Hümeyra EZERGÜL
Her insan farklıdır ve her insanın değişik idealleri, amaçları, beklentileri vardır. Her birimizin içinde bulunduğu ortamlar farklı olduğu için; biri diğerinin yaşantısına, imkanlarına imrenirken, diğeri ise onun yaratılıştan şanslı olduğu, güzelliklerin hep o şahısta toplanmış olduğu hükmüne varır. Oysa hiçbiri diğerinden pek de farklı değildir. Biri önem verip kavuşamadıklarına üzülürken, diğeri önem vermedikleriyle buluştuğu için sevinemez. Sonuçta bu dünyaya bir gaye için gelinmiş, verilen süre dolduğunda imtihan salonu olan dünya terk edilecektir. Şayet sınavı kazananlardan olmuşsak işte o zaman dünyada iken yıllarca arayıp durduğumuz, önem verdiğimiz, bizi mutlu huzurlu edecek her şeye Cennet ortamında kavuşulacaktır.
Bizi bu sınavda başarılı kılacak olan işleri yapabilmek için uygun ortam, elverişli şartlar arıyorsak, nefsin ve şeytanın aldatıcı tuzakları içinde daha çook ararız. Bizim bu durumumuz ÖSS'de bilemediği bir soruya takılmış, diğer soruya da geçemeden ya da kalemi eline alıp bir müsveddeye bildiklerinden yola çıkarak, problem çözme çabasına girişmeyen öylece saatlerce bekleyen öğrencinin haline döner. Vakit geçer ecel zili çalar ahirete göçeriz de kabirde bize arkadaşlık edecek iyi bir amel bulamayız. Bir yerlerden başlayıp başarılı olmak için biz adım atmazsak, güzel amellerin hiçbirini kolayca yapabilmemiz için dörtdörtlük bir ortam asla oluşamaz.
Saniyeleri Azrail (as)'ın ayak sesleri olarak tanımlayan insanlar, bir saniyesini boşa geçirmemek için çaba gösteren, şahsiyeti gelişmiş, attığı her adımın getirisini bilen, imtihanda başarılı olabilmek için yapmadığı fedakarlık kalmamış, bahanelerden uzak, göze almadığı hiçbir zorluk bulunmayan, bu uğurda da işlerinin hiçbirini yarına bırakmayan cenneti hak eden çalışkan öğrencilere benzeyenlerdir. İster yaşlı ister genç olsun bu insanlar hayatın sırrına ne zaman vâkıf olmuşlar ise o zamandan itibaren yapacakları işlerin hiçbirini ertelemez, "bende bunları yapacak ne güç var ne de kabiliyet" diyerek mazeretler uydurmazlar. Dünyalar dolusu cevherleri hatta bütün dünya nimetlerini onlara sunacak olsalar, onlar bu dünyaya ve onun içinde bulunan hiçbir şeye önem vermezler. Onlar hedeflerinin önünde hiçbir engel tanımaz, ellerinden gelenleri yaptıktan sonra Allah'ın (cc) bu dini hakkıyla yaşama çabasında olan kullarına sunacağı desteklere güvenirler.
Şeytan ve nefsin vesveselerinden kurtulup, onların isteklerini bastırıp, bu dini hakkıyla yaşamak her nefse nasip olmaz. Rahmetli M. Akif Ersoy "Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır. Hakiki Müslümanlık en büyük kahramanlıktır" demiştir. Yüce Allah (cc), nice gözleri kör, kulakları duymaz, kalpleri katı insanların arasından tertemiz çıkabilen böyle nasipli kahramanların sayısın arttırsın.
***
Vakti geçmiş düşünceler
İş işten geçti de olduk farkında
Meğer yaşamak da bir sanat imiş.
Ezildik büzüldük felek çarkında,
İş uzun emelden feragat imiş.
Hayat yollarında hızlı yürüdük
Yağmurdan ıslandık günde kuruduk,
Yitirdik sağlığı çöktük çürüdük
Sağlık ele geçmez saltanat imiş.
Hayal denizine gemiler saldık,
Kara yaygılarda uykusuz kaldık,
Dünya varlığında sanki ne olduk,
İşin başı sabır kanaat imiş.
Çok imiş hayatın özellikleri
Bakmış görmemişiz güzellikleri,
Biz mekan tutmuşuz gazellikleri,
Sevip sevilenler ber murat imiş.
Halil gam kederi silmek gerekmiş,
Kuru ekmek yiyip gülmek gerekmiş,
Dakkanın kıymetin bilmek gerekmiş,
Ömür bir sınırlı seyahat imiş.
Halil Karabulut
Her insan farklıdır ve her insanın değişik idealleri, amaçları, beklentileri vardır. Her birimizin içinde bulunduğu ortamlar farklı olduğu için; biri diğerinin yaşantısına, imkanlarına imrenirken, diğeri ise onun yaratılıştan şanslı olduğu, güzelliklerin hep o şahısta toplanmış olduğu hükmüne varır. Oysa hiçbiri diğerinden pek de farklı değildir. Biri önem verip kavuşamadıklarına üzülürken, diğeri önem vermedikleriyle buluştuğu için sevinemez. Sonuçta bu dünyaya bir gaye için gelinmiş, verilen süre dolduğunda imtihan salonu olan dünya terk edilecektir. Şayet sınavı kazananlardan olmuşsak işte o zaman dünyada iken yıllarca arayıp durduğumuz, önem verdiğimiz, bizi mutlu huzurlu edecek her şeye Cennet ortamında kavuşulacaktır.
Bizi bu sınavda başarılı kılacak olan işleri yapabilmek için uygun ortam, elverişli şartlar arıyorsak, nefsin ve şeytanın aldatıcı tuzakları içinde daha çook ararız. Bizim bu durumumuz ÖSS'de bilemediği bir soruya takılmış, diğer soruya da geçemeden ya da kalemi eline alıp bir müsveddeye bildiklerinden yola çıkarak, problem çözme çabasına girişmeyen öylece saatlerce bekleyen öğrencinin haline döner. Vakit geçer ecel zili çalar ahirete göçeriz de kabirde bize arkadaşlık edecek iyi bir amel bulamayız. Bir yerlerden başlayıp başarılı olmak için biz adım atmazsak, güzel amellerin hiçbirini kolayca yapabilmemiz için dörtdörtlük bir ortam asla oluşamaz.
Saniyeleri Azrail (as)'ın ayak sesleri olarak tanımlayan insanlar, bir saniyesini boşa geçirmemek için çaba gösteren, şahsiyeti gelişmiş, attığı her adımın getirisini bilen, imtihanda başarılı olabilmek için yapmadığı fedakarlık kalmamış, bahanelerden uzak, göze almadığı hiçbir zorluk bulunmayan, bu uğurda da işlerinin hiçbirini yarına bırakmayan cenneti hak eden çalışkan öğrencilere benzeyenlerdir. İster yaşlı ister genç olsun bu insanlar hayatın sırrına ne zaman vâkıf olmuşlar ise o zamandan itibaren yapacakları işlerin hiçbirini ertelemez, "bende bunları yapacak ne güç var ne de kabiliyet" diyerek mazeretler uydurmazlar. Dünyalar dolusu cevherleri hatta bütün dünya nimetlerini onlara sunacak olsalar, onlar bu dünyaya ve onun içinde bulunan hiçbir şeye önem vermezler. Onlar hedeflerinin önünde hiçbir engel tanımaz, ellerinden gelenleri yaptıktan sonra Allah'ın (cc) bu dini hakkıyla yaşama çabasında olan kullarına sunacağı desteklere güvenirler.
Şeytan ve nefsin vesveselerinden kurtulup, onların isteklerini bastırıp, bu dini hakkıyla yaşamak her nefse nasip olmaz. Rahmetli M. Akif Ersoy "Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır. Hakiki Müslümanlık en büyük kahramanlıktır" demiştir. Yüce Allah (cc), nice gözleri kör, kulakları duymaz, kalpleri katı insanların arasından tertemiz çıkabilen böyle nasipli kahramanların sayısın arttırsın.
***
Vakti geçmiş düşünceler
İş işten geçti de olduk farkında
Meğer yaşamak da bir sanat imiş.
Ezildik büzüldük felek çarkında,
İş uzun emelden feragat imiş.
Hayat yollarında hızlı yürüdük
Yağmurdan ıslandık günde kuruduk,
Yitirdik sağlığı çöktük çürüdük
Sağlık ele geçmez saltanat imiş.
Hayal denizine gemiler saldık,
Kara yaygılarda uykusuz kaldık,
Dünya varlığında sanki ne olduk,
İşin başı sabır kanaat imiş.
Çok imiş hayatın özellikleri
Bakmış görmemişiz güzellikleri,
Biz mekan tutmuşuz gazellikleri,
Sevip sevilenler ber murat imiş.
Halil gam kederi silmek gerekmiş,
Kuru ekmek yiyip gülmek gerekmiş,
Dakkanın kıymetin bilmek gerekmiş,
Ömür bir sınırlı seyahat imiş.
Halil Karabulut
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.