şekline bürünüyor.
Herhangi bir sınavda kişinin soru çalması, hiç çalışmadığı, hak etmediği halde en yüksek puanı alarak hak etmediği makamlara gelmesi, bölümlere girmesi bu toplumda ayıp, günah ve abes karşılanmasına rağmen bu cürümler "organize işler" şeklinde yapıldığı zaman "hizmet" olarak yıllarca alkışlanmış.
Bir simit çalarak, komşu bahçesinden bir elma kopararak eve gelen çocuğunu dönüp dönüp sorguya çeken anne-babalar, öyle anlaşılıyor ki yıllarca çalıntı sorularla en yüksek puanlarla, en iyi karnelerle eve gelen çocuklarına bir kere olsun; "bu değirmenin suyu nereden?" dememişler.
Hemen yanındaki, sınıfındaki arkadaşı iki sene, üç sene üst üste ölümüne çalışıp şu ya da bu sınava, mesela KPSS'ye girdiği halde hala boş gezerken, "hizmetten" olduğu için ilk girişte en yüksek puanı alıp maaşa bağlanan insan, vicdanı ile baş başa kalsa belki kendi kendini sorgulayacak ve "kul hakkıdır, haramdır" yargısına varacak ama malum kervana katıldığı için yaptığı yaman hırsızlığın farkına bile varamıyor.
Kitle psikolojisi dedikleri şey herhalde böyle bir şey; bireyin kendi vicdanı onaylamadığı halde, içine dahil olduğu kitle onaylamışsa, itiraz etmiyor, aksine susup geçiyor.
Allah'ın huzuruna tek başına çıkacağına, eylemlerinden ve söylemlerinden tek tek hesap vereceğine inanan bir Müslüman böyle bir tuzağa düşmemeli kendi vicdanının sesine kulak vermelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025