"Başbakan Erdoğan ülkeyi satıyor, peşkeş çekiyor, pazarlıyor" dediğimiz zaman tepki gösterenler, "çok abarttınız, yok daha neler" diyenler şimdi ne diyecek çok merak ediyorum. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan yıllardır söylüyor, "bizim işimiz Türkiye'yi pazarlamak, aktif pazarlama yapıyoruz" diye. Ancak bu itirafı Başbakan Erdoğan'dan net bir şekilde duymamıştık. Gerçi Fatih Altaylı'nın programında söyler gibi olmuştu ama daha sonra cümleyi yuvarlayarak geçiştirmişti Başbakan Erdoğan. Ama artık baktı ki, gizlemenin, sıkılmanın, utanmanın bir anlamı yok, İstanbul'da katıldığı bir açılış töreninde gerçek misyonunu tüm çıplaklığıyla haykırdı. Erdoğan, özelleştirme peşkeşlerine gelen eleştiriler karşısında oldukça kızgın bir şekilde şunları söyledi: "Ülkede yatırım yapılmasını teminen dünyanın bütün girişimcileri ile her yerde görüşürüm. Bakan arkadaşlarıma her yerde görüşmelerini tavsiye ediyorum, 'görüşün' diyorum. Çünkü ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim. Bunu her ülkenin başbakanı yapıyor, devlet başkanı yapıyor. Bugüne kadar benim başbakanlarım yapmamışsa bu ileri bir anlayış değildir. Kusura bakmayın. Bunu Sayın Bush'tan tutun Almanya'nın Fransa'nın bütün Avrupa ülkelerinin başbakanlarına varıncaya kadar yapıyor."Erdoğan, tabir yerindeyse ağzını açıp gözlerini yumuyor ve hatta kulaklarını da tıkıyor. Çünkü söylediklerini kulakları duysa, şirazeyi bu denli kaçırmazdı. Evet Başbakan Erdoğan da tıpkı Unakıtan gibi itiraf ediyor: Benim görevim ülkemi pazarlamak! Bir insanın pazarladığı şeye bu denli sahip çıkıp, "benim" demesi de ilginç ve samimiyetsiz ya, olsun!Pazarlama kelimesinin ne anlama geldiğini hepiniz biliyorsunuzdur ama Türk Dil Kurumu sözlüğünden bir kez daha hatırlatalım: Bir ürünün, bir malın, bir hizmetin satışını geliştirmek amacıyla tanıtmayı, paketlemeyi, satış elemanlarının yetişmesini, piyasa ihtiyaçlarının tespit etme ve karşılamayı içeren etkinliklerin bütünü. Elindeki malı satacak uygun piyasayı bulmak.Pazarlamak bu, peki Erdoğan'ın pazarladığı mal, ürün ne? Türkiye Cumhuriyeti!Erdoğan, başbakanlığı ticaretle karıştırıp, Türkiye Cumhuriyeti devletini de bir mal olarak görmeye başlamış. Bu mantık üzerine Başbakanın ve devlet başkanının görevlerinin de bu olduğunu iddia ediyor. Başbakan Erdoğan'a Anayasa'nın Cumhurbaşkanı Görev ve yetkilerini tanımlayan 104. maddesi ile Başbakan'ın görev sınırlarını çizen 112. maddelerini hatırlatmalıyız: "Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. (madde 104)""Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür. (madde 112)"Anayasa'da Cumhurbaşkanı ve Başbakanın görevleri resmi cümlelerle tanıtılmış. Bir de yazılı olmayan Türk Anayasası var. Burada da Başbakanın görevi kısa ve net bir ifadeyle şöyle tanımlanır:"Başbakanın görevi ülkenin birlik, dirlik, bağımsızlık ve bütünlüğünü temin etmektir."Hiçbir yoruma gerek duyulmayacak bir cümle. Başbakanın görevi ülkeyi pazarlama adı altında peşkeş çekmek değil, ülkenin birlik ve bağımsızlığını muhafaza etmektir.Bugüne kadar gelen Başbakanlar, Cumhurbaşkanları, iyi veya kötü bir şekilde ülkeyi yönetmişlerdir. Ama en azından hiçbiri Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın görevini "ülkeyi pazarlamak" şeklinde tanımlayıp, bu misyonun gereğini icraya kalkışmamışlardır. Erdoğan söylem ve icraatlarıyla çok tehlikeli sularda geziniyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012