Bir "toplumsal travma" geçirdiğimiz, değerlerin hallaç pamuğu gibi atıldığı bir ortamda "herşeyini yitirmiş ama bunu da dert etmeyen" bir millet profili sergilediğimize şüphe yok.
Kavramların içi boşaltılmış ve tüketilmiş durumda. Din adamı kılıklı bir takım garibeler "Nereden çıktı bu Muhammed'ün Resulullah" diyerek milletimizi, gayrı müslime kurban etmeye çalışıyor. Güvenliğimizden sorumlu olanlar "stratejik düşmanı", "stratejik ortak" olarak tanımlıyor ve tanıtıyor.
Siyasetçi prototipi ise tüm bunların sorumlusu bir "haramzade" görüntüsü ile herşeyin üstüne mum dikiyor ve yalanı meşrulaştırıyor.
Demirel'le "güven", Bahçeli ile "vatan" duygusunu kaybeden halk, Erdoğan'la da "din" kavramını yitiriyor. Bu koşullarda belki milletimize dua ve firaset dileme dışında yapacağımız fazla bir şey yok. Ancak Başbakan Edoğan ve şürekası için söylenecek elbette bir çift sözümüz var.
***
Başbakan 4 kutuplu NATO Haçının gölgesinde yaptığı konuşmada biliyorsunuz Fransa Cumhurbaşkanı Jack Chirac'ı suçladı.
Chirac "Irak'a NATO atıyla da olsa gitmemiz bir Haçlı görüntüsü oluşturur" diyerek, bu ülkeye gönderilecek BOP askerlerine karşı çıkmıştı.
Gazeteciler Chirac'ın tesbitini canlı yayında Erdoğan'a sorduklarında, Başbakanın verdiği cevap niçin kıblemizi kaybettiğimize aynalar tutuyordu.
"Ne Haçı ne Hilali? Chirac bunları unutsun. Irak'a asker gönderilecek."
İşte Müslüman Türkiye'nin muhafazakar seçtiği Başbakan'ın söylediği sözler bunlar. Hilalle Haçın bin yıllık tarih ve şimdi güncellenen kavgasında, Fransız Chirac'ın da gerisine düşüyor.
Haçı içselleştiriyor. Irak'ı ve sonrasında bütün bir Ortadoğu'yu içine alacak ateş topuna davetiye çıkarıyor. Öncü kuvvet rolüne soyunuyor.
Bu koşullarda milletin kafası karışmasın da ne yapsın?
Kendi içinden zannederek seçtiği Başbakan, hahamların-papazların kollarında dans ediyor. Haçlının askerlerini yüreklendiriyor ve kırmızı mumlu davetiye gönderiyor. Sahneyi hayretle izleyen halk, gördüklerine inanmak yerine şimdilik dili tutulmuş bir şekilde olanı biteni anlamaya çalışıyor.
Sonuç ya Başbakan'ın ya da Milletin acı finali olacak.
***
Haç-Hilal kavgasında değerlerimizi buharlaştıran Başbakan, bu psikolojik savaşta iki şeye daha imza attı.
Önce imam-hatip meselesi için milleti suçladı. Ardından Yunanistan-Portekiz milli maçını Karamanlis'le birlikte izlemeyi çok istediğini ancak işlerinin yoğunluğu sebebiyle Lizbon'a gidemediğini açıkladı. Erdoğan bir de müjde verdi:
"Karamanlis kızımın düğününe gelecek!"
Bir dönemler Ecevit'in Yunan aşkı için hayretler içinde kalırdık. Ancak onunkisi çokça platonikti ve şiirden öteye geçmiyordu. Ancak Erdoğan'ınkisi artık bir aile muhabbetine dönüşmüş durumda.
Nikah şahitlikleri yapılıyor. Maç finalleri gibi ortak mutluluk anları paylaşılıyor. Hani bir nevi "tasada ve kıvançta birlikte olma" durumu sergileniyor.
Yani Başbakan tarafından "Yunan-Türk tek millet" garip fotoğrafına savruluyoruz.
Başbakan tepeden estirdiği bu "kafa karıştıran-kıble değiştiren" görüntülerle, kendi seçmenini değiştiriyor, dönüştürüyor.
İmam-hatip meselesi için yaptığı "millet suçlaması da" aynı tezgahın bir başka adımı. Halkı kendince yeni bir şok dalgasıyla sarsıyor. Müslümanı suçluluk psikolojisine sokarak, kendi değerlerinden ve inançlarından biraz daha koparmış oluyor. Aynı anda Heybeliada için sözler verilerek halkın şuuraltı mesajlanıyor:
"İmam-hatip'i bırak papaz okuluna bak! İstediğini almak istiyorsan tutacağın yol bellidir. Adres papaz okulu zihniyetidir."
Başbakan ülkenin Müslüman rıhtımından, Hıristiyan limanına demirlediği süreç için her anlamda canla-başla çalışıyor.
Hukuki düzenlemelerle, açılan kiliselerle, camiden kiliseye çevrilen hatta yıkılan camilerle ve en önemlisi halkın zihni ve kalp dünyasıyla oynayarak bunu yapıyor.
Küresel vaftizimiz tam gaz devam
ediyor!
Kavramların içi boşaltılmış ve tüketilmiş durumda. Din adamı kılıklı bir takım garibeler "Nereden çıktı bu Muhammed'ün Resulullah" diyerek milletimizi, gayrı müslime kurban etmeye çalışıyor. Güvenliğimizden sorumlu olanlar "stratejik düşmanı", "stratejik ortak" olarak tanımlıyor ve tanıtıyor.
Siyasetçi prototipi ise tüm bunların sorumlusu bir "haramzade" görüntüsü ile herşeyin üstüne mum dikiyor ve yalanı meşrulaştırıyor.
Demirel'le "güven", Bahçeli ile "vatan" duygusunu kaybeden halk, Erdoğan'la da "din" kavramını yitiriyor. Bu koşullarda belki milletimize dua ve firaset dileme dışında yapacağımız fazla bir şey yok. Ancak Başbakan Edoğan ve şürekası için söylenecek elbette bir çift sözümüz var.
***
Başbakan 4 kutuplu NATO Haçının gölgesinde yaptığı konuşmada biliyorsunuz Fransa Cumhurbaşkanı Jack Chirac'ı suçladı.
Chirac "Irak'a NATO atıyla da olsa gitmemiz bir Haçlı görüntüsü oluşturur" diyerek, bu ülkeye gönderilecek BOP askerlerine karşı çıkmıştı.
Gazeteciler Chirac'ın tesbitini canlı yayında Erdoğan'a sorduklarında, Başbakanın verdiği cevap niçin kıblemizi kaybettiğimize aynalar tutuyordu.
"Ne Haçı ne Hilali? Chirac bunları unutsun. Irak'a asker gönderilecek."
İşte Müslüman Türkiye'nin muhafazakar seçtiği Başbakan'ın söylediği sözler bunlar. Hilalle Haçın bin yıllık tarih ve şimdi güncellenen kavgasında, Fransız Chirac'ın da gerisine düşüyor.
Haçı içselleştiriyor. Irak'ı ve sonrasında bütün bir Ortadoğu'yu içine alacak ateş topuna davetiye çıkarıyor. Öncü kuvvet rolüne soyunuyor.
Bu koşullarda milletin kafası karışmasın da ne yapsın?
Kendi içinden zannederek seçtiği Başbakan, hahamların-papazların kollarında dans ediyor. Haçlının askerlerini yüreklendiriyor ve kırmızı mumlu davetiye gönderiyor. Sahneyi hayretle izleyen halk, gördüklerine inanmak yerine şimdilik dili tutulmuş bir şekilde olanı biteni anlamaya çalışıyor.
Sonuç ya Başbakan'ın ya da Milletin acı finali olacak.
***
Haç-Hilal kavgasında değerlerimizi buharlaştıran Başbakan, bu psikolojik savaşta iki şeye daha imza attı.
Önce imam-hatip meselesi için milleti suçladı. Ardından Yunanistan-Portekiz milli maçını Karamanlis'le birlikte izlemeyi çok istediğini ancak işlerinin yoğunluğu sebebiyle Lizbon'a gidemediğini açıkladı. Erdoğan bir de müjde verdi:
"Karamanlis kızımın düğününe gelecek!"
Bir dönemler Ecevit'in Yunan aşkı için hayretler içinde kalırdık. Ancak onunkisi çokça platonikti ve şiirden öteye geçmiyordu. Ancak Erdoğan'ınkisi artık bir aile muhabbetine dönüşmüş durumda.
Nikah şahitlikleri yapılıyor. Maç finalleri gibi ortak mutluluk anları paylaşılıyor. Hani bir nevi "tasada ve kıvançta birlikte olma" durumu sergileniyor.
Yani Başbakan tarafından "Yunan-Türk tek millet" garip fotoğrafına savruluyoruz.
Başbakan tepeden estirdiği bu "kafa karıştıran-kıble değiştiren" görüntülerle, kendi seçmenini değiştiriyor, dönüştürüyor.
İmam-hatip meselesi için yaptığı "millet suçlaması da" aynı tezgahın bir başka adımı. Halkı kendince yeni bir şok dalgasıyla sarsıyor. Müslümanı suçluluk psikolojisine sokarak, kendi değerlerinden ve inançlarından biraz daha koparmış oluyor. Aynı anda Heybeliada için sözler verilerek halkın şuuraltı mesajlanıyor:
"İmam-hatip'i bırak papaz okuluna bak! İstediğini almak istiyorsan tutacağın yol bellidir. Adres papaz okulu zihniyetidir."
Başbakan ülkenin Müslüman rıhtımından, Hıristiyan limanına demirlediği süreç için her anlamda canla-başla çalışıyor.
Hukuki düzenlemelerle, açılan kiliselerle, camiden kiliseye çevrilen hatta yıkılan camilerle ve en önemlisi halkın zihni ve kalp dünyasıyla oynayarak bunu yapıyor.
Küresel vaftizimiz tam gaz devam
ediyor!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021