Barış çok da zor değil!

Bu strese yürek dayanmaz, insanımız yaklaşık 35 yıldır gergin ve yoğun bir baskı altında yaşam mücadelesi içinde adeta boğuşuyor!

Boğuşmak dediysem herkes her şeyle, herkes herkesle bir boğuşma halinde. Anne kızıyla, baba oğluyla, kadın kocasıyla, kocası karısıyla (aile kendi içinde)      ama her konuda tam bir mücadele yaşıyoruz!

İş yerinde işveren işçisiyle, esnaf müşterisiyle, bakkal marketle, taksici trafik polisiyle, doktorlar hastalarıyla, hâkimler savcılarla, avukatlar avukatlarla, sanıklar tanıklarla, mahkûmlar gardiyanlarla, milletvekilleri milletiyle, başbakan bakanlarıyla, genel başkanlar MYK üyeleriyle kavga halindeler!

Bu kavgalar uzun yıllardır sürüp gidiyor ve hiç kimse bu kavgayı bitirmek niyetinde değil maalesef, maatteessüf!

İşin en korkutucu tarafı, kimse bir adım geri atıp mevcut durumu gözlemleyemiyor! 

Salak desen salak değil, aptal desen aptal değil, kör değil, sağır değil… 

İyi ama bu durumumuz sürdürülebilir de değil. Bir dokunuş gerekli, küçücük bir dokunuş! Darbe, devrim, ihtilalden bahsetmiyorum. Allah bizi o hallerden korusun! Bu çirkin hallerden ve bu gündemden başımızı çevirip bizi bu yıkıma götüren insancıkların eylemlerine gözümüzü kapatıp, söylemlerine kulağımızı tıkayıp,  etrafımıza bir bakalım!

Kim bu millet için daha iyi ne yapabilir acaba? 

Ne diyor Mevlana Celaleddin, "Dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım!"

Ne tarafımıza bakalım?

Ben millete bakmanızı öneriyorum. Eğer millet menfaatlerini düşünerek bakarsanız BTP ve onun lideri Hüseyin Baş'ı hemen fark edeceğinizi söyleyebilirim! 

Bu benim tespitimdir. İyi bakın, başkalarını da görebilmeniz mümkün ama Hüseyin Bey net bir çözüm öneriyor. Mevlana'yı unutmayın cancağızım!

Allah'a emanet olun!