2 Mart tarihli yeni mesaj gazetesinde yer alan iki haber şöyle idi:
İsrail askerleri Filistin yönetiminin egemenliğinde bulunan Ramallah’ta yayın yapan El Vatan TV’ye gece baskını yaptı. İsrail, söz konusu televizyonun son dönemde sürdürdüğü yayın politikasından memnun olmadığı için yayınlara müdahale ettiğini açıkladı.
ABD’de 11 Eylül saldırılarından ölen bazı kişilere ait ceset parçalarının yakıldıktan sonra küllerinin çöpe atıldığı ortaya çıktı.
Bu iki örnek batının insana değil, kurumlarının ayakta kalmasına ve menfaatlerinin teminine değer verdiğinin ispatıdır. Ve bu insandan uzak, menfaat merkezli yaklaşım yüzyıllardır farklı maskeler altında aynen devam etmektedir.
Batıda insan hakları 1215’de Magna Carta ile dikkat çekmeye başlıyor. Manga Carta, halkın değil derebeylerin haklarını krala karşı koruyan bir anlaşmadır.
1789’da Fransız ihtilali ile yayınlanan insan ve yurttaş hakları bildirgesi, o dönemin şartlarında bireylerin hak arama mücadelesi idi.
1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 2. Dünya Savaşı’nın hemen arkasından, savaşta ortaya çıkan insan hakları ihlallerinin neticesinde alınmış kararlardır.
Batıda haklar olarak bahsedilen şeyler, yaşam hakkından başlıyor. İnsan olmanın tüm gerekleri batılı hak dağıtıcıları tarafından kâğıt üzerinde hak olarak bahsediliyor. Ancak masa başında yapılan bu düzenlemeler neticeleri değiştirmeye elbette ki yeterli olmuyor.
Bizans İmparatoru Thedora 532 yılında bir hipodrom yarışması sonrasında galeyana gelen halkı bastırmak için 30 bin insanı kılıçtan geçirmiştir.
Bunun 2000 senesinde ABD tarafından ikiz kulelere yapılan ve bir anda binlerce insanın öldürüldüğü saldırıdan ne farkı var ki?
Bosna’da, Kosova’da, Çeçenistan’da yaşanan dramlar… Filistin’in işgali… ABD’nin Afganistan’la başlayan ve Irak, Tunus, Mısır ve Libya ile devam eden kan ve gözyaşına dayalı planları…
Bunlar sömürgeciliği halen devam ettiren ama BM insan Hakları Evrensel Beyannamesine imza atan ülkelerin icraatlarıdır.
Beyannamelerde kalan insan hakları ihlallerine her gün yeni örnekler eklenmektedir.
Zihniyet insanı ve haklarını korumak olmayınca tablo asla değişmeyecektir.
İsrail askerleri Filistin yönetiminin egemenliğinde bulunan Ramallah’ta yayın yapan El Vatan TV’ye gece baskını yaptı. İsrail, söz konusu televizyonun son dönemde sürdürdüğü yayın politikasından memnun olmadığı için yayınlara müdahale ettiğini açıkladı.
ABD’de 11 Eylül saldırılarından ölen bazı kişilere ait ceset parçalarının yakıldıktan sonra küllerinin çöpe atıldığı ortaya çıktı.
Bu iki örnek batının insana değil, kurumlarının ayakta kalmasına ve menfaatlerinin teminine değer verdiğinin ispatıdır. Ve bu insandan uzak, menfaat merkezli yaklaşım yüzyıllardır farklı maskeler altında aynen devam etmektedir.
Batıda insan hakları 1215’de Magna Carta ile dikkat çekmeye başlıyor. Manga Carta, halkın değil derebeylerin haklarını krala karşı koruyan bir anlaşmadır.
1789’da Fransız ihtilali ile yayınlanan insan ve yurttaş hakları bildirgesi, o dönemin şartlarında bireylerin hak arama mücadelesi idi.
1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 2. Dünya Savaşı’nın hemen arkasından, savaşta ortaya çıkan insan hakları ihlallerinin neticesinde alınmış kararlardır.
Batıda haklar olarak bahsedilen şeyler, yaşam hakkından başlıyor. İnsan olmanın tüm gerekleri batılı hak dağıtıcıları tarafından kâğıt üzerinde hak olarak bahsediliyor. Ancak masa başında yapılan bu düzenlemeler neticeleri değiştirmeye elbette ki yeterli olmuyor.
Bizans İmparatoru Thedora 532 yılında bir hipodrom yarışması sonrasında galeyana gelen halkı bastırmak için 30 bin insanı kılıçtan geçirmiştir.
Bunun 2000 senesinde ABD tarafından ikiz kulelere yapılan ve bir anda binlerce insanın öldürüldüğü saldırıdan ne farkı var ki?
Bosna’da, Kosova’da, Çeçenistan’da yaşanan dramlar… Filistin’in işgali… ABD’nin Afganistan’la başlayan ve Irak, Tunus, Mısır ve Libya ile devam eden kan ve gözyaşına dayalı planları…
Bunlar sömürgeciliği halen devam ettiren ama BM insan Hakları Evrensel Beyannamesine imza atan ülkelerin icraatlarıdır.
Beyannamelerde kalan insan hakları ihlallerine her gün yeni örnekler eklenmektedir.
Zihniyet insanı ve haklarını korumak olmayınca tablo asla değişmeyecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018