İsviçreli parlamenter ve toplum bilimci Jean Ziegler'in dediğine göre OPUS DEI kendisiyle Komünizm kadar mücadele edilmesi gereken, gizli çalışan aşırı sağcı bir harekettir. İngiliz araştırmacı Michael Walsh'ın deyimiyle bu örgüte OPUS DEI değil ACTOPUS DEI (Ahtapotun İşleri) denilmeliydi
TANRI'YA ANNE GEREK
İmparator Jüstinyen, Teodora ile evlendikten sonra işleri "İki ters bir yüz" gitmişti. İmparatorluğun sınırları genişlemiş ama içerde özellikle de Teodora'nın her dini konuya karışmasından dolayı isyanlar, ayaklanmalar ve kavgalar hiç eksik olmamıştı. Örneğin 13 Ocak 532'de İstanbul'da Nika adıyla bilinen bir ayaklanma başlamıştı. Jüstinyen panikleyip Tahtı terketmek isteyince Teodora kendini isyancıların önüne atmıştı. Kadınlığın bütün hünerlerini kullanıp isyancıların elebaşlarıyla anlaşmaya varmıştı. Jüstinyen tahtını kurtarınca Teodora da ona istediği kişiyi, Amida şehrinin piskoposu olarak seçtiriverdi. İstanbul ve Roma arasında süren çekişmelerde Roma Meryem Ana'yı hiç önemsemezken Teodora, Bizans'ta Meryem Ana'nın "Tanrı'nın Annesi" yani, "Theotokos" yapılmasını sağladı. Bugün Ortodoks aleminde Meryem, Tanrı'nın Annesi olarak bilinir. Teodora'dan önce böyle bir sıfatı yoktu. İlk kez onun döneminde ortaya atılan bu sıfata dinsellik kazandıran odur. Meryem Ana'yı, Tanrı'nın Annesi yaptıran Teodora bu adı sonsuzlaştırmak için ilk kez Bursa'da bu adla bir kilise yaptırmıştı. Bizans'taki bu gelişmeleri kaygıyla izleyen ve Kilise Babaları'nın Havva modeline bağlı olan Papa Hormisdus ve sonraki 2. John İmparatora direnmeye çalıştılarsa da çok başarılı olamadılar. Onlara göre İsa, Tanrının oğluydu. Meryem de İsa'yı yeryüzüne indirmek için ona annelik yapsın diye seçilmiş olan bakireydi. Yoksa Tanrı'nın annesi değildi. Böyle denirse ölümlü Meryem'in kimin annesi olduğu -dolayısıyla Baba Tanrı'nın eşi sayılması gerekiyordu- anlaşılamayacaktı. Teodora bu itirazları dinlemedi bile, vargücüyle başka din adamları tarafından ortaya atılmış olan bu görüşü destekledi ve sonunda da kabul edilmesini sağladı. Yine Teodora döneminde çok güçlü bir istihbarat örgütü kuruldu. Bizans'ın CIA'sı müthiş etkili oldu. Günümüzdeki gizli istihbarat örgütlerinin atası sayılan bu kurumun babası Jüstinyen ise annesi kuşkusuz Teodora'dır.
MASONİK MİSYONERLİ?İ
Hıristiyanlıkta gizli örgütler İsa'nın çarmıha gerilişinden sonra, hatta bizzat onunla birlikte vardırlar demek mümkündür. Örneğin spekülatif masonlar, İsa'nın ilk mason olduğunu düşünürler. Bunun geçmişi daha önce anlattığım Templar örgütüne dayanır. Ve temelinde Essene diye bilinen küçük bir Yahudi cemaati vardır. Ne olduğu ve kim oldukları tam bilinmeyen bu cemaat iddialara göre İsa'yı yetiştirmiş ve Yahudi Krallığı'na sahip olmak istemiştir. Ve yine inanışa göre çok gizli ve esrarengiz bir Suriyeli cemaat İsa'nın öldürülmesinden sonra bu sırları saklamış ve Haçlı seferleri sırasında Templar Şövalyeleri tarafından korunan bu küçük cemaat Avrupa'ya kaçırılmıştır. Burada gözlerden uzak olsunlar diye İskoçya'ya yerleştirilmişler ve daha sonra da Avrupa'ya giderek Templar'ın yardımıyla "Masonik Misyonerliği" başlatmışlardır. Böylece iki akım doğmuştur. Bunlardan biri Meryem'e dayandırılan "Dul Kadının Oğulları" örgütü diğeri de Sufi Masonluğu'dur. Her neyse konumuz bu olmadığı için bunu geçelim ve gelelim günümüzdeki en gizli ve güçlü Katolik örgütü OPUS DEI'ye.
PAPA 2. JOHN PAUL'Ü TAHTA OTURTAN ÖRGÜT
İsviçreli parlamenter ve toplum bilimci Jean Ziegler'in dediğine göre OPUS DEI kendisiyle Komünizm kadar mücadele edilmesi gereken, gizli çalışan aşırı sağcı bir harekettir. Ve işte Polonyalı Kardinal, şair ve aktör Karol Wojytla'yı, Papa 2. John Paul olarak Vatikan'daki tahta oturtan bu örgüttür. Karol, Papa seçilince Cizvitlerin başı Peter Pedro Arrupe hemen muhalefete başladı. OPUS DEI tarafından seçtirilen Papa'yı tanımamakla tehdit etti. 1983'e kadar Cizvitler 2. John Paul'a karşı muhalefet ettiler. Bu arada Papa'ya suikastler düzenlendi. Portekiz'de oturan Arrupe'nin taraftarı bir papaz, Papa'yı tahtında otururken bıçakla saldırarak öldürmek istedi. Papa ise OPUS DEI'nin Vatikan'da tüm dizginleri eline alıncaya kadar bekledi. 1983'te Cizvitlere karşı taarruza başladı. Kişisel yetkisini kullanarak Cizvitlere yeni bir önder seçilmesini sağladı. Bu, 54 yaşındaki Hollandalı Cizvit Hans Kolvenbach'dı. Bu seçimde Papa'nın adamı diye bilinen Kolvenbach'ın seçilmesi Cizvitleri yeniden ateşledi. Bu kez doğrudan OPUS DEI'yi hedef alan saldırılara başladılar. Ve OPUS DEI'yi, aynen, Katolik Kilisesi'ndeki Mason Locaları olarak tanımladılar. Buna karşılık Papa da onları Latin Amerika'da Marksistlerle dayanışma halinde olmakla suçladı. Papa bir risale yayınlayarak Marksizmi kınadı. Cizvitler de buna karşı Papa'nın Latin Amerika'daki kapitalist sömürüyü, adaletsizlikleri ve işkenceleri görmemezlikten gelmekte olduğunu ve yoksulları insan yerine koymadığını vurguladılar. Konu daha sonra İnsan Hakları tartışmalarına geldi. Cizvitler ısrarla insan haklarını savundular. Papa da köşeye sıkışınca Vatikan'ın daima insan haklarından yana olduğunu yayınladığı bir risaleyle tekrarladı. Tartışma büyüdü. Bu arada Papa, tarihte ilk kez olarak doğrudan OPUS DEI üyesi olduğu açıklanmış olan bir gazeteciyi, 48 yaşındaki ABC gazetesinin Roma muhabiri İspanyol asıllı Joaquin Navorro-Valls'ı Vatikan'ın basın sözcüsü yaptı. Böylelikle sadece Kardinallere ayrılmış olan böylesine önemli bir göreve tarihte ilk kez dinadamı olmayan, Laik bir kişi atanmış oldu. Papa, ayrıca, 1984'e kadar Cizvitler tarafından yönetilen Radyo Vatikan'ın başına da yine Laik bir şahsı atamıştı.
OPUS DEI'NİN KURULUŞU VE MİSYONU OPUS DEİ
(Tanrı'nın İşleri) adlı gizli örgüt 2 Ekim 1928 de Madrid'te kurulmuştu. Kurucusu sıradan bir papazdı. Adı, Jose Maria Escriva de Balaguery Albas'tı. Escriva'nın amacı din adamlarını değil, ama en az onlar kadar Katolikliğe sadık Laik iş ve meslek sahiplerini biraraya getirerek Papa'ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadroyu oluşturmaktı. Oluşturdu da. Böylelikle Vatikan'a bağlı fakat onun içinde yer almayan ilk Laik muhafızlar örgütü kurulmuş oldu. Doktorlar, işadamları, gazeteciler, yazarlar, avukatlar, mimarlar vb. vb. bir arada OPUS DEI için çalışmaya başladılar. Çeşitli ülkelerdeki aynı meslek sahipleriyle ilişkiler kurdular. Bu ilişkileri sağlayabilmek için iki anahtar kavram seçmişlerdi. Birincisi "Dialog" ikincisi de "Hoşgörü". Kendisini uygar, barışsever ve eşitlikçi, demokrat kabul eden hiç bir aydının bunlardan sakınması mümkün değildi. OPUS DEI bu kavramları kullanarak bir çok ülkede konferanslar, seminerler ve toplantılar düzenledi. Böylece oluşturulan "Dayanışma" grupları gerçekte tek amaca hizmet ediyordu: OPUS DEI'nin Vatikan içindeki yerini güçlendirmeye.
DİKTATÖRLERE OPUS DEI DESTEĞİ
Escriva, Diktatör Franko'ya çok yakın bir dinadamıydı. OPUS DEI vargücüyle onu destekledi. Karşılığında da Franko Kabinesinden 10 Bakanlık aldı. Böylece çok büyük bir servet edinme şansını elde etti. Bu sermayeyle yeni ve uluslararası şirketler kurdurdu. Özellikle İspanya'nın turizm sektöründeki gelirlerinden büyük pay almaya başladı. Daha sonra inşaat sektörüne girdi. Sonra da Eğitime. Çeşitli ülkelerde okullar açmaya başladı. Halen OPUS DEI'nin dünyada 428 üniversitesi ve sayısız okulu vardır. Peru, Kolombiya ve Guatamala'da yatırımlara başladı. Daha sonra da Şili de General Pinochet ile temas kurdu. Bu diktatörü de sonuna kadar destekledi.
PAPALI?A HİZMET EDEN AHTAPOT
Escriva ilk kez 1950'de Vatikan'ın dikkatini çekebilmişti. Papa 12. Pius, Escriva'ya ve OPUS DEI'ye Katolikliğe hizmet eden "Seküler Enstitü" statüsü verdi. Daha sonra 1960 yıllarında Papa 23. John'dan ve sonraki Papa 6. Paul'dan da yakınlık gördü Escriva. Komünizme karşı özellikle Polonya'da yürütülen gizli, yeraltı çalışmalarında dinadamı olmayan meslek sahibi üyeleri çok çalıştılar. Böylece Escriva, "Preletür" (Bölgesiz Dini Yetkili) sıfatını kazandı. OPUS DEI bundan sonra daha da gelişti. İngiliz araştırmacı Michael Walsh'ın deyimiyle bu örgüte OPUS DEI değil ACTOPUS DEI (Ahtapotun İşleri) denilmeliydi. OPUS DEI gittiği her ülkede ilkin mesleğinde çabuk yükselmek isteyen hırslı, yerleşik ahlaki değerlere önem vermeyen şahıslarla, kendilerini çok önemseyen fakat nedense adlarını duyuramamış aydınları avladı. Özellikle Basın ve TV'de bunları destekledi. Mesleklerinde adlarını duyurmalarını sağladı. Sonra da bunları kullanarak ülkede her istediğini yaptırır hale geldi. Günümüzde OPUS DEI'ye bağlı çalışan ve "Dialog ve Hoşgörü"den yana bir çok gazeteci ve aydın vardır. Bu şaşkın ördekler kiminle yatağa girmiş olduklarını iş işten geçtikten sonra dahi anlayamayacak kadar bağımlı hale getirilmişlerdir.
OPUS DEI'NİN ZÜRİHTE UYGULADI?I USTA TAKTİK
Escriva 26 Haziran 1975'de öldü. Yerine yıllardır yanında bulunan Dr. Diez Sollano geçti. OPUS DEI artık uluslararası bir güç haline gelmişti. Yaklaşık 80 ülkede 75.000 üyesi olduğu tahmin ediliyordu. Protestanlığı ile övünen İngiltere ve Almanya ile Protestanlığın kalesi sayılan Alman-İsviçresi'nde bile bu korkutucu Katolik örgütü kendisine yer açmış ve Katolikliği yaygınlaştırmaya başlamıştı. Örneğin İsviçre'nin Zürich şehri Protestanlığın kalesi olarak tanınırken şimdi Katolikler'in egemenliğine girmişti. OPUS DEI ustaca bir taktikle Zürich'e özellikle Katolik ülkelerden işçilerin gelmesini ve iltica ederek yerleşmelerini sağlamıştı. Böylelikle kentin nüfusu 10 yıl içinde Katoliklerin lehine değişmişti.
AHTAPOTUN TÜRKİYE'YE UZANAN KOLU
Görünüşte tam bir Seküler örgüt gibi çalışan OPUS DEI gerçekte sadece Katolikliğin egemenliğini temin etmeye uğraşıyordu. Bu gerçek Escriva'nın bölge kumandanlarına gönderdiği ve Non Ignoratis (Gözden Kaçmasın) başlıklı mektubunun 1970'li yıllarda basına sızdırılmasıyla anlaşıldı. Escriva mektubunda kendilerinin Seküler sayılmalarının sadece bir taktik olduğunu ve tek hedeflerinin bu maske altında Katolikliği egemen din olarak yerleştirmek olduğunu vurguluyordu ve bu hususun gözden kaçırılmaması gerektiğini söylüyordu. OPUS DEI önderi Escriva, Papa yaptırdığı 2. John Paul tarafından ölümünden 15 yıl sonra Aziz yapılmak için sırada bekleyen 2000 kişinin önüne geçirildi. Normal olarak 300 yıl beklenmesi gerekirken Escriva 15 yılda Aziz olma yoluna girdi. Halen Vatikan'da en önemli kurumlardan biri olan "Hıristiyanlık-Dışı Dinler ve İnançsızlar" Bakanlığını elinde tutan OPUS DEI bu kurum aracılığıyla özellikle Müslüman ülkelerle ilişki kurmuştur. Türkiye'de de OPUS DEI'yle iş ve ticaret ilişkileri içinde olanlar vardır hiç kuşkusuz. OPUS DEI, vargücüyle tüm kiliseleri birleştirmeyi öngören Ekümenizm hareketini desteklemektedir. Bu nedenle Vatikan tarafından hazırlanmış olan Ekümenizm hareketi nedir bunu bilmekte yarar vardır.
TANRI'YA ANNE GEREK
İmparator Jüstinyen, Teodora ile evlendikten sonra işleri "İki ters bir yüz" gitmişti. İmparatorluğun sınırları genişlemiş ama içerde özellikle de Teodora'nın her dini konuya karışmasından dolayı isyanlar, ayaklanmalar ve kavgalar hiç eksik olmamıştı. Örneğin 13 Ocak 532'de İstanbul'da Nika adıyla bilinen bir ayaklanma başlamıştı. Jüstinyen panikleyip Tahtı terketmek isteyince Teodora kendini isyancıların önüne atmıştı. Kadınlığın bütün hünerlerini kullanıp isyancıların elebaşlarıyla anlaşmaya varmıştı. Jüstinyen tahtını kurtarınca Teodora da ona istediği kişiyi, Amida şehrinin piskoposu olarak seçtiriverdi. İstanbul ve Roma arasında süren çekişmelerde Roma Meryem Ana'yı hiç önemsemezken Teodora, Bizans'ta Meryem Ana'nın "Tanrı'nın Annesi" yani, "Theotokos" yapılmasını sağladı. Bugün Ortodoks aleminde Meryem, Tanrı'nın Annesi olarak bilinir. Teodora'dan önce böyle bir sıfatı yoktu. İlk kez onun döneminde ortaya atılan bu sıfata dinsellik kazandıran odur. Meryem Ana'yı, Tanrı'nın Annesi yaptıran Teodora bu adı sonsuzlaştırmak için ilk kez Bursa'da bu adla bir kilise yaptırmıştı. Bizans'taki bu gelişmeleri kaygıyla izleyen ve Kilise Babaları'nın Havva modeline bağlı olan Papa Hormisdus ve sonraki 2. John İmparatora direnmeye çalıştılarsa da çok başarılı olamadılar. Onlara göre İsa, Tanrının oğluydu. Meryem de İsa'yı yeryüzüne indirmek için ona annelik yapsın diye seçilmiş olan bakireydi. Yoksa Tanrı'nın annesi değildi. Böyle denirse ölümlü Meryem'in kimin annesi olduğu -dolayısıyla Baba Tanrı'nın eşi sayılması gerekiyordu- anlaşılamayacaktı. Teodora bu itirazları dinlemedi bile, vargücüyle başka din adamları tarafından ortaya atılmış olan bu görüşü destekledi ve sonunda da kabul edilmesini sağladı. Yine Teodora döneminde çok güçlü bir istihbarat örgütü kuruldu. Bizans'ın CIA'sı müthiş etkili oldu. Günümüzdeki gizli istihbarat örgütlerinin atası sayılan bu kurumun babası Jüstinyen ise annesi kuşkusuz Teodora'dır.
MASONİK MİSYONERLİ?İ
Hıristiyanlıkta gizli örgütler İsa'nın çarmıha gerilişinden sonra, hatta bizzat onunla birlikte vardırlar demek mümkündür. Örneğin spekülatif masonlar, İsa'nın ilk mason olduğunu düşünürler. Bunun geçmişi daha önce anlattığım Templar örgütüne dayanır. Ve temelinde Essene diye bilinen küçük bir Yahudi cemaati vardır. Ne olduğu ve kim oldukları tam bilinmeyen bu cemaat iddialara göre İsa'yı yetiştirmiş ve Yahudi Krallığı'na sahip olmak istemiştir. Ve yine inanışa göre çok gizli ve esrarengiz bir Suriyeli cemaat İsa'nın öldürülmesinden sonra bu sırları saklamış ve Haçlı seferleri sırasında Templar Şövalyeleri tarafından korunan bu küçük cemaat Avrupa'ya kaçırılmıştır. Burada gözlerden uzak olsunlar diye İskoçya'ya yerleştirilmişler ve daha sonra da Avrupa'ya giderek Templar'ın yardımıyla "Masonik Misyonerliği" başlatmışlardır. Böylece iki akım doğmuştur. Bunlardan biri Meryem'e dayandırılan "Dul Kadının Oğulları" örgütü diğeri de Sufi Masonluğu'dur. Her neyse konumuz bu olmadığı için bunu geçelim ve gelelim günümüzdeki en gizli ve güçlü Katolik örgütü OPUS DEI'ye.
PAPA 2. JOHN PAUL'Ü TAHTA OTURTAN ÖRGÜT
İsviçreli parlamenter ve toplum bilimci Jean Ziegler'in dediğine göre OPUS DEI kendisiyle Komünizm kadar mücadele edilmesi gereken, gizli çalışan aşırı sağcı bir harekettir. Ve işte Polonyalı Kardinal, şair ve aktör Karol Wojytla'yı, Papa 2. John Paul olarak Vatikan'daki tahta oturtan bu örgüttür. Karol, Papa seçilince Cizvitlerin başı Peter Pedro Arrupe hemen muhalefete başladı. OPUS DEI tarafından seçtirilen Papa'yı tanımamakla tehdit etti. 1983'e kadar Cizvitler 2. John Paul'a karşı muhalefet ettiler. Bu arada Papa'ya suikastler düzenlendi. Portekiz'de oturan Arrupe'nin taraftarı bir papaz, Papa'yı tahtında otururken bıçakla saldırarak öldürmek istedi. Papa ise OPUS DEI'nin Vatikan'da tüm dizginleri eline alıncaya kadar bekledi. 1983'te Cizvitlere karşı taarruza başladı. Kişisel yetkisini kullanarak Cizvitlere yeni bir önder seçilmesini sağladı. Bu, 54 yaşındaki Hollandalı Cizvit Hans Kolvenbach'dı. Bu seçimde Papa'nın adamı diye bilinen Kolvenbach'ın seçilmesi Cizvitleri yeniden ateşledi. Bu kez doğrudan OPUS DEI'yi hedef alan saldırılara başladılar. Ve OPUS DEI'yi, aynen, Katolik Kilisesi'ndeki Mason Locaları olarak tanımladılar. Buna karşılık Papa da onları Latin Amerika'da Marksistlerle dayanışma halinde olmakla suçladı. Papa bir risale yayınlayarak Marksizmi kınadı. Cizvitler de buna karşı Papa'nın Latin Amerika'daki kapitalist sömürüyü, adaletsizlikleri ve işkenceleri görmemezlikten gelmekte olduğunu ve yoksulları insan yerine koymadığını vurguladılar. Konu daha sonra İnsan Hakları tartışmalarına geldi. Cizvitler ısrarla insan haklarını savundular. Papa da köşeye sıkışınca Vatikan'ın daima insan haklarından yana olduğunu yayınladığı bir risaleyle tekrarladı. Tartışma büyüdü. Bu arada Papa, tarihte ilk kez olarak doğrudan OPUS DEI üyesi olduğu açıklanmış olan bir gazeteciyi, 48 yaşındaki ABC gazetesinin Roma muhabiri İspanyol asıllı Joaquin Navorro-Valls'ı Vatikan'ın basın sözcüsü yaptı. Böylelikle sadece Kardinallere ayrılmış olan böylesine önemli bir göreve tarihte ilk kez dinadamı olmayan, Laik bir kişi atanmış oldu. Papa, ayrıca, 1984'e kadar Cizvitler tarafından yönetilen Radyo Vatikan'ın başına da yine Laik bir şahsı atamıştı.
OPUS DEI'NİN KURULUŞU VE MİSYONU OPUS DEİ
(Tanrı'nın İşleri) adlı gizli örgüt 2 Ekim 1928 de Madrid'te kurulmuştu. Kurucusu sıradan bir papazdı. Adı, Jose Maria Escriva de Balaguery Albas'tı. Escriva'nın amacı din adamlarını değil, ama en az onlar kadar Katolikliğe sadık Laik iş ve meslek sahiplerini biraraya getirerek Papa'ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadroyu oluşturmaktı. Oluşturdu da. Böylelikle Vatikan'a bağlı fakat onun içinde yer almayan ilk Laik muhafızlar örgütü kurulmuş oldu. Doktorlar, işadamları, gazeteciler, yazarlar, avukatlar, mimarlar vb. vb. bir arada OPUS DEI için çalışmaya başladılar. Çeşitli ülkelerdeki aynı meslek sahipleriyle ilişkiler kurdular. Bu ilişkileri sağlayabilmek için iki anahtar kavram seçmişlerdi. Birincisi "Dialog" ikincisi de "Hoşgörü". Kendisini uygar, barışsever ve eşitlikçi, demokrat kabul eden hiç bir aydının bunlardan sakınması mümkün değildi. OPUS DEI bu kavramları kullanarak bir çok ülkede konferanslar, seminerler ve toplantılar düzenledi. Böylece oluşturulan "Dayanışma" grupları gerçekte tek amaca hizmet ediyordu: OPUS DEI'nin Vatikan içindeki yerini güçlendirmeye.
DİKTATÖRLERE OPUS DEI DESTEĞİ
Escriva, Diktatör Franko'ya çok yakın bir dinadamıydı. OPUS DEI vargücüyle onu destekledi. Karşılığında da Franko Kabinesinden 10 Bakanlık aldı. Böylece çok büyük bir servet edinme şansını elde etti. Bu sermayeyle yeni ve uluslararası şirketler kurdurdu. Özellikle İspanya'nın turizm sektöründeki gelirlerinden büyük pay almaya başladı. Daha sonra inşaat sektörüne girdi. Sonra da Eğitime. Çeşitli ülkelerde okullar açmaya başladı. Halen OPUS DEI'nin dünyada 428 üniversitesi ve sayısız okulu vardır. Peru, Kolombiya ve Guatamala'da yatırımlara başladı. Daha sonra da Şili de General Pinochet ile temas kurdu. Bu diktatörü de sonuna kadar destekledi.
PAPALI?A HİZMET EDEN AHTAPOT
Escriva ilk kez 1950'de Vatikan'ın dikkatini çekebilmişti. Papa 12. Pius, Escriva'ya ve OPUS DEI'ye Katolikliğe hizmet eden "Seküler Enstitü" statüsü verdi. Daha sonra 1960 yıllarında Papa 23. John'dan ve sonraki Papa 6. Paul'dan da yakınlık gördü Escriva. Komünizme karşı özellikle Polonya'da yürütülen gizli, yeraltı çalışmalarında dinadamı olmayan meslek sahibi üyeleri çok çalıştılar. Böylece Escriva, "Preletür" (Bölgesiz Dini Yetkili) sıfatını kazandı. OPUS DEI bundan sonra daha da gelişti. İngiliz araştırmacı Michael Walsh'ın deyimiyle bu örgüte OPUS DEI değil ACTOPUS DEI (Ahtapotun İşleri) denilmeliydi. OPUS DEI gittiği her ülkede ilkin mesleğinde çabuk yükselmek isteyen hırslı, yerleşik ahlaki değerlere önem vermeyen şahıslarla, kendilerini çok önemseyen fakat nedense adlarını duyuramamış aydınları avladı. Özellikle Basın ve TV'de bunları destekledi. Mesleklerinde adlarını duyurmalarını sağladı. Sonra da bunları kullanarak ülkede her istediğini yaptırır hale geldi. Günümüzde OPUS DEI'ye bağlı çalışan ve "Dialog ve Hoşgörü"den yana bir çok gazeteci ve aydın vardır. Bu şaşkın ördekler kiminle yatağa girmiş olduklarını iş işten geçtikten sonra dahi anlayamayacak kadar bağımlı hale getirilmişlerdir.
OPUS DEI'NİN ZÜRİHTE UYGULADI?I USTA TAKTİK
Escriva 26 Haziran 1975'de öldü. Yerine yıllardır yanında bulunan Dr. Diez Sollano geçti. OPUS DEI artık uluslararası bir güç haline gelmişti. Yaklaşık 80 ülkede 75.000 üyesi olduğu tahmin ediliyordu. Protestanlığı ile övünen İngiltere ve Almanya ile Protestanlığın kalesi sayılan Alman-İsviçresi'nde bile bu korkutucu Katolik örgütü kendisine yer açmış ve Katolikliği yaygınlaştırmaya başlamıştı. Örneğin İsviçre'nin Zürich şehri Protestanlığın kalesi olarak tanınırken şimdi Katolikler'in egemenliğine girmişti. OPUS DEI ustaca bir taktikle Zürich'e özellikle Katolik ülkelerden işçilerin gelmesini ve iltica ederek yerleşmelerini sağlamıştı. Böylelikle kentin nüfusu 10 yıl içinde Katoliklerin lehine değişmişti.
AHTAPOTUN TÜRKİYE'YE UZANAN KOLU
Görünüşte tam bir Seküler örgüt gibi çalışan OPUS DEI gerçekte sadece Katolikliğin egemenliğini temin etmeye uğraşıyordu. Bu gerçek Escriva'nın bölge kumandanlarına gönderdiği ve Non Ignoratis (Gözden Kaçmasın) başlıklı mektubunun 1970'li yıllarda basına sızdırılmasıyla anlaşıldı. Escriva mektubunda kendilerinin Seküler sayılmalarının sadece bir taktik olduğunu ve tek hedeflerinin bu maske altında Katolikliği egemen din olarak yerleştirmek olduğunu vurguluyordu ve bu hususun gözden kaçırılmaması gerektiğini söylüyordu. OPUS DEI önderi Escriva, Papa yaptırdığı 2. John Paul tarafından ölümünden 15 yıl sonra Aziz yapılmak için sırada bekleyen 2000 kişinin önüne geçirildi. Normal olarak 300 yıl beklenmesi gerekirken Escriva 15 yılda Aziz olma yoluna girdi. Halen Vatikan'da en önemli kurumlardan biri olan "Hıristiyanlık-Dışı Dinler ve İnançsızlar" Bakanlığını elinde tutan OPUS DEI bu kurum aracılığıyla özellikle Müslüman ülkelerle ilişki kurmuştur. Türkiye'de de OPUS DEI'yle iş ve ticaret ilişkileri içinde olanlar vardır hiç kuşkusuz. OPUS DEI, vargücüyle tüm kiliseleri birleştirmeyi öngören Ekümenizm hareketini desteklemektedir. Bu nedenle Vatikan tarafından hazırlanmış olan Ekümenizm hareketi nedir bunu bilmekte yarar vardır.
Aytunç Altındal / diğer yazıları
- Bilinmeyen Vatikan - Türk dostu maskeli Papa / 28.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Papalığın kapsama alanları / 27.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Ekümenizm ve İslam dünyası / 26.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - OPUS DEI - Ahtapotun kolları / 25.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Evlilik düşmanı kilise / 24.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Engizisyon devam ediyor / 23.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Vatikan'ın Türkiye'ye bakışı / 22.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Esrarengiz Polonyalı Ağca ve gizli örgütler / 21.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Ateizmin kaynağı Vatikan / 20.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Vatikan'ın gizli ilişkileri / 19.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Papalığın kapsama alanları / 27.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Ekümenizm ve İslam dünyası / 26.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - OPUS DEI - Ahtapotun kolları / 25.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Evlilik düşmanı kilise / 24.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Engizisyon devam ediyor / 23.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Vatikan'ın Türkiye'ye bakışı / 22.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Esrarengiz Polonyalı Ağca ve gizli örgütler / 21.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Ateizmin kaynağı Vatikan / 20.12.2000
- Bilinmeyen Vatikan - Vatikan'ın gizli ilişkileri / 19.12.2000