Asıl Bilderberg!

Son birkaç haftadır AKP hükümetinin "en derin" gazetecilerinden birisi olan Fehmi Koru'nun bu yılki Bilderberg toplantısına katılması tartışılıyor. Koru'nun, yıllarca eleştirdiği, "dünya hükümeti", "dünyayı yöneten gizli örgüt" diye onlarca makale kaleme aldığı Bilderberg toplantısına davet edilmesiyle başlayan süreç, Koru'nun Kanada'nın Ottawa eyaletinde gerçekleşen toplantıya dair izlenimlerini iktidar bülteni gazetede yazı dizisi olarak yazmasıyla devam etti. "Bahsedilmekten", gündem edilmekten aşırı haz duyan Koru'nun en "saadetli ve mutlu" günlerini yaşadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü hemen her gazetede en az bir köşe yazarı son iki haftadır Koru ve Bilderberg toplantısıyla ilgili yazılar yazıyor. Koru'nun Bilderberg'ten aldığı dayanılmaz hazdan önce, Bilderberg toplantılarının ne olduğuna kısaca göz atalım. Bilderberg, uluslararası ve derin bir organizasyon olan Dış İlişkiler Komitesi (CFR)'nin bir parçası olarak 1954 yılında Hollanda'nın Oosterbeek şehrindeki Bilderberg Oteli'nde kuruldu. İsmini de bu otelden alan örgüt o yıldan sonra her yıl Mayıs- Haziran aylarında üç gün bir araya geliyor ve her ülkeden üst düzey siyasetçi, bürokrat, ekonomist, gazeteci, işadamının katıldığı toplantılar düzenleniyor. Bilderberg Grubu'nun kurucuları arasında Hollanda prensi Bernhard ve Polonyalı sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger bulunuyor. Ayrıca Bilderberg'in kuruluşunda, ABD istihbarat örgütlerinin etkin bir rolü olduğu da belirtiliyor. Bu yönüyle de Bilderberg toplantılarına "dünya devleti, dünya hükümeti" yakıştırmaları yapılıyor. Toplantıların büyük bir gizlilik içinde yapılması ve toplantıda konuşulanların "isim verilerek" dışarıya yansıtılmaması, bu toplantıya ayrı bir gizem ve derinlik katıyor. Şimdi gelelim Fehmi Koru'nun Bilderberg masallarına! Fehmi Koru'nun Bilderberg ile ilgili bugüne kadar söylediği şeylerin özeti, bu örgütün dünyayı yöneten gizli bir güç olduğu yönündeydi. Yıllar yılı örgütle ilgili muhalif yazılar yazan bir gazetecinin, o örgüt tarafından bu yılki toplantıya davet edilmesindeki hikmet, sorgulanması gereken en önemli konu başlığı olmalı.Ve bu sorgulama sonucunda ulaşacağımız sağlıklı bilgiler, örgütün yapısı ve oraya çağrılan Koru'nun şifrelerini çözmemize yardımcı olacaktır. En temel soru ile başlayalım: Koru Bilderberg toplantısına neden davet edildi?Cevap, Koru'nun çok etkili bir gazeteci olduğu mu? Hayır! Öyle olsa neden geçtiğimiz yıllarda çağrılmadı? Yoksa Koru'nun gazetecilikte ulaştığı zirve nokta 2006 yılında mı tescillendi!Cevabı, Koru'nun son yıllarda sivrildiği en temel niteliğini tespit ederek verelim. Koru, AKP'nin iktidar koltuğuna oturduğu 2002 yılından bu yana, daha önceleri "kartel medyası" olarak eleştirdiği medyanın baş köşelerine ve gündemin merkezine yerleşmeye başladı. Ne de olsa, yeni hükümet kendi gazetelerini olduğu gibi, kendi gazetecilerini de beraberinde taşıyordu!Bu yüzden Koru'nun en temel niteliği, AKP'nin "embedded gazetecisi" olması. Başbakan Erdoğan ve diğer hükümet üyelerinin, görüşlerinden en çok etkilendikleri ve kendilerine rota belirlerken başvurdukları gazetecilerden bir tanesi Koru. O zaman "dünyayı yöneten" bu örgütün Koru'yu çağırmasındaki en büyük  ve tek etken, onun, şu anda Türkiye'yi yöneten "hükümetin gazetecisi" olması. Daha önceki hükümetler döneminde çağrılan gazeteciler de, o hükümetlerin kendilerine yakın buldukları gazetecilerdi. İşin özü aslında bundan ibaret. Hatta Koru, bu gerçeği Bilderberg izlenimlerini aktardığı yazı dizisinde, "Daha önce katılan bir meslektaş, 'Senin çağrılmanın zamanı gelmişti' dedi bana; artık ne demekse..." diyerek satır arasında itiraf ediyor. "Ne demekse" dediğine bakmayın, onun "ne demek" olduğunu herkesten daha iyi biliyor Koru. Gelelim en temel meseleye. Bilderberg gerçekten de dünyayı yöneten bir grup mu? Eğer cevabınız evet ise, Fehmi Koru'nun da "dünyayı yöneten gruba" dahil olduğuna "evet" demiş oluyorsunuz. Koru, Bilderberg toplantılarına katılanların, insanların kendileriyle ilgili böyle düşünmelerinden büyük zevk aldığını söylüyor. Koru'nun da bu hazzı fazlasıyla aldığı, yazılarına kadar yansıttığı "ağız-kulak mesafesinden" net olarak anlaşılıyor! Fakat gerçek durum, Fehmi Koru gibi, temsil ve de teşhir ettiği siyasi iradenin, ortaya koyduğu "dünyayı yöneten" güçlere ram olma vizyonunda saklı. Koru'nun bu toplantıya katılmasıyla ortaya çıkan sonuç, Bilderberg'in dünyayı yöneten bir grup olup olmamasından ziyade, birileri tarafından yönetilmeye dünden razı zihniyetlerin "dev aynası terapisi"ne tabi tutulmasıdır. Birileri, birilerini, kendisini dev gibi görebilecekleri aynaların karşısına oturtmuşlar. Sonra da, "bak sen dünyayı yöneten grubun içindesin" diye bilinçaltını haddinden fazla zorlamışlar.Şimdi de uzaktan seyredip zevkini çıkarıyorlar. Asıl Bilderg, Ottawa'daki otelde sanal zevk seanslarına sokulanlar değil, onların bu haliyle haz duyanlardır.