Lübnan'a asker göndermekte aceleci davranmamak gerektiğini dün bir kez daha anladık.
Ateşkesin altıncı gününe girerken İsrail Lübnan'daki Hizbullah mevzilerine operasyon düzenledi. Lübnan Başbakanı Sinyora "Bu eylem ateşkesin açık ihlâlidir" diye bağırırken İsrail "Hizbullah'ın silâhtan arındırılması ile ilgili etkili bir izleme mekanizması kurulana kadar benzer operasyonları yapacağını" ilân etti.Ankara'da Dışişleri ve Genelkurmay yetkililerinin inceledikleri BM metinlerinde, Hizbullah'ın silâhsızlandırılması görevinin Lübnan hükümetine ait olacağı yazılı.Bu rahatlatıcı ama aynı metinlerde BM Barış Gücü askerlerinin "Zorunlu hallerde Hizbullah'a karşı silâh kullanabileceği" ifadesinin yer alması tedirginlik yaratmıştı.Ateşkese uymadığı veya silâh bırakmadığı takdirde Barış Gücü Hizbullah'a karşı silâh kullanacak tamam; ama aynı ihlâli İsrail yaparsa nasıl davranacak? Dün böyle bir ihlâl oldu, ona ne yaptırım uygulandı? Hiç!..Ortadoğu'daki dinmeyen kanamanın birinci sebebi, büyük güçlerin ve araya girenlerin daima taraf tutması ve haksızlık yapması olmuştur.Din ile devleti uzlaştıran Müslüman-laik bir toplum olarak Türkiye'nin barış gücüne katılması çok önemseniyor.Kararımızı hızlandırmak amacıyla bizim İran'la tarihsel rekabetimizde büyük bir hamle yapmak, aynı anda hem Avrupa, hem Ortadoğu ülkesi olduğumuzu kanıtlamak istiyorsak fırsatın önümüzde durduğu yazılıyor, söyleniyor.Hepsi doğrudur... BM Genel Sekreteri Annan, Fransa Devlet Başkanı Chirac ve İtalya Başbakanı Prodi dün telefonla aradıkları Başbakan Erdoğan'ı kim bilir ne kadar gururlandırmışlardır."Aslansın sen" gazına asla gelmeyelim!Hiçbir pohpohlama veya vaat, adaletsizliğin piyonu olmaya bizi razı etmemelidir. Ortadoğu'da barışı ancak adaletli bir güç kurabilir.Asker göndermekte aceleci olmayalım.Meclis kararı çıkarmak için kullanacağımız zaman, bizi birçok yanlıştan koruyabilir! ****Halktan koptular!Enflasyon, hükümetin öngördüğü oranı katladı.Memurlar haklı olarak bağırıyorlar.İktidar seçimler yaklaşırken "Kırk katır mı, kırk satır mı?" tercihinin cenderesinde sıkışmış durumda. Bir yanda akıl, izan, vicdan, öbür yanda IMF...Şunu söylüyorlar: Memur maaşlarına dikkat çekici bir zam yapacak olursak esnaf fiyatları yükseltmek için bunu fırsat biliyor ve enflasyon kar topu gibi büyüyor.Yani?.. "Kanaatkâr olmak memurların da menfaatinedir..." Bu türden lâf salataları artık insanları güldürmüyor. Eğitim-Sen bir hesap çıkarmış. Siyasetçilerin bu tür sözlerini alaya alıp güldüğümüz son on yılda ne olmuş biliyor musunuz?Yoksulluk sınırı 32 kat yükseldiği halde öğretmen aylıkları 28 kat artabilmiş.Peki bu insafsız gelişmenin oluşumundan sorumlu siyasetçilerin gelir durumu ne olmuş?On yılda maaşları tam 76 kat artarak, öğretmenlerin aldıkları aylığın on katına ulaşmış.Bu tablo siyasetin halktan ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. Peki bu duruma rağmen anketlerde AKP nasıl açık ara birinci çıkıyor?Acaba okunup üflenmiş su mu veriyorlar çeşmelerden! Güngör Mengi/ Vatan
Ateşkesin altıncı gününe girerken İsrail Lübnan'daki Hizbullah mevzilerine operasyon düzenledi. Lübnan Başbakanı Sinyora "Bu eylem ateşkesin açık ihlâlidir" diye bağırırken İsrail "Hizbullah'ın silâhtan arındırılması ile ilgili etkili bir izleme mekanizması kurulana kadar benzer operasyonları yapacağını" ilân etti.Ankara'da Dışişleri ve Genelkurmay yetkililerinin inceledikleri BM metinlerinde, Hizbullah'ın silâhsızlandırılması görevinin Lübnan hükümetine ait olacağı yazılı.Bu rahatlatıcı ama aynı metinlerde BM Barış Gücü askerlerinin "Zorunlu hallerde Hizbullah'a karşı silâh kullanabileceği" ifadesinin yer alması tedirginlik yaratmıştı.Ateşkese uymadığı veya silâh bırakmadığı takdirde Barış Gücü Hizbullah'a karşı silâh kullanacak tamam; ama aynı ihlâli İsrail yaparsa nasıl davranacak? Dün böyle bir ihlâl oldu, ona ne yaptırım uygulandı? Hiç!..Ortadoğu'daki dinmeyen kanamanın birinci sebebi, büyük güçlerin ve araya girenlerin daima taraf tutması ve haksızlık yapması olmuştur.Din ile devleti uzlaştıran Müslüman-laik bir toplum olarak Türkiye'nin barış gücüne katılması çok önemseniyor.Kararımızı hızlandırmak amacıyla bizim İran'la tarihsel rekabetimizde büyük bir hamle yapmak, aynı anda hem Avrupa, hem Ortadoğu ülkesi olduğumuzu kanıtlamak istiyorsak fırsatın önümüzde durduğu yazılıyor, söyleniyor.Hepsi doğrudur... BM Genel Sekreteri Annan, Fransa Devlet Başkanı Chirac ve İtalya Başbakanı Prodi dün telefonla aradıkları Başbakan Erdoğan'ı kim bilir ne kadar gururlandırmışlardır."Aslansın sen" gazına asla gelmeyelim!Hiçbir pohpohlama veya vaat, adaletsizliğin piyonu olmaya bizi razı etmemelidir. Ortadoğu'da barışı ancak adaletli bir güç kurabilir.Asker göndermekte aceleci olmayalım.Meclis kararı çıkarmak için kullanacağımız zaman, bizi birçok yanlıştan koruyabilir! ****Halktan koptular!Enflasyon, hükümetin öngördüğü oranı katladı.Memurlar haklı olarak bağırıyorlar.İktidar seçimler yaklaşırken "Kırk katır mı, kırk satır mı?" tercihinin cenderesinde sıkışmış durumda. Bir yanda akıl, izan, vicdan, öbür yanda IMF...Şunu söylüyorlar: Memur maaşlarına dikkat çekici bir zam yapacak olursak esnaf fiyatları yükseltmek için bunu fırsat biliyor ve enflasyon kar topu gibi büyüyor.Yani?.. "Kanaatkâr olmak memurların da menfaatinedir..." Bu türden lâf salataları artık insanları güldürmüyor. Eğitim-Sen bir hesap çıkarmış. Siyasetçilerin bu tür sözlerini alaya alıp güldüğümüz son on yılda ne olmuş biliyor musunuz?Yoksulluk sınırı 32 kat yükseldiği halde öğretmen aylıkları 28 kat artabilmiş.Peki bu insafsız gelişmenin oluşumundan sorumlu siyasetçilerin gelir durumu ne olmuş?On yılda maaşları tam 76 kat artarak, öğretmenlerin aldıkları aylığın on katına ulaşmış.Bu tablo siyasetin halktan ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. Peki bu duruma rağmen anketlerde AKP nasıl açık ara birinci çıkıyor?Acaba okunup üflenmiş su mu veriyorlar çeşmelerden! Güngör Mengi/ Vatan
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.