Bir önceki yazımızda son yaşanan Akçakale’ye kimin tarafından ve nasıl atıldığı belli olmayan ve her yönden provokasyon kokan top mermisinin yankıları hakkında bazı değerlendirmeler yaparak “hamama giren” terler dedik.
Akçakale’ye düşen top mermisi daha önceden de düşünülen tezkerenin bir anda meclisten geçmesine sebebiyet verdi. Bu tezkere hem de önceki tezkerelere göre daha kapsamlıdır. Her ne kadar hükümet bu tezkere savaş tezkeresi değil diyorsa da CHP nin iddiası “bu tezkere savaş tezkeresidir.” Tezkerenin ucu açık ve ifadeleri muğlâktır.
Bunu Başbakanlık tezkeresindeki şu ifadelerden anlıyoruz:
“… Bu çerçevede, hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için bir yıl süreyle izin verilmesini Anayasanın 92. maddesi uyarınca arz ederim.”
Yorumunu siz değerli okurlarımıza bırakıyoruz…
Tezkere öncesi TV’lerde yapılan programlarda hükümetin sesi pozisyonunda olan medya gruplarında, insanın kanını donduracak nitelikte savaş çığırtkanlıkları yapılmasından anlıyoruz ki bu eylemler provokasyon kokmaktadır. Bir gazeteci diyor ki; “Hür Suriye Ordusu Esad’ı devirecek güçtedir. Sadece ağır silahlara ve uçaksavarlara ihtiyacı var. Bırakın gizli desteği artık muhalefete açıktan her türlü destek verilmeli ve Esad’ın işi bitirilmelidir.”
Dünya kamuoyundaki yansımalar da gösteriyor ki her konuda olduğu gibi bu konuda da yalnız başımıza bırakıldık. Sıradan kınama mesajları sanmayın ki sorunu çözsün… Batılı sözde müttefikler sadece “ver gazı” hükmünden davranış sergilemektedir. “Türkiye davasında haklıdır. Türkiye’nin arkasındayız” şeklinde yapılan açıklamalar yalan ve aldatmacadır.
Bu arkada duruş mesajları, destek olmaktan ziyade, bizi batağa çekmek için fırsat kollama niteliğindedir.
Ey millet, ey seçmenler ve özellikle de AKP’ye oy veren iyi niyetli seçmenler; vekillere verdiğiniz desteğin hiç mi sonu yoktur? “Ne oluyor? Biz size kendi ülkemizin sorunlarını çözün diye yetki verdik. Siz bizi, haklı olmadığımız ve bizim olmayan bir savaşa neden sürüklüyorsunuz?” diyerek ne zaman tepki koyacaksınız?
Başımıza örülen çorapları ne zaman göreceksiniz? Sizin bu sessiz ve duyarsızlığınız, sadece sizi değil bütün memleketi, devletimizi ve milletimizi ateşe sürüklemektedir. Bunun da vebalini, huzuru mahşerde vermekten asla kurtulamayacaksınız.
Akçakale’ye düşen top mermisi daha önceden de düşünülen tezkerenin bir anda meclisten geçmesine sebebiyet verdi. Bu tezkere hem de önceki tezkerelere göre daha kapsamlıdır. Her ne kadar hükümet bu tezkere savaş tezkeresi değil diyorsa da CHP nin iddiası “bu tezkere savaş tezkeresidir.” Tezkerenin ucu açık ve ifadeleri muğlâktır.
Bunu Başbakanlık tezkeresindeki şu ifadelerden anlıyoruz:
“… Bu çerçevede, hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için bir yıl süreyle izin verilmesini Anayasanın 92. maddesi uyarınca arz ederim.”
Yorumunu siz değerli okurlarımıza bırakıyoruz…
Tezkere öncesi TV’lerde yapılan programlarda hükümetin sesi pozisyonunda olan medya gruplarında, insanın kanını donduracak nitelikte savaş çığırtkanlıkları yapılmasından anlıyoruz ki bu eylemler provokasyon kokmaktadır. Bir gazeteci diyor ki; “Hür Suriye Ordusu Esad’ı devirecek güçtedir. Sadece ağır silahlara ve uçaksavarlara ihtiyacı var. Bırakın gizli desteği artık muhalefete açıktan her türlü destek verilmeli ve Esad’ın işi bitirilmelidir.”
Dünya kamuoyundaki yansımalar da gösteriyor ki her konuda olduğu gibi bu konuda da yalnız başımıza bırakıldık. Sıradan kınama mesajları sanmayın ki sorunu çözsün… Batılı sözde müttefikler sadece “ver gazı” hükmünden davranış sergilemektedir. “Türkiye davasında haklıdır. Türkiye’nin arkasındayız” şeklinde yapılan açıklamalar yalan ve aldatmacadır.
Bu arkada duruş mesajları, destek olmaktan ziyade, bizi batağa çekmek için fırsat kollama niteliğindedir.
Ey millet, ey seçmenler ve özellikle de AKP’ye oy veren iyi niyetli seçmenler; vekillere verdiğiniz desteğin hiç mi sonu yoktur? “Ne oluyor? Biz size kendi ülkemizin sorunlarını çözün diye yetki verdik. Siz bizi, haklı olmadığımız ve bizim olmayan bir savaşa neden sürüklüyorsunuz?” diyerek ne zaman tepki koyacaksınız?
Başımıza örülen çorapları ne zaman göreceksiniz? Sizin bu sessiz ve duyarsızlığınız, sadece sizi değil bütün memleketi, devletimizi ve milletimizi ateşe sürüklemektedir. Bunun da vebalini, huzuru mahşerde vermekten asla kurtulamayacaksınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025