Bilinçsiz sulama Burdur Gölü'nü bitiriyor
Hızla kuruyan Burdur Gölü'nde havza için yeni bir tarımsal ürün deseni öneren iki bilimsel rapor hazırlandı. Raporlarda, tarımda su kullanımı azaltılmaz ve gölü besleyen akarsuların Burdur Gölü'ne ulaşması sağlanmazsa gölün yok olacağına dikka
24.12.2012 00:00:00
YENİ MESAJ / BURDUR
Doğa Derneği, Burdur Gölü'nün kurumasının önüne geçilmesi ve havzada akılcı su ve tarım planlamasının yaygınlaşması için 2007 yılından bu yana çalışmalar yürütüyor. Vaillant'ın “Burdur Gölü'nü Kurtarma Projesi”ne sağladığı destek ile, proje kapsamında, son 35 yılda göldeki su seviyesi düşüşünü, havzada arazi kullanımındaki değişimleri ve gölün kurtulması için hazırlanan az su tüketimine dayalı yeni tarımsal ürün desenini ortaya koyan iki bilimsel rapor hazırlandı.
Raporları hazırlayan Adıyaman Üniversitesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Kemal Zorlu ve Doç. Dr. Erhan Akça yaptıkları sunumlarla, göldeki su kaybının ciddi boyutlarda olduğu, eğer şimdiye kadar havzada uygulanan su ve tarım politikaları gözden geçirilmezse, Burdur Gölü'nün yakın bir gelecekte tamamıyla kuruma riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.
Akarsular göle ulaşmalı
Dr. Kemal Zorlu, Burdur Gölü'nün su seviyesinin korunması ve eski haline dönebilmesi için öncelikle gölün can damarı niteliğinde olan akarsuların göle ulaşmasının sağlanması gerektiğine vurgu yaptı. Zorlu raporunda, 1975-2010 yılları arasında Burdur Gölü'ndeki su seviyesi ve yüzey alanı değişimlerini ve 1984-2010 yılları arasında göl havzasındaki su tutma yapıları ile arazi değişimlerini incelediklerini ifade ederek şunları söyledi: “35 yıllık zaman diliminde Burdur Gölü yüzey alanının % 33'ünü kaybetmiş ve su seviyesinde yaklaşık 12 metrelik azalma gerçekleşmiş. Bu dönemde havzada sulu tarım alanlarının ve baraj, gölet gibi su tutma yapılarının da arttığını görüyoruz. Havza hidrojeolojik olarak incelendiğinde göl alanından su kaçaklarına yol açabilecek unsurlara rastlanmıyor. Ayrıca bu dönemde buharlaşma miktarlarında da önemli değişimler yok. Bu da, gölün çekilmesinin jeolojik ya da iklimsel sebeplere değil, insan kaynaklı sebeplere bağlı olduğuna işaret ediyor.”
Tasarruflu sulama şart
Burdur Gölü'nün kurtulması için göl havzasında acilen az su tüketimine ve tasarruflu sulama sistemleri kullanımına dayalı yeni bir tarımsal ürün desenine geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Erhan Akça ise şunları söyledi: “Burdur yıllık 400-450 mm yağış ile su bütçesi açısından kırılgan kuşakta yer alıyor. Buna karşın, Burdur Gölü çevresindeki tarım topraklarında yüksek su ve gübre tüketen bitkiler olan yonca, mısır ve patates yetiştiriliyor. Bu yüksek su tüketimine dayalı tarım deseninin yer altı sularında ciddi azalmalara ve gölün su seviyesi üzerinde belirgin düşüşlere yol açtığı ortada. Göl üzerinde tarımın yarattığı su baskısının azalması için, az su tüketen fiğ, Macar fiği, susam, çörekotu, nohut, haşhaş, lavanta, buğday, arpa, badem, zeytin yetiştirilmesini ve tüm havzada damla sulamaya geçilmesini öneriyoruz. Ayrıca dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da, havzadaki su kaynaklarının yeni sulama alanı açılması için yeterli olmadığıdır.”
Doğa Derneği, Burdur Gölü'nün kurumasının önüne geçilmesi ve havzada akılcı su ve tarım planlamasının yaygınlaşması için 2007 yılından bu yana çalışmalar yürütüyor. Vaillant'ın “Burdur Gölü'nü Kurtarma Projesi”ne sağladığı destek ile, proje kapsamında, son 35 yılda göldeki su seviyesi düşüşünü, havzada arazi kullanımındaki değişimleri ve gölün kurtulması için hazırlanan az su tüketimine dayalı yeni tarımsal ürün desenini ortaya koyan iki bilimsel rapor hazırlandı.
Raporları hazırlayan Adıyaman Üniversitesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Kemal Zorlu ve Doç. Dr. Erhan Akça yaptıkları sunumlarla, göldeki su kaybının ciddi boyutlarda olduğu, eğer şimdiye kadar havzada uygulanan su ve tarım politikaları gözden geçirilmezse, Burdur Gölü'nün yakın bir gelecekte tamamıyla kuruma riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.
Akarsular göle ulaşmalı
Dr. Kemal Zorlu, Burdur Gölü'nün su seviyesinin korunması ve eski haline dönebilmesi için öncelikle gölün can damarı niteliğinde olan akarsuların göle ulaşmasının sağlanması gerektiğine vurgu yaptı. Zorlu raporunda, 1975-2010 yılları arasında Burdur Gölü'ndeki su seviyesi ve yüzey alanı değişimlerini ve 1984-2010 yılları arasında göl havzasındaki su tutma yapıları ile arazi değişimlerini incelediklerini ifade ederek şunları söyledi: “35 yıllık zaman diliminde Burdur Gölü yüzey alanının % 33'ünü kaybetmiş ve su seviyesinde yaklaşık 12 metrelik azalma gerçekleşmiş. Bu dönemde havzada sulu tarım alanlarının ve baraj, gölet gibi su tutma yapılarının da arttığını görüyoruz. Havza hidrojeolojik olarak incelendiğinde göl alanından su kaçaklarına yol açabilecek unsurlara rastlanmıyor. Ayrıca bu dönemde buharlaşma miktarlarında da önemli değişimler yok. Bu da, gölün çekilmesinin jeolojik ya da iklimsel sebeplere değil, insan kaynaklı sebeplere bağlı olduğuna işaret ediyor.”
Tasarruflu sulama şart
Burdur Gölü'nün kurtulması için göl havzasında acilen az su tüketimine ve tasarruflu sulama sistemleri kullanımına dayalı yeni bir tarımsal ürün desenine geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Erhan Akça ise şunları söyledi: “Burdur yıllık 400-450 mm yağış ile su bütçesi açısından kırılgan kuşakta yer alıyor. Buna karşın, Burdur Gölü çevresindeki tarım topraklarında yüksek su ve gübre tüketen bitkiler olan yonca, mısır ve patates yetiştiriliyor. Bu yüksek su tüketimine dayalı tarım deseninin yer altı sularında ciddi azalmalara ve gölün su seviyesi üzerinde belirgin düşüşlere yol açtığı ortada. Göl üzerinde tarımın yarattığı su baskısının azalması için, az su tüketen fiğ, Macar fiği, susam, çörekotu, nohut, haşhaş, lavanta, buğday, arpa, badem, zeytin yetiştirilmesini ve tüm havzada damla sulamaya geçilmesini öneriyoruz. Ayrıca dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da, havzadaki su kaynaklarının yeni sulama alanı açılması için yeterli olmadığıdır.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.